Türk milleti büyük liderin önderliği altında kurtuluşunu sağladı
Bu maddeleri seçimle ilgili diğer idari maddeler takip ediyordu. Yayınlanan beyannamede Sivas (3’üncü Kolordu Komutanlığı) ve Erzurum’dan (15’inci Kolordu Komutanlığı) gelen ikazlar dikkate alınarak "Kurucu Meclis" tabiri "Olağan üstü yetkilere sahip meclis" olarak değiştirilmiş, gayri müslimlerin (Hristiyanların) oy kullanmaması hususu metinden çıkartılmıştı.
Seçimler bazı kararsızlık gösteren seçim bölgeleri dışında süratle yapılarak, seçilen milletvekilleri Ankara’ya hareket ettiler. Kararsızlık halkta değil yöneticilerde idi. Halk gerçeği anlar anlamaz milletin ortak isteğine katılmakta hiç tereddüt etmemişti. Nitekim; kararsızlık gösteren Dersim, Malatya, Elazığ, Konya, Diyarbakır, Trabzon gibi bölgelerin milletvekilleri de daha sonra meclise katıldılar.
Meclisin açılmasına bir kaç gün kalırken çalışmaları bu safhaya kadar getiren Mustafa Kemal Paşa’yı endişelendiren iki husus vardı. Bir tarafta Ankara’ya kadar genişleme istidadı gösteren isyanlar, diğer tarafta Ankara’da toplanmakta olan ve genel durumu daha iyice bilmeyen milletvekillerinin, durumu öğrendikçe dehşete düşerek meclisin toplanmadan dağılmasına yol açabilecek olma ihtimali. Bu konularda uygun tedbirler alındı. Milletvekilleri ile daha seçim bölgelerinden ayrılmadan önce telgrafla temaslar kurularak onların üzüntülerinin giderilmesine, maneviyatlarının yükseltilmesine yarayacak bilgiler verildi.
Mevcut tehdit ve endişeler nedeniyle meclisin bir an önce açılması gerekiyordu. Açılma tarihi 23 Nisan 1920 olarak belirlendi. Meclisin açılışını bildiren beyannamede; "Tanrının lütfuyla Nisanın 23’üncü Cuma günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmaya başlayacağından, o günden itibaren askeri ve sivil bütün makamlarla bütün milletin tek merciinin Büyük Millet Meclisi olacağı bilgilerinize sunulur." denilmekte idi. 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisinin açılışı; Türk tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Büyük Millet Meclisi açıldığı andan itibaren yasama, yürütme ve yargı erkini kullanma yetkilerini elinde toplayarak millet adına uygulayacağı yönetim kademelerinin en üst mercii olduğunu ilan etti. Binlerce yıllık tarihi geleneği içerisinde saltanatla yönetilen Türk milleti; ender rastlanan bir talih eseri olarak ileri görüşlü liderini buldu. Büyük liderin önderliğiyle tarihin akışı içerisinde yakaladığı uygun şartları iyi değerlendirerek hem kurtuluşunu sağladı, hem de egemenlik haklarını bizzat kendi eline aldı. Sivas Kongresi’nde alınan kararların uygulanması ve takibi maksadıyla teşkil edilen Heyet-i Temsiliye, bu kongrenin önemli kararlarından birisi olan Mebusan Meclisi’nin toplanmasını sağlamak için bütün yurtta kamu oyu oluşturarak baskı yapmış ve meclisin toplanmasını da temin etmişti. İlk başlarda meclisin hür bir ortamda tamamen milli menfaatlere göre çalışmaya başlaması, Misak-ı Milli gibi önemli kararları millet adına alması Heyet-i Temsiliye’nin gerekliliğini tartışılır bir hale getirmişti. "Milletin meselelerini onun tarafından seçilen Mebusan Meclisi yürütebilir. O halde Heyet-i Temsiliye görevini tamamlamıştır" düşünceleri dile getirilmeye başladı.
(Devam edecek)