I. Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğu müttefikleriyle birlikte mağlup oldu. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra İtilaf Devletleri'ne ait 55 parçalık donanma 13 Kasım 1918'de Haydarpaşa açıklarına demirledi ve böylece İstanbul'un fiili işgali başladı.
"Aynı gün Mustafa Kemal de trenle İstanbul'a dönmüştü. Yaveri Cevat Abbas'a limandaki gemileri göstererek o ünlü cümlesini söyler: GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER. Ve geldikleri gibi gönderildiler."
1918 yılında feshedilen Meclis-i Mebusan, 12 Ocak 1920'de yeniden toplandı ve 28 Ocak'ta Misak-ı Milli'yi kabul etti. 4 Mart 1920'de Londra Konferansı'nda İstanbul'un işgali kararlaştırıldı. 14 Mart'ta telgrafhane işgal edildi. 15 Mart gecesi ise topyekün işgal hareketi başladı. 16 Mart sabahı ise İstanbul'a çok sayıda asker çıkarılarak şehrin önemli noktaları kontrol altına alındı. Öğlene doğru şehir tamamen işgal edildi. Öğleden sonra ise İngilizler Meclis-i Mebusan'ı bastılar. Bütün devlet binalarını ve karakolları denetim altına aldılar. 11 Nisan'da Meclis-i Mebusan kapatıldı. Ve 150 kadar siyasetçi Malta'ya sürüldü. 465 yıllık başkente ilk kez yabancılar askeriyle giriyor, millet esaretle tanışıyordu. Yüksek komiserler ve işgal polisi şehri ablukaya aldı.
İşgalcilerin bildirisi
İtilaf devletleri Türk halkının tepkisini çekmemek ve işgalin haklılığını kanıtlamak için aşağıdaki bildiriyi yayınladılar.
* İşgal geçicidir.
* Padişahlığı ve halifeliği korumak ve güçlendirmek için işgaller gerçekleştirilmiştir.
* Azınlıklara yönelik bir katliam başlarsa İstanbul Türklerden alınacaktır.
* Herkes padişahlık makamının İstanbul'dan vereceği kararlara uyacaktır.
Temsilciler Kurulu ise işgalin etkilerini azaltmak için, İstanbul ile her türlü haberleşmenin kesilmesi kararını almış, İstanbul'a vergi ve para göndermek yasaklanmıştır. Ayrıca Anzavur isyanını destekleyen İngiliz birliklerinin silahlarının ellerinden alınacağını ve itilaf devletleri Anadolu'daki subayların tutuklanacağını açıklamıştır.
Letafet Apartmanı katliamı
15 Mart 1920 tarihine kadar geçen zamanda İstanbul işgal altındayken Anadolu'da Mustafa Kemal Paşa'nın başlattığı kurtuluş hareketi devam ediyordu. Son Osmanlı meclisi dağıldıktan sonra artık Osmanlı'nın İstanbul'da bir devlet olarak varlığı kalmamıştı. 15 Mart 1920'de işgalin işgaline geçen emperyalistler Letafet Apartmanı katliamında 8 Türk'ü şehit ettiler. Türk milleti mitinglere başladı. Halide Edip Adıvar'ın kurtuluş mitingi büyük yankı uyandırdı. Mustafa Kemal Paşa, meclisin dağıtılacağını, geçici işgalin tamamen hakimiyete dönüşeceğini anlayarak, Ankara'da yeni bir başkent, yeni bir meclisle kurtuluşu hem cephede hem diplomaside sürdürüyordu. İstanbul artık vatan hainlerinin merkezi olmuştu. Damat Ferit ve Mustafa Kemal'in deyimiyle satılmış İstanbul basını, Anadolu'daki kurtuluş hareketini karalamaya, hatta dini yoldan kafir ilan etmeye başladı.
10 Ağustos 1920'deki anlaşma Sevr'de yapıldı. Sevr, Karahisar mebusu Nebil Efendi'nin dediği gibi "Boşuna yorulmuşlar, Türkiye'yi yok diyeydiler, daha iyi ederlerdi" dedirten ve Türkleri yok etmeyi amaçlayan yüzlerce maddeden oluşan bir anlaşmaydı. Anlaşmayı Damat Ferit imzaladı. Tabiidir ki, Ankara'da doğan kurtuluş hareketi boş durmuyordu. Savaşa savaşa emperyalistler geriletildi, mağlup edildiler ve işgal İstanbul'u bağımsızlığına kavuşturuldu. 2 Ekim 1923'de emperyalistler İstanbul'u terketti. 6 Ekimde şanlı Türk ordusu şehre girdi.