İşin en acı yanı!
Suriye'de Fırat Kalkan'ı, teröre karşı kırsalda-kentte şehitler pahasına mücadele, siyasi komplikasyonlar, FETÖ'yle mücadele, 15 Temmuz hain darbe girişimi ülkenin gündemini bloke etmiş durumdadır. Bu durum Türk toplumunun gözünden tarihi ve sosyolojiyi kaçırıyor.
İngiliz'e muhabbet besleyenler!
Sıradan bir gazetenin bir günlük haberlerine göz attığımızda gördüklerimiz şunlardır: Ali Kemal ve torununun çocuğu Boris Johnson'u Anıtkabir önünde gösteren bir fotoğraf var. Altında şunlar yazılı: "Gazeteci Ali Kemal, Kurtuluş Savaşı döneminde padişah ve İngiliz işgali yanlısıydı. Atatürk için 'idam, idam, idam... Mustafa Kemal cezasını bulacak'."
Yanında Ali Kemal'in İngiliz torununun çocuğu olan Boris Johnson, İngiltere Dışişleri Bakanı olarak Ankara'daydı yazısı var. Johnson'ın Anıtkabir defterine yazdıklarını da gazete vermiş: "Atalarımın topraklarına dönmek, modern ve demokratik Türkiye'nin kurucusuna saygılar..." Gazete bu durumu "tarihin cilvesi" olarak manşete taşımış.
Osmanlı'nın dağılma aşamasında İngiliz Muhipleri Cemiyeti adlı bir örgüt vardı. Ali Kemal de bu cemiyetin üyesiydi.
Gelinen aşamada İngiliz'e Muhabbet besleyen bir adamın çocuğu İngiliz Dış İşleri Bakanı olarak resmi ziyaret için Türkiye'ye geliyor!
Bu ülkede yabancıya duyulan muhabbet bugünün sorunu değildir. Geçmişten gelen ve yabancıya muhabbet, kulluk ve uşaklık duyan bir damar var.
Bugün de IŞİD'e, PKK'ya, Taşnak'a muhabbet duyanlar işte bu damardan besleniyor.
Dingo'nun ahırı(!) sorunu!
Gazetenin bir alt başlığındaki haber de şöyledir: "İzmir Karşıyaka'da bir okul müdürü bayrak törenlerini Atatürk'ün büstünün bulunduğu bahçede yaptırmadığı için öğrenciler "Andımız"ı okuyor. Müdür de öğrencilere "Burası Dingo'nun ahırı mı?" diye çıkışıyor.
Bir okul müdürü düşünün ki Atatürk'ün düşmanı kovduğu İzmir'de görev yapıyor olsun. Orada "Türk'üm, Doğruyum, Çalışkanım... Ey Bugünümüzü sağlayan Atatürk" sözlerinin geçtiği bir andı Dingo'nun ahırı olmadığı gerekçesiyle okutmuyor olsun!
Atatürk'e saygı, özünde Türk milletinin istikbal ve istiklaline duyulan saygıyı barındırır.
Hayatını Türk Milletinin istiklal ve istikbaline adayan Atatürk'e gösterilmeyen saygıya bakın, bir de İngiliz Muhibbilerine birilerinin gösterdiği saygıya bakın!
Hiç kuşkusuz sözümüz, ülkesinin İngiliz mandası altına girmesini savunan Ali Kemal'in torununu İngilizlerin dışişleri bakanı yapmasına değildir.
Yoz ilişkiler ve tepesi atmış bir toplum!
Gazetenin bir başka alt başlığında "Kız İstedi Verilmeyince öldürdü" ile devam ediyor. Şahin K., Kadriye P.'yi istedi. Aile kızı vermedi. Bunun üzerine Şahin K., istediği kızı, babasını ve annesini başından vurup kaçıyor.
Bir biçimde ayrıldığı kadın teklifini kabul etmedi diye lime lime doğramak da bu toprakların çokça şahit olduğu sıradan vakalar arasındadır. Bu ülkenin insanının gözü de sevdası da karadır. Bu yüzden sevdiği insana "ya benimsin ya da kara toprağın" diyerek bıçakla saldırılır.
Gazetenin bir başka alt başlığında bir sanatçının İtalya'da "eşcinsel" evlilik yaptığı haberi var.
Toplumsal yapı; sıkıştırılmış, kristalize edilmiş ve yoğunlaştırılarak bir günlük gazeteye yansımış gibidir.
İşin en acı yanı!
Metrobüste şemsiye ile şoföre saldırarak büyük bir faciaya sebep olan; giydiği "şort"u beğenmediği için hemşireye tekme tokat dalan; trafikte yol vermediği gerekçesiyle önünü kestiği aracı kurşun yağmuruna tutarak can alan insanlar, hasta bir toplum görüntüsü sunmaktadır.
Hemen her köşe, tepesi atmaya hazır, burnundan soluyan insanlarla doludur.
Tacizler, tecavüzler, gasplar, boşanmalar, intiharlar, cinayetler, kadına şiddet, çocuk gelin ve yağmalar hasta toplum manzarasıdır.
İşte bu insanlar arasından FETÖ'ye, İngiliz'e, PKK'ya, IŞİD'e muhabbet besleyenler çıkıyor.
Bütün bunlar onca camiye, okula, din adamına, kanaat önderine ve öğretmene rağmen oluyor. İşin en acı yanı da budur!