İsmail Bingöl’ün iki kitaplık denemeleri

Edebiyatın en zor türüdür deneme. Şiiri sıradan, romanı kolay sanan ortalık insanları, sıra denemeye geldi mi havlu atarlar. Bunlar düşünce, fikir ve söz tembeli oldukları için, deneme okumaya yüz buruşturur, dudak da bükerler. Ortalama aydının da denemeye yeterince istekli olduğunu söyleyemeyiz. Bu ülkede, hayatında bir tane bile deneme kitabı okumamış, çok sayıda yüksek öğrenim mezunu olduğunu bilmek için istatistik yapmaya gerek yoktur.

Herkes de deneme yazamaz. Düşünsel varsıllık, kültür birikimi, anlatım gücü, akılcı bir üslup ve söz güreştirme becerisi ister deneme yazarlığı.
İsmail Bingöl, şair-yazardır, TRT’de program yapımcısı bir kardeşimdir. Yeni çıkmış iki deneme kitabını imzalayarak yollamış geçen hafta. Kitaplardan birinin adı “Ey Kelime ve Ey Ses”, diğeri de “Atalar Mirası Gönül Yarası Türküler” adını taşıyor, her ikisi de Ülke Yayınları’nca yayımlanmış.
Önce genel olarak değineyim Bingöl kardeşimin deneme yazarlığına, sonra kitapların özeline inmeye çalışırız yerimiz yettiğince.
Denemenin süsü, gücü ve ivmesi şiirdir bana göre. İsmail Bingöl, şairliğinin de verdiği kolaylık ve ufuklulukla, denemelerine uygun, güzel, çekici ve yol açıcı şiirler serpiştirmiş ölçüsünde tuz gibi. Denemelerinde polemiksel kınamalara, ideolojik mesaj sınamalarına düşmemiş, bu da iyi ve lehte bir durum. Bizde genellikle sağ bakış sığ bakıştır, kolaycıdır, kalıpçıdır, tutucudur; sol bakışsa yoksul bakıştır; dışlaştırır, kendinden başkasını görmez, klancıdır. Bingöl kardeşim elinden geldiğince bunlardan uzak kaçmaya çalışmış, bunu sezdim, hatta gördüm. Bu da alkışlanacak bir yaklaşım.
Evet kitaplara, önce türkülere dair olanına gelelim. Türküler, Türklüğün en güzel hâlidir bana göre. Hayran olunacak hâlidir, ayıpsız hâlidir. Övüncümüzdür türküler sözleri ve ezgileriyle.
Bingöl, türkülere dair bütün bu dediklerimin bilincinde olarak, eline kalemi almış ve bir kitaplık türkü yazısı yazmış. Öykü ve sözlerini, tarihi iddia ve derinlik olarak ortaya koyuyor, türküleri savunuyor bu yazılarında; yorumluyor, açımlıyor. Ve bir de altın öğüt veriyor: Türküleri dost edinin, dostunuzun bir türkü gibi kıymetini bilin.
Bu kitapta “Sarı Gelin” türküsüne, türkünün öyküsüne ve Ermenilik iddialarına da yanıtlar veriyor İsmail Bingöl. Yanıtlarına eyvallah ama benim de diyeceklerim var bu bağlamda. Bu türküye Ermenileri ortak etmeye çalışan ilk isim Yavuz Bingöl olmuştur. 1999 yılıydı, bir televizyon programında dillendirdi bunu, o zaman Büyük Kurultay Gazetesi’nde yazıyordum, bu saçma iddia ve Ermeniperestliğe ilk ve tek karşı çıkan ben oldum ve köşeme taşıdım. Sonra da araştırdım Sarı Gelin’i, Erzurum yıllarımda duyduklarımla birleştirdim, “Senan ile Sarı Gelin” adlı bir senaryo yazdım. Bu senaryo, “Oyunlar ve Senaryolar” adlı kitabımda mevcuttur. Bu konu araştırılırken bizim yazdıklarımıza da bakılmalı, bunu iddia ile söylüyorum, mütevazı olmaya da gerek görmüyorum.
Eski İspanyol haritalarında sevgiliye armağan adacıklar çizerlermiş harita çizicileri. Bu bilgiye Bingöl kardeşimin “Ey Kelime Ve Ey Ses” adlı kitabında rastladım. Bayıldım buna. Yazdığı konuya da pek uygun düşmüş.
Evet, nice kelimeler, sesler, adacıklar, türküler ve denemeler sevgili İsmail Bingöl...

Yazarın Diğer Yazıları