Görsel kültür tarihçileri, posta tarihçileri, pul koleksiyoncuları, tasarımcılar ve diğer araştırmacılar için değerli bir kaynak olan "İstanbul'un 100 Pulu" İBB Kültür A.Ş. tarafından yayımladı.
Eser, İstanbul'un çeşitli semtlerinin, meydanlarının ve abidevi yapılarının pullardaki izlerini sürüyor. Kitapta yer alan posta pullarında ayrıca Anadolu Hisarı'ndan Beyazıt Meydanı'na, Ayasofya Müzesi'nden Çemberlitaş'a, Sultanahmet Meydanı'na, Galata Köprüsü'ne ve Ali Sami Yen ve İnönü Stadyumlarına uzanan geniş bir yelpazede İstanbul'un tarihindeki süreklilikleri ve değişimleri görebilmek mümkün.
Yaşadıkları şehrin tarihini merak eden okuyuculara farklı bir perspektiften İstanbul'a bakabilme imkanı sunan eser, görsel kültür tarihçileri, posta tarihçileri, pul koleksiyoncuları, tasarımcılar ve diğer araştırmacılar için büyük bir eksikliği gideriyor. "İstanbul'un 100'leri" dizisinin 83'üncü kitabı olarak yayımlanan kitapta, sadece pulların görselleriyle yetinilmeyip, aynı zamanda pullarda yer alan İstanbul manzaralarının tarihine de değiniliyor.
İlk Türk posta pulları 1862 yılında Darbhâne-i Amire'de taş baskı (litografi) tekniği ile basıldı, değişik kalınlıklardaki kâğıtlar üzerine basılan pullar elle boyandı ve zamklandı. Ayrıca sahtekârlıkları azaltabilmek için devrin Maliye Bakanlığı tarafından pulların üzerine eski yazı ile "Nezâret-i Mâliye-i Devlet-i Aliyye" yazılı kırmızı veya mavi renkli kontrol damgası vuruldu.
Posta gönderilerinde 1 Ocak 1863 tarihinden bu yana kullanılan pullarda İstanbul'dan manzaralar ise ilk kez 1914 yılında görülmeye başlandı. 1914 yılı başlarında basılan, güzelce oyulmuş (bazıları iki renkte) İstanbul manzaralarını ve diğer imajları gösteren posta pulları serisi Oskan Efendi tarafından tasarlandı ve İngiltere'de Bradbury, Wilkinson & Co. firması tarafından basıldı. 103 yıl öncesinden bugüne gelinceye kadar İstanbul'un doğal ve kültürel güzelliklerinin yansıtıldığı sayısı 100'den fazla pul basıldı.
Eserde yer alan İstanbul temalı posta pullarının üzerindeki fiyatlar, basıldıkları dönemlerin mektup gönderim ücretleri konusunda da ayrıca bilgi veriyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun son devrinden Cumhuriyet tarihinin yüksek enflasyonlu yıllarına kadar çeşitli dönemlerde basılmış pulların üzerinde yer alan rakamlar dikkat çekiyor. Kitapta, pulların basım tarihlerinin altına ayrıca tiraj bilgileri, baskı türleri ve basıldığı yerlerle ilgili bilgiler de eklenmiş.
İBB Kültür A.Ş. Yayınları Tel:(0 212) 467 0776
***
Çandarlıoğlu Hoca'ya öğrencilerinden vefa
Uygur tarihi üzerine yaptığı çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu için öğrencileri bir armağan kitap hazırladı. "Toroslardan Tanrı Dağlarına Genel Türk Tarihine Adanmış Bir Ömür: Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu 75. Yaş Armağanı" isimli çalışma, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları'ndan çıktı. Çalışmada Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu'nun hayatına dair bilgilerin, röportajların yanı sıra kendisiyle ilgili hatıralar da bulunuyor. Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu'nun akademik hayatı boyunca yüklendiği misyona uygun bir biçimde Genel Türk Tarihi konularına hasredilmiş olan eser, Asya Hunlarından günümüze kadarki döneme ait birbirinden değerli 40 kadar yazıyı barındırıyor. Söz konusu yazılar Genel Türk Tarihine dair yeni yaklaşımlar hakkında bilgi sahibi olmayı mümkün kılarken aynı zamanda Genel Türk Tarihi alanında güncel literatürü görebilme imkânı da sunuyor. Bu açılardan bakıldığında Genel Türk Tarihi temalı bu eser, alana ilgi duyan araştırmacılara kaynaklık edecek nitelikte bir çalışma. İslam öncesi Orta Asya Türk Tarihi uzmanı olan Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu 1967'de "Sarı Uygurlar ve Kansu Bölgesi Kabileleri" adlı tezi ile doktorasını tamamladı. Ord. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan, Prof. İbrahim Kafesoğlu ve Prof. Dr. Bahaeddin Ögel'in rehberliğinde çalışan Gülçin Çandarlıoğlu, 1973'te "Ötüken Bölgesindeki Büyük Uygur Kağanlığı" isimli tezi ile doçent oldu. 1982'de "Orta Asya'da Timuriler, Çin'de Ming Münsabetleri isimli takdim tezi ile profesörlüğe yükseltildi.
Türk Dünyası Vakfı Tel:(0212) 511 10 06
***
Dilimizin hazineleri
Basınımızın usta kalemlerinden Erdoğan Tokmakçıoğlu, yıllar süren araştırmaları sonunda kaleme aldığı, "Deyimler ve Öyküleri" kitabıyla gündelik hayatta pek sık kullandığımız deyimlerin kaynağını açıklıyor. Kitapta cevabını bulan sorulardan bazıları şöyle:: *Osmanlılar ünlü Marko Paşa'ya niçin başvururlardı? *Avuç, niçin yalanır?
