İşler sarpa sarmaya başladı

Bu, Amerika’ya döndükten sonraki ilk yazım. Bu yolculuklar artık yoruyor. Yaşlandık herhalde. ABD’ye uçmadan önce, iki gün İstanbul’da kaldık. Daha doğrusu kalmak zorunda kaldık. Bu iki gün bile yetti. Ben, nüfusu İstanbul ile yarışan, New York’u da bilirim. Ama iki kent arasında, dağlar kadar fark var. Evet, New York’ta da trafik sıkıntısı var. Ama İstanbul, New York’u, şimdiden ikiye katlamış. Cilamız muhteşem, ama trafik, alt yapı rezalet.

Tabii bu arada, plansız programsız yapılan gökdelenlerin, şehir trafiği, kanalizasyon ve su gibi altyapıya yapacağı katkıyı hesaplarsanız, gelecekte kentten köylere toplu göçleri bile görebiliriz. Ama ne gam, önemli olan birilerinin rantı. Kente, köyden akımı önlemek için, bu göçün kente maliyeti köye harcansa, hem ülke tarımı kalkınır, hem de kentlerdeki sefalet, bir kaç kata katlanmazdı. Özetle, benim çocukluğum ve gençliğimin geçtiği İstanbul yerine, kalabalık bir Anadolu kasabası var ortada. E, her konuda ahkâm kesen bir iktidarın yaratacağı, plansız bir dünya ve kentte ancak bunlar olur tabii.
Amerika’ya dönüşün en iyi yanı, düzene ve kurallara kavuşmak. Türkiye’de olduğum zaman, hemen hemen herkesin, trafikten aklınıza gelen her şeyde var olan kuralları çiğnemede nasıl yarıştığını gördük. Arkadaşlar habire, düzeni değiştirdiklerini sanıyor ya, farkında değiller ama kendileri değişiyor. Döner dönmez, rehine krizi konusundaki sevindirici haberi aldık. Nasıl ve karşılığı ne olursa olsun, vatandaşlarımın kurtulması beni sevindirdi. Daha sonra, bunun ne karşılığı olduğunu da öğreneceğiz. Gerçeği, havuz medyasından öğrenmeyi umanlara şaşmamak elde değil. Yakında ABD basını, gerçeği Amerikan istihbarat kurumlarından öğrenir.
İktidar, bir şey veya bir söz verdiyse ki bana göre verdiler, iktidarları boyunca bunlar, kimseye verdikleri sözü tutmadıkları için, önemli değil. Nasıl olsa verdikleri sözden vaz geçecekler. IŞİD denen terör çetesi düşünsün. Din cambazlığı yapan iki grup, birbirini yiyecektir. Ne fark eder. Şu anda bu olayları yaşayan nesil işin hâlâ farkında değil. Ama onlar, en büyük kötülüğü yetişen yeni nesle yapacaklar, İslam adına kötü bir örnek olacaklar.
Gerçekten de neler karşılığında bu takasın yapıldığını merak etmiyorum. Bu meraksızlığıma biraz da işi tahmin etmem sebep oluyor galiba. Büyük bir olasılıkla IŞİD’in bir talebini yerine getirdiler veya ileride yerine getirme güvencesi verdiler. Belki sınırdan Avrupa’dan gelen yeni katillerin geçişine göz yumma veya burada bazı terör liderlerini tedavi ve serbest bırakılması. Bu işte IŞİD’in Türkiye’nin parasına ihtiyacı olmadığı gibi çaldığı petrolü de satacak başka bir iş birlikçisi yok.
İşin ilginç tarafı Suriye ile ilişkilerdeki gelişmeler. İsrail istihbaratı ile bağlantılı olduğu ileri sürülen DEPKA adlı internet sitesinde yayınlanan bir haber. Bu haberde ABD ve Suriyeli subayların 10 Eylül tarihinde Umman’ın Muskat kentinde bir araya gelerek, IŞİD’e karşı yapılacak saldırılar üzerinde koordinasyon toplantısı yapmışlar. DEPKA bu toplantıların birden fazla yapıldığını ileri sürüyor.
Bu arada Obama, Afganistan ve Irak’ta koalisyon kuvvetlerine komuta etmiş olan Deniz Piyade General John R. Allen’ı IŞİD ile mücadele edecek grubun başına atadı. Görüldüğü gibi daha önce de yazdığım şekilde ABD bir zamanlar devirmeye çalıştığı Esad ile iş birliğine başladı bile. İsrail de Esad’ı devirdiği zaman ortaya çıkacak tehlikenin farkına vardı ve şimdilerde Esad yönetimi ile dans etmeye başladı.
Tabii, bizim dış ve iç politika sihirbazı liderlerimiz, kendileri bile, artık gelişmeleri takip edemeyecek durumdalar. İşler, göründüğü kadarıyla, sarpa sarmaya başladı. Tayyip Erdoğan, ben yazıyı yazarken, Amerika’ya gelmek üzere, hareket etmişti. Bilmiyorum, bizimkiler, hâlâ bu toplantılardan ne bekliyorlarsa. Göreceksiniz, kenarda kıyıda, kim kaldıysa, onlarla görüşecektir. Çünkü Türkiye, artık dünyadaki yeri ve itibarını kaybetmiş durumda.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, o güzel İngilizcesi ile bir konuşma yaparak, gene Güvenlik Konseyi’ni falan eleştirecek ve akşam da, liderler onuruna düzenlenecek, bir kabul resminde hazır bulunacak. İşte orada, geçmiş olsun diye kendisine selam veren her liderle, eminim görüşmüş diye havuz medyası satacaktır. Ama bir gerçek var ki o da bizim görüp duyduğumuz, artık gözlerden saklanamıyor. Gözlerimizin önünde eriyor, gün be gün, hızlanarak çöküyor.

Yazarın Diğer Yazıları