Kurak geçen yaz mevsiminin ardından İstanbul’da da ‘su’ konusu gündemdeki yerini koruyor. Barajlardaki doluluk oranı İSKİ verilerine göre bugün yüzde 27,81'e geriledi. Su sıkıntısının gelecekte toplum sağlığı açısından getirebileceği salgın hastalık riskine ilişin önemli bir uyarı geldi. Azalan suyun çok daha kolay kirlenebileceğini belirten uzmanlar, dezenfeksiyon çalışmalarının önemine dikkat çekti.
“TEMİZ SU ÇOK ÖNEMLİ BİR NOKTA”
Konuya ilgili açıklamalarda bulunan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman, “Azalan su çok daha kolay kirlenebilir, yine suyun azalması sebebiyle etkin temizlik ve ilaçlama koşulları sağlanamayabilir. Bazı vektör dediğimiz aracı hayvanların artışına neden olabilir. Tabii ki barajdaki suyun azalması dışında dağıtılan suyun azalması, su kesintileri günlük hayatımızı çok negatif yönde etkileyecektir. Su hayatın merkezi, dünyanın yüzde 70’i su ama temiz su kaynağı yüzde 3 kadarını oluşturuyor. Temiz su çok önemli bir nokta. Gerek içme suları gerek kullanma sularının yeterli olması son derece önemli. Hijyen ve sanitasyon (temiz içme suyu, atık su ve kanalizasyonunun yeterli arıtımı ve bertarafı ile ilgili halk sağlığı şartları) şartlarının sağlanabilmesi lazım. Bunun için de su gerekli. Temiz beslenebilmemiz lazım, bunun için de temiz su gerekli” sözlerini kullandı.
Prof. Dr. Arman, “Azalan su çok daha kolay kirlenebilir, etkin temizlik ve ilaçlama koşulları sağlanamayabilir. Çok uzun süredir geçmişte gördüğümüz tifo gibi gelişmemiş ülke hastalıkları görmüyoruz ama zaman içinde su kısıtlılığı, özellikle kanalizasyonun temiz suları kirletmesi durumunda bunları tekrar görmemiz bile söz konusu olabilir” uyarısında bulundu.
"HİJYENE ÇOK DİKKAT ETMEMİZ LAZIM"
"Türkiye’de hala metal boru kullanılan yerler var" diyen Arman, özellikle metal boruda çok önemli kesintilerden sonra oluşabilecek negatif basınçla toprağın içindeki hastalık yapabilecek mikropların suyun içine çekilebilmesi gibi bir durum da risklerin daha da artacağını söyledi.
Arman sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mutlaka hep söylediğimiz tüm hijyen şartlarına çok dikkat etmemiz lazım. Eğer temiz olmadığını düşünüyorsak mutlaka suyu kaynatarak içmek çok gerekli. Bunun dışında tabii ki vücut ve el temizliği, el hijyeninin sağlanması gerekiyor. Bu temiz, klorlanmış sularla olabilir. Klor tabletler var, biz hastanelerde de dezenfeksiyon amacıyla kullanabiliyoruz. Suların dezenfekte edilerek kullanılması, kontrollerin yapılması bu daha tabii ki vatandaş değil de yönetsel boyutu işin ama suların dezenfeksiyonu ve kontrollerinin yapılması son derece önemli
"TİFO GİBİ GELİŞMEMİŞ ÜLKE HASTALIKLARI GÖRMÜYORUZ AMA TEKRAR GÖRMEMİZ BİLE SÖZ KONUSU OLABİLİR"
Plastiklerde bekleyen sıvılarda özellikle mayalar, mantar cinsi mikroorganizmalar çok kolaylıkla çoğalabiliyor ama esas olarak hastalık yapıcı dediğimiz kolera, dizanteri gibi mikroplar, çeşitli bu vektör dediğimiz sinek, böceklerin artışı nedeniyle onlar aracılığıyla taşınacak hastalıklar çok daha ön planda olacaktır. Önlemlerin çok daha yoğun olarak tabii ki gerçekleştirilmesi, oluşturulması gerekiyor. Öncelikle tortuan uzaklaştırılması gerekiyor. İçindeki her tür tortu mikroorganizma tutma açısından bir potansiyel oluşturacaktır.
GÜVENLİ BULMADIĞINIZ SULARA DİKKAT
Tortudan arındırılması, ondan sonra dezenfeksiyonun yapılması ve sonraki kontrolleri önemli. Eğer dağıtılan suya ulaşan bir tehdit noktasına geldiğimiz ortaya konursa bu son derece önemli. Evlerde çiğ tüketilecek gıdalarla, pişerek tüketilecek gıdaların ayrı ortamlarda kesilmesi, bir araya konmaması bu eskiden beri, bilinen şeydir. Güvenli olmadığını düşündükleri hiçbir suyu özellikle içmek için kullanmasınlar, bu tür durumlarda mutlaka kaynatarak tüketsinler.
BAĞIRSAK SİSTEMİ ENFEKSİYONUNDA ARTIŞ
Kullanma suyu olarak klorlayarak kullanabilirler. Bu ara çok aşırı sıcaklar da var ama bağırsak sistemi enfeksiyonlarıyla ilgili gerçekten başvuran hasta sayısında artış var. Çok uzun süredir geçmişte gördüğümüz tifo gibi gelişmemiş ülke hastalıkları görmüyoruz ama zaman içinde su kısıtlılığı özellikle kanalizasyonuntemiz suları kirletmesi durumunda bunları tekrar görmemiz bile söz konusu olabilir. Şu anda hem aşırı sıcaklar, yiyeceklerin daha kolay bozulmasına, mikroorganizmaların daha kolay çoğalmasına neden olabildiği gibi belki de bir miktar su erişimiyle ilgili sınırlılık olan noktalarda kirlenmeye ve bağırsak enfeksiyonlarındaki artışa katkı sunması söz konusu. Gerekmedikçe suyu akıtmayalım, dişimizi fırçalarken arada kapatalım, elimizi yıkarken ovalama sırasında suyu kapatıp, dururlarken tekrar açabiliriz. Minik damlaları korumak da hem bizim için hem geleceğimiz için çok değerli olacaktır.”