*Hoşafın yağı kesilince ne olur? *Pabuç neden dama atılır? *Kimler sermayelerini kediye yükler? *Tüy nerelere dikilir, niçin dikilir? *Kimler mürekkep yalar, niçin yalar? *Miskinler tekkesi nasıl bir tekkedir? *Püsküllü bela neye benzer? *Pösteki sayılır mı? *Kös, dinlenir mi?
Bilgi Yayınevi Tel:(0312) 434 49 98
***
Yaşanmış bir hayat
Perulu komünist bir gerillanın gerçek hayatından yola çıkan Neşe Kutlutaş'ın ilk kitabı olan "Companero Rosita", dingin ve duru bir anlatımla demlenmiş bir belgesel roman. Heyecanını kaybetmeden sabrı telkin eden, acılara kafa tutarken gözyaşlarını hapsetmeyen inançlı ve inatçı Perulu genç kızın Tupac Amaru saflarında gerilla savaşına katılışını, dağlarda özgürlük ve adaleti haykırışını, zindanda işkencelere direnişini ve nihayet İslamiyetle tanışmasına tanıklık edeceğiniz kitap, "Companero Rosita"nın kendini keşfederek bir tırtıl misali kelebeğe dönüşüp farklı bir dünyaya kanatlanışının öyküsü…
Vadi Yayınları Tel:(0216) 428 11 02
***
HAFTANIN KİTABI:
Hatıralardan gündeme...
Türkiye'nin yetiştirdiği seçkin gazetecilerden merhum Aydemir Balkan'ın vefatından önce kaleme aldığı "Tanıdığım Eşsiz İnsanlar" toplumun tanıdığı 4 önemli ismi farklı bakış açısı ve bilinmeyenleriyle gündeme taşıyor. Kitabın sunumunu yazan biz başka usta kalem Hıfzı Topuz şu değerlendirmeyi yapıyor: Aydemir Balkan, 1950'li ve 60'lı yıllarda Cumhuriyet'in ve Akis'in Paris muhabirliğini yaptı, politikacılara Avrupa'dan ışık tuttu. Milli Birlik Hükümeti döneminde Paris Büyükelçiliği'nde Basın Ataşeliği görevini üstlendi. Gerçek mesleği mimarlıktı, gazeteciliğe veda ettikten sonra Paris'te Unesco Genel Merkezi'nde 25 yıl bilimsel dallarda görev aldı. Emeklilik döneminde de anılarını yazdı. Aydemir'in bu son kitabı, onun tanıma olanağı bulduğu dört büyük kişiyle, Atatürk'le, Nazım Hikmet'le, Yaşar Kemal'le ve Alparslan Türkeş'le anılarını içeriyor, onların bilmediğimiz yanlarını yansıtıyor. Kitabı merak ve ilgiyle bir çırpıda okuyorsunuz. Bu anıların geniş yankı uyandıracağına inanıyorum.
Tarihçi Kitabevi Tel:(0216) 418 68 86
KÜTÜPHANEMDEN:
Çok okuyan mı? Çok gezen mi?
Seyahatler bu kadar öğretici olmasıydı atalarımız böyle bir soruyla gezmenin önemini vurgulamazdı herhalde. Geziler sadece gezene bir şeyler öğretmekle kalmamış, eğer gezenler gördüklerini yazdıysa bunları okuyanlarda gitmedikleri halde o diyarlar hakkında geniş bilgi sahibi olabilmişler. Bu köşede zaman zaman bahsettiğim gezi kitaplarının ilgi gördüğünden haberdar olunca bugün de yine bu tür kitap hakkında size bilgi vermek istedim. İnsanların dünyanın başka yerlerini merak etmeleri bu türün tutulmasında büyük etken olmuştur. Aslında Marko Polo'nun ve Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nin bunca yıldır hala büyük merakla okunması gezi kitaplarına olan alakanın en açık göstergesidir. Cumhuriyet'in kuruluşunun ardından, bilgi ve görgülerini artırmaları, yeni Türk devleti hakkında dünyayı haberdar etmeleri için çeşitli vesilelerle yurt dışına gönderilenlerden biri de o devrin ünlü gazetecilerinden Falih Rıfkı Atay'dı. Daha önce de çeşitli defalar yayınlanan Atay'ın seyahat yazıları Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı'nın 1000 Temel Eser dizisi kapsamında yeniden basılmıştı. Atay'ın "Gezerek Gördüklerim" adını verdiği bu seyahatnamesi 1970 yılında yayınlandığında yine ilgiyle karşılandı. 20 bin adet basılan kitap oldukça geniş bir okur kitlesine ulaştı. Kitabına "Bizim Akdeniz" başlığını verdiği bölümle başlayan Falih Rıfkı Atay; Antalya, Alanya ve Antep ile ilgili izlenimlerini aktardıktan sonra İngiltere hatıralarına geçiyor. Bu bölümün konu başlıkları ise şöyle: Londra'ya Doğru, Ağahan'ı Gördüm, Taymis Kıyılarında, İngiliz İmparatorluğu, Dinamo Rüzgarı, Hazırladığım Nutuk, Alay Köşkü, Dicle Üstünde Bağdat, Basra veKörfezi, Gwalior, Ağra ve Türklük, Ağra Sarayı, Taç Mahal, Taht-ı Tavuz, Delhi,şah-ı Cihanabad, İç Sokak, Bir Akbaba Yola Düştü, Lahor, Altın Mabed, Çangıl,Dans, Bir Yeşim Hançer (A.Y.)