İslamiyet ve çirkin siyaset
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu koşarak Cuma namazına yetişmeye gidiyor. Caminin merdivenlerinde Müslüman cami cemaati yuhalıyor…
Cami değil sanki AKP teşkilat merkezi…
Durun hemen celallenmeyin sözümü ispatlayayım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alibeyköy'deki Hacı Osman Torun Camii'nin ibadete açılış töreninde "Bu külliyeyi maksadına uygun olarak kullanmayı rabbim bizlere nasip etsin" diyor…
Bu köşeden âmin ama diyorum. Erdoğan camiyi yaptıran Torun ailesine teşekkür ettikten sonra konuyu hemen İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimine getiriyor.
İmamoğlu'nun mazbatasını YSK'nın 7 üyesinin gerekçesiz gerekçeli kararı ile iptal ettirdiler ya camide de lafı 23 Haziran seçimine Erdoğan şöyle getiriyor:
"Önümüzde bir ay sonra ülkemizde de sandık var. Her halde bu sandığın hakkını vereceğiz. İnşallah hırsızlara bu işi bırakmayacağız. Kendi kültürlerinde şu gördüğünüz anlayışın olmadığı kişilere bunu bırakmayacağız. Gece gündüz çalışarak bu işin hakkını verelim. Ülkemizde demokrasi zaferiyle bu işi noktalayalım."
Televizyonlarda izledim, kulaklarıma inanamadım.
Yandaş medyadan kopyalayıp aldım Erdoğan'ın bu sözlerini.
İlk cümlesinde, "Bu külliyeyi maksadına uygun olarak kullanmayı rabbim bizlere nasip etsin" diyor…
Beklersiniz ki İslamiyet'in güzelliklerinden ulviliğinden söz edecek ama dayanamıyor ve cami avlusunda, "İnşallah hırsızlara bu işi bırakmayacağız" diye siyaset yapmasını bir kenara bırakın şok olduğum şu sözleri söylüyor:
"Kendi kültürlerinde şu gördüğünüz anlayışın olmadığı kişilere bunu bırakmayacağız"
Rakiplerinin Müslüman olmadıklarını mı söylüyor?
İslamiyet'e inanmadıklarını mı vurguluyor?
Yukarıda dedim ya camileri AKP'nin teşkilatının parçası olarak görmeye alıştılar bir kere.
Cami avlusunda bile siyaset yapıyorlar, rakiplerini utanmasalar dinsizlikle suçlayacaklar.
Siyaseti bu kadar çirkinleştirmelerinin nedeni kuşku yok ki giderek metal yorgunluğunun bünyelerini sarması ve çürümenin hızla yaygınlaşmasıdır.
AKP işte bu anlayışla hızla değer kaybediyor inançlı AKP seçmenleri nezdinde.
Ki bu erimeyi, itibar kaybetmeyi gören AKP'liler Ahmet Davutoğlu'nun etrafında her gün giderek çoğalıyorlar.
Yeni parti kurma çalışmalarını sürdüren eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'da aralarında 300'e yakın, eski bakan, AKP'li yönetici ve milletvekillerinin olduğu isimlere iftar yaptı.
"Mahallerinizden çıkın, korkmadan konuşmak lazım" diyen Davutoğlu, Türkiye'nin yaşadığı sorunları 7 başlıkta anlattı.
Davutoğlu, yargı ve din adamlarına güvende büyük sorun yaşandığını vurguladı.
Yargı yani YSK'nın İstanbul seçimini iptal kararı anlaşıldı ki eski başbakan ve AKP genel başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nu da rahatsız etti.
Davutoğlu, "Adalete olan güveni tesis etmemiz lazım" diye kesin tavırlı konuştu.
2 anketin kendisini ürküttüğünü vurgulayan Davutoğlu, "yargının ve din adamlarının güven unsurlarındaki düşüş hepimizi ürpertmeli. Eğer adalet sisteminde bir sıkıntı varsa ne içeride düzen kalır, ne dışarıda itibar kalır" diyor.
Ve din adamlarına güven unsurlarındaki düşüş de yargı gibi Davutoğlu'nu ürkütüyor ve şunları söylüyor.
"İnsan odaklı siyaset, bu çok rahat dile kolay geliyor. Onun için hemen hemen bütün siyasilerin, hepimizin en sık söylediği sözlerden birisi; Şeyh Edebali'nin 'İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.'
Bunu söyleyen ve Şeyh Edebali'den ilham alan bir devlet adamı o sözü sarf ettikten sonra sokağa indiğinde vatandaşını şu veya bu etnik kimlikle, şu veya bu mezhebi kimlikle ayırt etmeye başladığında aslında siyasetin öznesi insan olmaktan çıkar.
Bizim savunduğumuz şudur; özgürlük ve güvenlik. Otoriter eğilimlerin kalıcı olacağını düşünmek büyük hatadır. En önemli husus özgürlüklerimizin tahkim edilmesidir."
Değerli okurlarım,
İşte AKP'nin bölünme yolunda olduğunun en somut örneği Davutoğlu'nun 7 maddeli konuşması ile net şekilde ortaya çıktı.
Erdoğan cami siyaseti ile rakiplerini neredeyse dinsizlikle suçlarken Davutoğlu'nun, "Vatandaşını şu veya bu etnik kimlikle, şu veya bu mezhebi kimlikle ayırt etmeye başladığında aslında siyasetin öznesi insan olmaktan çıkar" saptaması görüş ayrılığının en çarpısı örneğidir.
İslamiyet ve çirkin siyaset budur…