İstanbul'un parkları, Hindistan'ın güneşi!!!
Toplumu bağnazlıkla zapturapt altına almaya çalışan "kırmızı çizgi" taşeronluğu sosyal yaşamı cenderede tutmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyor...
Türkiye'nin parkları, bahçeleri, meydanları ve plajları, gürültüyle nargile içen, elinde satırla, hatta silahla dolaşan, cep telefonu kamerasıyla plajlarda, AVM'lerde genç kızların gizlice fotoğrafını çeken ruh hastalarının işgali altındayken, durup dururken ve hiç gereği yokken eski yasa maddelerine dayanarak yayımlanan genelgeler, gereksiz tartışmalar başlatıyor ki, toplumu germekten ileri gitmiyor...
İstanbul Valiliği; kirlilikten, ilgisizlikten, bakımsızlıktan dolaşılamayacak, oturulamayacak hale gelen parklarda alkol tüketiminin yasak olduğunu, aksi davrananlara cezai işlem başlatılacağını duyurunca yeni bir tartışma başladı...
"Şeriat polisleri mi dolaşacak" şeklinde sosyal medyada infial başlayınca, valiliğin basın danışmanı söz konusu uyarının eski bir yasa maddesine dayandığını ve kendi halinde alkol tüketenlere değil, çevreyi rahatsız edenlere yönelik olduğunu duyurarak tartışmayı sakinleştirmek istemiş ama, yaşanan gerginliğin fitili sönmüyor...
İktidar beslemesi yandaş medya, şeriat özlemcileri ile sosyal medyada, (aralarında sözde avukatlarla sözde yazarların olduğu bir güruh da), valiliğin yasağına sarılarak ahkâm kesmeye başladılar ki, dayanakları da Amerika'daki tartışmalı uygulamalarmış!..
Oysa bazı ülkelerde alkol yasağı ya da açıkta alkol tüketimine ilişkin kısıtlamalar çevrenin ve toplumun rahatsız edilmesindeki vaka sayısının artmasından kaynaklanıyor..
Velhasıl hiç kimse, on binlerce evsizin, sarhoşun sokaklarda barındığı ABD'de, alkol nedeniyle çıkan asayiş olaylarına sarılarak, Türkiye gibi bir ülkede alkol ve benzeri konulardaki yasakların perde gerisinde hangi sinsi beklentiler olduğunu göz ardı etmesin, komik duruma düşmesin...
Alkol, tebliğ, yasak!..
İstanbul Valiliği'nin ucu açık, tartışmalı bir genelgeyi anımsatması ve daha sonra bunun aslında toplumun genelini ilgilendiren bir yasak olmadığını duyurmasına rağmen yasakçılık oynayanlar ve iki yüzlü davrananlar, Türkiye'de AKP'nin iktidara gelişiyle birlikte toplumu kırmızı çizgilerle kısıtlamaya çalışan uygulamaları bilinçli olarak gözden kaçırıyorlar; seferi olmalarına rağmen, gittikleri başka şehirlerde oruç tutmadıkları gerekçeyle dövülen insanların ülkesidir Türkiye...
Çocukları bisiklet, bilgisayar ve bedava tatil kampanyalarıyla tarikat, cemaat yurtlarına çekmeye çalışan laiklik karşıtlarının giderek palazlandığı bir memlekettir Türkiye...
Sokaklarda kendilerini "tebliğci" olarak nitelendiren cübbeli, sarıklı, takkeli şahısların parklardan plajlara, lokantalardan meyhanelere kadar dolaşarak millete ayar çektiği, Ramazan ayında dondurma yiyen çocukları azarladığı, bağnazların ise kısa etek, şort giydi diye toplu taşıma araçlarında genç kızlara saldırdığı bir coğrafyadır Türkiye...
Evet; alkol de tıpkı kumar gibi kötülüklerin anasıdır ama, sigara kullanımının ortaokul düzeyine düştüğü, liselerin önünde uyuşturucu satıldığı bir ülkenin asıl sorununun parklarda kendi halinde bira içenler olmadığı, alkol yasağının aslında baskıcı bir sistemin ayak sesleri olduğunu gösteren öylesine vahim uygulamaları var ki, yurt dışına kaçmış zavallılarla yurt içindeki gafiller ısrarla görmüyorlar...
Artık tüm okullar imam-hatip...
Türkiye'de açık alanlarda alkol tüketimine yönelik yasaklamalar ve içki içmeyi laiklikle bağdaştıran zavallılar arasındaki çelişki büyümeye devam etsin ama, laik eğitimin nasıl sarsıldığını gösteren son bir aydaki olaylar bile cumhuriyetin 100. yılına gidilirken "yazıklar olsun" dedirtmeye devam ediyor...
Okullarda din dersi öğretmenlerinin yönetici olduğu, tarikat ve cemaat üyelerinin "sosyal faaliyet" adı altında okullarda dolaştığı, cumhuriyet, Atatürk, laiklik, Kurtuluş Savaşı ile ilgili müfredatın daraltıldığı ve Tevhid-i Tedrisat'ın büyük darbe aldığı bir ülkede, eğitimi gericileştiren faaliyetlere toplum ve tüm muhalefet partileri neden suskun acaba?..
Baksanıza; ortaokullarda din dersinin 16 saate çıkarılmasının yanında, yine ortaokul birinci sınıfta 18 saat Arapça dersi verilmesine olanak sağlanmış...
Liselerde sekiz saat olan zorunlu din dersine dört saat seçmeli zorunlu, dört saat de tercihe bağlı seçmeli ders eklenmiş...
Anadolu liselerinde seçmeli yabancı dil dersleri kaldırılmış...
2022-2023 eğitim öğretim döneminde seçmeli ders olarak çizelgede yer alan güzel sanatlar dersleri 2023-2024 eğitim öğretim döneminde kaldırılmış...
Ve medyaya yansıdığına göre; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Türkiye’de faaliyet gösteren radikal İslamcı "Suriye İslam Meclisi" ile 2020 yılında anlaşma imzalayarak, özellikle çocuklara yönelik Kur’an kursu açmalarına olanak sağlanmış...
Bu arada AKP'nin 2011 yılında başlattığı ve 2015 yılında bitmesi beklenen, 6,9 milyar TL kaynak sağlanan “FATİH Projesi”nin bitirilemediği, proje kapsamında bulunan birçok okulun hâlâ "akıllı tahta"sının olmadığı ortaya çıkmış...
Dünkü gazetelere yansıyan aşağıdaki habere de dikkat çekelim ki; alkol muhabbeti yapanlar ve kafası karışıklar, millet aya giderken, Türkiye'nin boş işlerle uğraşarak neden hep yaya kaldığını da anlayıversinler... İşte o tokat gibi haber;
"Ay'a başarılı iniş yapan Hindistan, Güneş'e de araç yolluyor..."