İspanya'dan ders almak
İngiliz Guardian’ın, İspanya’daki etnik dillerle ilgili ilginç bir haberi bazı gazetelerimize yansıdı. Ülkemizdeki tartışmalara ışık tutması açısından çok önemli olan bu yazıyı birilerinin dikkatlerine sunmak istedik. Öncelikle yazıdan bazı bölümleri aktaralım sonra değerlendirmesini yapalım.
-’İspanyolca konuşur musun?’ Bu soru, İspanya’nın bazı özerk bölgelerinde Cervantes’in dili üzerinden verilen siyasi savaşın parçası haline geldi. Ayrılıkçı damarın güçlü olduğu Bask ülkesi, Katalonya ve Galiçya’da sayıları giderek artan gruplar, milliyetçi bölgesel hükümetlerin kendilerini İspanyolca konuşmaktan men ettiğinden yakınıyor. Diktatör Franco’nun 1975’teki ölümünden beri ’dilsel normalleşme’ süreci gereği özerk bölgelerin kendi dillerini kullanmaları sağlandı. Bask, Katalan ve Galiçya dillerinin kullanımını yaygınlaştırmaya kamu fonlarından milyonlar döküldü. Fakat bu kez de İspanyolca konuşanlar, kendi dillerinin intikama kurban gittiğini söylüyor. İspanyolca konuşan ebeveynler, üç bölgedeki eğitim nedeniyle çocuklarının İspanyolca okuyup yazamaz hale geleceği kaygısını dile getiriyor.
-Bask’ta Durum: Bask ülkesinde üç tipte eğitim mevcut; İspanyolca, Bask dilinde ve her iki dilde. Ama bu yıl ilköğretimde ebeveynlerin sadece yüzde 5’i İspanyolca’yı seçince, yerel Bask hükümeti talep düşüklüğü gerekçesiyle İspanyolca sınıfları kapatma kararı almış. Dilsel Seçim Özgürlüğü Platformu’ndan Susana Marques’a göre, ’Bu gerekçe geçersiz. Asıl sebep, İspanyolca eğitim veren okulların parasızlıktan gettolaşması, yetkililerin sadece Bask dilinde eğitim veren okulları teşvik etmesi. Buna rağmen Marques, ’Eğitimi verilen dil, sokakta konuşulmayan, şirketlerin yüzde 70’inin kullanmadığı Bask dili’ diyor.
-Katalonya’da Durum: Katalonya’da Katalan dili bütün devlet okullarında resmi dil. İspanyolca dersi ise haftada üç saat veriliyor. ’Dil temelli siyasete’muhalefet etmek için 2006’da kurulan ’Ciutadans’(Vatandaşlar) adlı partinin lideri Albert Rivera ölüm tehditleri almakta gecikmedi. Katalan parlamentosundaki sağ kanat Halk Partisi’nin sözcüsü Carina Mejias, “Nüfusunun yüzde 50’sinin kökeni İspanyolca konuşanlardan oluşuyor. Ama özel yahut devlet okullarında İspanyolca eğitimi almak imkânsız” diye yakınıyor.
-Galiçya’da Durum: Galiçya’da eğitimin yarısı bölgesel dilde yapılıyor. İki Dilli Galiçya adlı örgütün kurucusu Gloria Lago, ’İspanyolca öğrenmek isteyen çocuklara set çekiliyor’ derken, Galiçya Dil Politikaları Kurumu Başkanı Marisol Lopez uygulamayı, ’Galiçya lehine pozitif ayrımcılık yapmazsak İspanyolca hakim olur’şeklinde tarif ediyor.”
İspanya’nın 20-30 senede geldiği şu acıklı hale bakınız. Üstelik karşısında, bizdeki gibi haçlı projesi olmadığı halde. Birileri “İspanya modeli” dediği için bu tespitleri çok ama çok önemli buluyoruz.
Dünya hukuku ne diyor?
Meselenin bir de evrensel hukuk boyutu var. BM ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre; azınlık ve etnik diller korunmadığından, devletlerin bu dillerden yayın, öğretim ve eğitim yapma mecburiyeti yok. (Fransa’da olduğu gibi.) Azınlık hakları için ise; “bireysel, küme hakkına dönüşemez ve ayrımcılık güdenlere tanınamaz” esasları geçerlidir.
Yine çoğunluğa mensup birey, farklılık ve imtiyaz isteyemez. Çünkü çoğunluğun haklarına sahiptir. Ancak birey, mahalli dil ve lehçeleri ihtiyacı ölçüsünde hür olarak kullanabilir. Bizde asırlardır olduğu gibi.
İspanya ve diğer bazı ülkelerde görülen uygulamalar, evrensel hukuktan değil, tamamen kendi şartlarından çıkıyor. Türkiye’nin Lozan’la tanıdığı azınlık hakları gibi.
Hal böyleyken, AB’nin kendi müktesebatına aykırı talep ve baskılarıyla, ülkemizde 2001’den itibaren azınlık olmayan vatandaşlarımıza öğretim ve yayın hakkı tanındı ve bu marifet zannedildi. Hem de ayrılıkçı kanlı terör can alırken. Şimdi de eğitim ve iki ortaklı egemenlik gündemde.
Ah marifetleriyle övünenler, biraz da dünya hukukuna bakıp, Fransa ve İspanya’dan ders alsalardı. Bütünlüğümüz ve milli egemenliğimiz ne olacak deselerdi!
Bilgi, basiret, akıl neredeysen çık!..