Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

İsmet Sezgin ve FETÖ ile mücadele

Türk siyasetinin güzide ismi İsmet Sezgin de gitti. Merkez sağın "İsmet Abisi" insan öğütme makinesi haline dönüşen siyasette her dönem saygınlığını yitirmeyen, devlet adabını layığı ile sürdüren güzel bir insandı. Adı hep merhum Süleyman Demirel ile anıldı. Demirel'in vefatından sonra da sağlığı giderek bozulmuştu. Keşke 88 yıllık ömrünü ve siyasette yaşadıklarını yazabilseydi. Bilgi ve tecrübelerini yeni nesillere aktarabilseydi. Çünkü İsmet Abi modeli politikacı neredeyse kalmadı. Bakanlıkları ve TBMM Başkanlığı döneminde şaibeli işlere adı karışmadı. Ailesi hiç ön plana çıkmadı. Akçeli işlere tenezzül etmedi. Tek kuruşluk şaibesi yoktur. Adına gölge düşmemiştir.

Ankara'da gazetecilik yapıp da İsmet Sezgin'den şikayetçi olan tek kişiye rastlamadım. İnsan ilişkilerinde nezaketi elden bırakmayan Sezgin, vefalıydı. Hatır ve gönül almasını bilirdi. Bugünlerin siyasilerinin O'ndan alacağı çok ders var. Sezgin ailesine ve Türk Milletine başsağlığı diliyorum.

***

Gelelim FETÖ ile mücadele komedisine... 15 Temmuz gecesinin sislerinin dağılmasının, bazı gerçeklerin ortaya çıkmasının istenmediği kanaatim giderek artıyor. Adil Öksüz'ün serbest bırakılması olayının peşi bırakılmamalı. "Yurtta Sulh Konseyi" denilen melanet heyeti ile ilgili bir kaç gündür bir takım isimler ortaya atılıyor. Bazı isimler ısrarla korunuyor. Darbe planlayıcıları basitleştiriliyor. Kanlı kalkışmanın üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen sıradan çaycı, işçi, memurların gözaltına alınıp 39 bin kişinin tutuklanmasına rağmen örgütün beyin takımına zaman kazandırılarak kaçmalarına göz yumulmuştur.

Dün Ankara'da yeni bir operasyon yapıldı. 136 yurt yöneticisi için yakalama kararı çıktı. Sadece 35'ine ulaşıldı. 101 kişi ortada yok. Kaldı ki bu yurtlar 15 Temmuz sonrası Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılmıştı. Madem kapatıyorsun ortada bir suç ya da şüphe vardır. Öyle ise yöneticilerini neden sorgulamıyorsun?

15 Temmuz gecesi en fazla kayıp Ankara'da. Sadece 38'i Genelkurmay karargahında ölü var. Sanıyorum 13 kişinin durumu net değil. Yani darbeci mi, Şehit mi olduğu meçhul. Bilişim teknolojisinin ilerlemesine rağmen ölen bu kişilerin konumlarının belirlenmemiş olması büyük zaaf. İstihbarat birimleri bu kişilerin aile ve diğer ilişkilerini ortaya çıkaramaz mı? Bu devletin en büyük ayıbı değil de nedir?

15 Temmuz'un televolesini beceren, suni kahramanlar çıkaranların örgütü her yönü ile çökertecek hedeflerden uzak durması samimiyetsizliğin de göstergesi. Ancak bunun eninde sonunda siyasilere ve dolayısı ile kendilerine ulaşabileceğini bilenler olayı sulandırarak aslında örgütün ekmeğine yağ sürüyor. Hukuk kuralları hiçe sayılarak "mağdur edebiyatı" yangınına odun atıyorlar.

***

Halen yüzlerce, vatani görevini yapmakta olan erler tutuklu. Tek suçları verilen emri yerine getirmek olan bu askerlerin darbe girişimi ile alakaları olmadığı biline biline tutukluluklarına göz yumulması hangi akla hizmettir. Yine tatbikat diye meydanlara sürülen askeri öğrenciler var. Harb Okulu talebeleri arasında örgüt elemanları var ama masumlar da var. Uzman çavuşların darbeci olması zordur. Çoğunluğu aldığı emri yerine getirdi. Örneğin Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki uzman çavuşlar darbeyi anladıkları an çıkıp polislere sarıldılar. Ama hepsi hapiste. Kötü giden soruşturmalardan kötü haberler de geliyor. Bazı yerlerde birlik komutanlarına "En az 10 isim ver" dayatması yolunda ciddi duyumlar var! Böylesi girişimler nifak sokar. Güvensizliğe sebep olur ki bu askerin gerçek anlamda çöküşü anlamı taşır.

Yüksek yargıda itirafçı olup serbest bırakılan hakim ve savcılara uygulanan, asker ve polis içindeki itirafçılar için de yapılmalıdır. Bu örgütü çözmenin ciddi yöntemleri vardır. Gerçek anlamda uzmanlardan yardım alınmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları