İslam Dünyası intihar ediyor!
Evet, İslam Dünyası intihar ediyor. Üstelik İslam'ı savunduğunu zannederek intihar ediyor. İslam diye selefîliğe yöneldikçe intihar ediyor. İslam'ın aklı, bilimi, araştırmayı öne alan ruhundan uzaklaştıkça intihar ediyor.
İslam, 7. yüzyılın Mekke ve Medine'sini kökünden değiştiren büyük bir inkılaptı. Toplumu cehaletten bilime, ahlaksızlıktan ahlaka, vahşi âdet ve geleneklerden medeni tutum ve davranışlara, karanlıktan aydınlığa yönelten büyük bir ilerleme hamlesiydi. Böyle olduğu için de Hz. Muhammed'in kurduğu devlet daha yüz yıl dolmadan dünyanın en büyük güçlerinden biri hâline gelmişti. Suriye'den, Mısır'dan, İran'dan ve Türkistan'dan ne bulduysa eleyip alarak, bünyesine katarak büyüdü ve 9.-10. yüzyıllarda Bağdat, dünyanın bir numaralı, bilim, kültür, iktisat ve siyaset merkezi oldu. Harun Reşid ve oğullarının doktorları, kökü Sasanilere dayanan bir aileden geliyordu ve Süryani idiler. Bunlar Pehlevi dilinden eserleri de Arapçaya çeviriyorlardı. Eski Yunan eserleri de yine Abbasi sarayında Arapçaya çevriliyordu. Büyük İslam medeniyeti böyle kuruldu ve gelişti. Beşikten mezara kadar ve Çin'de de olsa ilmi arayarak.
Bugün de yapılması gereken budur. ABD ne yapıyorsa, Japonya ne yapıyorsa, Avrupa ülkeleri ne yapıyorsa onu yapacaksınız. Elbette müptezellikleri, vahşetleri kastetmiyorum. Bilinmeyenin peşinden koşacaksınız. Canlı bedenlerin, cansız varlıkların, beyinlerin, okyanusların, uzayın derinliklerini araştıracaksınız. Birinci önceliğiniz bilim olacak. Bilim merkezleri açacak, en büyük yatırımları bilime yapacaksınız. İlk hedefiniz, her alanda binlerce birinci sınıf bilim adamı yetiştirmek olacak. Dünya çapında, birinci sınıf bilim adamı.
Aklınız, fikriniz sadece ahretinizi kazanmakta ise, bunun için de sürekli olarak, attığınız her adımın, hatta aklınızdan geçen her düşüncenin günah olup olmadığını düşünüyorsanız günahı da sevabı da, ahretinizi de unutun; çünkü bu tutum sizi ilerletmeyecek ve Batı tarafından sömürülmeye devam edileceksiniz. İslam Dünyası'nın sömürülmesine katkınızdan dolayı da her hâlde melekler size durmadan sevap yazmayacak ve Tanrı size Cennet'inde yer vermeyecek.
Şeyhinin önünde diz çöken, suç işlemiş gibi boynunu büküp duran müridane tavırlarınızla Batı'ya üstün geleceğinizi mi sanıyorsunuz? Emperyalistler, zalimler diye bağırıp çağırarak Batı'yı alt edeceğinizi mi zannediyorsunuz? Sesinize bir mazlum ahengi vererek biz tarihte şöyleydik, böyleydik yakınmalarıyla, nostaljiden öteye geçmeyen muhteşem tarih ve medeniyet söylemleriyle Batı'nın sömürüsünden kurtulacağınızı mı vehmediyorsunuz? Elinize satır alıp Allahu ekber diye bağırarak Batı'ya ders vereceğinizi mi hayal ediyorsunuz? Bu tutum ve tavırlarınız, sömürülmenin süresini uzatmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Batı sizi sömürmeye devam eder ve sonunda yok eder. İntihar dediğim şey işte budur. Araştırmayı, incelemeyi, gözlemi, deneyi, laboratuvarı bir yana bırakıp insanın, toplumun, tabiatın ve evrenin milyarlarca durum ve hareketini dinî metinlerde aramaya kalkarsanız; toplumun, tabiatın ve evrenin bütün düzenini o metinlerden çıkaracağınız yorumlara göre kurmaya girişirseniz intiharı tercih ediyorsunuz demektir. Çünkü siz o metinlere farklı farklı yorumlar getirip birbirinize girdiğiniz sırada Batı, araştırmaya, incelemeye, gözleme, deneye devam edecek; bulacak, keşfedecek, icat edecek, böylece daha da güçlenecek ve sizi boyunduruğu altında tutmayı sürdürecektir.
Müslüman Arap ve Afrika dünyası bu hâldedir. Müslüman Hint dünyası (Afganistan, Pakistan, Hindistan, Bangladeş) bu hâldedir. Müslüman Şiî dünyası bu hâldedir. Müslüman Hind-i Çinî (Güney-Doğu Asya) bu hâldedir. Araplaşma ve selefîleşmeye doğru hızla gitmekte olan, her makama imam ve tarikat mensupları tayin eden, evlilik akitlerini müftülere bırakan, şarlatan şeyhlerin önünde diz çökenleri büyük elçi atayan Türkiye de bu hâle doğru yol almaktadır.
Ümit, Araplaşmaya direnen Türkçü, Atatürkçü, laik aydın ve gençlerde, selefî akımlara yüz vermeyen Türk Dünyası'ndadır. Türkiye, kendi kendini yok etmeye ayarlanmış selefî zihniyetten kurtulup bilime yönelirse, bağımsız Türk cumhuriyetleri bilimi, politikalarının ilk hedefi yaparlarsa bütün İslam Dünyası'nı da aydınlığa çıkarabilirler.