İslam ve mutfağı

İslam ve mutfağı

Hz. Peygamber zamanından yola çıkarak, İslam mutfağını günümüze aktarmak amacıyla, “İlk Dönem İslam Sofrası” adlı kitabı hazırladığını belirten dünyaca ünlü şef Ömür Akkor, Arap mutfak kültürünün uzun bir geçmişe dayadığını, özellikle İslamiyet’in yiyecek ve içeceklerde kısıtlamalar yapmasına rağmen o topraklarda ki mutfak kültürünün benzer şekilde yaşanmaya devam ettiğine dikkat çekiyor.

Ömür Akkor ilk dönem çalışması hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:

“İslam dönemi öncesi ve başlangıcı esnasında evlerde ve çadırlarda yaşayan Arap toplumunda müstakil bir mutfağa rastlamak pek mümkün değildi. Evlerde müstakil olarak bir ocak bulunurken çadırda yaşayan Araplar için yemek, dışarıda yakılan bir ateşte pişirilirdi. Her evin kendi taş değirmeni bulunur ve burada ekmek yapılacak hububat dövülürdü. Taş değirmenin olmadığı evlerde sert ağaç gövdesinden ahşap havanlar bulunurdu. Genel olarak şimdilerde mutfakta elle kullanılan her malzeme o tarihlerde de mutfaklarda yaklaşık olarak bulunuyordu. Tabak, çanak, bardak, tencere, elek, süzgeç, kepçe, spatula, tepsi, tava ve benzeri malzemelerin tamamına rastlamak mümkündü. Bu gereçler genelde ağaçtan, taştan ve topraktan yapılırdı. Ayrıca o devirlerde de cam bardak ve kaşık kullanıldığına dair kayıtlar bulunmaktadır. Dönem mutfak kültürünün en önemli özelliklerinden biri de ikramdı. Araplar yemek, içmek, yedirmek ve misafir etmek konusunda cömertlerdi. Bir kişinin zenginliği, verdiği davetler ve davetlerdeki ikramın azlığı ve çokluğu ile değerlendirilirdi. Araplar özellikle bereketle estiğini düşündüklerisaba rüzgârının estiği zamanlarda davet vermeye daha çok dikkat ederlerdi. İslamiyet öncesi ve sonrası dönemde ziyafetler dışında verilen en önemli ikram da Mekke’ye hac amacıyla gelenlere temin edilen yiyeceklerdi. Bu yapılan ikrama rifade denilirdi. Genelde hurma, kuru hububat ve diğer gıdalardan oluşan rifade, dört halife devrinin sonuna kadar devam etmiştir.”

 

Kaynak Yayınları Tel: (0216) 522 11 44