İsim vermeden AKP'nin 'milliyetçileri' ve de 'Ülkücüleri'...
“Muhteşem”in Akbillerinin gittikleri her yerde milletten şamar üstüne şamar yemeleri parti içinde de gırgır-şamata vesilesi oldu. AKP’li mebuslar kulislerin kıyısında köşesinde bir araya gelip, Akbillerin milletten nasıl tepki aldığını değerlendiriyor. Ellerindeki fotoğrafları, haberleri yorumluyorlar. Kimisi ti’ye alıp kafa buluyor, tatlı tatlı gülümsüyor. Bazıları da Akbilleri öyle sert eleştiriyor ki (şaşar kalırsınız) ama yazılmamak kaydıyla.
Geçenlerde, Meclis kulisinde bir grup AKP’li mebusun Akbiller yorum ve değerlendirmelerine şahit olduk. “Yazabilir miyiz?” diye sorduk. Müsaade aldık ama yine bir şartla, “isim vermeden” ..
“İsim vermeden” size de ilginç gelecek AKP’li mebusların, Akbillerin temas sürecine ilişkin yorumları şöyle;
“Başbakan Erdoğan çok akıllı. Bu süreçte akil adamları sahaya sürdü. Şimdi bütün toplum onlara saldırıyor hatta küfrediyor. Eğer bu süreçte biz sahaya inseydik aynı tepkileri AKP’ye göstereceklerdi. Bu şekilde biz de toplumun tepkisini direkt almaktan kurtulduk. Başbakan bu konuda çok doğru yapıyor.”
Gerçekten çok haklılar!..
İyi bir teselli dayanağı da bulmuşlar.
Her nasıl bir “barış süreci” ise tek tek veya gruplar halinde konuştuğumuz bir çok AKP milletvekili memleketlerine, köylerine gidememekten şikayetçiler. Vatandaştan gelecek tepkileri karşılayamayacaklarını, süreci izah edemeyeceklerini açıkça itiraf ediyorlar ama bir şartla; “isim vermeden” ..
AKP’de bazı isimler kendilerini “milliyetçi” ve de “Ülkücü” olarak adlandırıyorlar. “Sürecin” ta başından beri tepkilerini, kapı arkalarında mırıldıyorlar. Ara sıra da nazlarının geçtiği parti büyüklerine şöyle bir yarım ağızla söylüyorlar.
Terör ini Kandil’deki hain Murat Karayılan’ın basın toplantısını da izledikten sonra AKP içindeki homurdanmaların katsayısı arttı. Konuşmakla konuşmamak arasında gidip geliyorlar ama “isim vermeden”, “yazılmamak” kaydıyla. Hepsinin karnı ve de dili şişti.
Her nasıl “milliyetçilik” ve de “Ülkücülük” anlayışı ise bu?
Hesap üstüne hesap yapıyorlar. “Seçmenin karşısına nasıl çıkarız” diyorlar. Olası kabine revizyonunu bekliyorlar. “Muhteşem”in 3 dönem seçilme şartını kaldıracağını sanıyorlar. “Önümüzdeki mahalli seçimlerin” planlamalarını yapanlar var. Not gönderdikleri bakanları “üzmeme” kaygısı da tüm hesap ve beklentilerin bonusu.
“Tayyip Erdoğan’a sert çıksak. Sürece de şöyle bir güzel çaksak acaba Devlet Bahçeli bize kapılarını açar da bir dahaki dönemde bizi yine mebus yapar mı” beklentisi içinde olanlar da var.
CHP’nin Ulusalcılarından da medet umup Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderilen sinyalleri de unutmadan ekleyelim..
AKP’nin, Kandil’in basın toplantısı sonrasında çok sert tepki gösteren “milliyetçi” bir mebusunun “isim vermemek” şartıyla söylediklerinden müsaade ettiği bölüm ise şöyle:
“Allah hayırlısını nasip etsin. Bekleyip görmekten başka bir şey yok. Ben, iyi olacağına inanıyorum, kalbim öyle ses veriyor. Eğer ki aksi olursa aksi şeyler de yapılır. Bizim gibi adamları, sadece gazeteci olarak, o öyle dedi, bu böyle dedi diyerek deşifre etmek yanlış. Ben, 18 yaşında neysem şimdi de oyum. Her planın bir tersi vardır, bazı şeyler şer gibi görünür, hayır olur, bazı şeyler de hayır gibi görünür şer olur. Bu particilik meselesi değil. Bu milli bir dava. Ahdimizden, örfümüzden geri vites yapmış, kendimizi satmış köpeklerden değiliz. Biz ne olduğumuzu her yerde ifade ettik, ifade etmeye de devam ediyoruz. Böyle bir derdimiz yok. Onun için sadece şimdilik biz hâlâ oyuz. Ben Türk milliyetçiliğinden şeref duyuyorum. Ben Ülkücüyüm ve Türk milliyetçisiyim. AKP’nin içinde benim gibi düşünen yarısı var. Bu iş ters teperse, geri dönerse bilmem ne olacağını sanma. Herkes yerini bulur. İstediğimiz sadece bu işin ters olmaması.”
Artık bunun yorumunu da siz yapın!..
“Muhteşem”, partisi içinde karnı ağrıyanları ve bunların nelerden kaynaklandığını, bunları adım adım takip ettirdiğinden çok iyi biliyor!.. 3-4-5 Mayıs tarihlerinde “Muhteşem” kabineyi, milletvekillerini, kurucuları, MKYK ve MYK üyelerini Kızılcahamam’da kampa sokacak. 29-30 Nisan’da da il ve ilçe başkanlarını...
Bundan önceki hamam toplantılarında kim vık ederse “Muhteşem” onların kafasına tas tas sıcak su döküp, bir güzel haşlardı. Bu sefer de farklı olacağını sanmayın..
Bakalım hamam sefası ve atılacak sert keseler, AKP’yi kirlerinden arındırmaya yetecek mi?..