İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali Türk ekonomisinde yaşanacakları açıkladı

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali Türk ekonomisinde yaşanacakları açıkladı

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Türkiye ekonomisinin sıkıntıya girdiğinde bir şekilde kendini yeniden hareketlendirebilen dinamik bir ekonomi olduğunu belirtti. Bali, “Ben zamanında şöyle tarif etmiştim; akordeon gibi büzülebiliyor da genişleyebiliyor da. Koşulları gördüğü anda ona göre hareket ediyor. Bunu hızlı bir şekilde yapabiliyor” açıklamasında bulundu.

DHA’da yer alan habere göre, İş Bankası tarafından 2008 yılından bu yana Dünya Gazetesi iş birliği ile düzenlenen İş’le Buluşmalar Toplantısı’nın 43’üncüsü, ‘Yeniden Şekillenen Dünyada Türkiye’yi Geleceğe Taşımak’ başlığıyla tüm Türkiye’den iş dünyası temsilcilerinin katılımıyla çevrimi içi olarak gerçekleştirildi.

“TÜRKİYE’Yİ GELECEĞE TAŞIMANIN BİRİNCİ ADIMI MAKROEKONOMİK İSTİKRAR”

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, toplantıda yaptığı konuşmada, yeni dönemde Türkiye’yi geleceğe taşımanın birinci adımının makroekonomik istikrarı sağlamak olduğunu, makroekonomik istikrarın fiyat istikrarından daha geniş bir kavram olduğunu belirtti.

Bali, “Bir ekonomik politikanın bütün amaçlarını optimize edecek şekilde bir makroekonomik istikrar. Bundan ne anlıyoruz? Bundan öngörülebilirlik anlıyoruz. Öngörülebilirlik şudur; hane halkı, üretici, ticari kesim dahil bütün ekonomik aktörlerin doğru işleyen bir mekanizmada ve öngörülebilirliği olan bir ortamda buna göre hareket etmesi, ekonomik etkinlik anlamına gelir. Bu bozulduğu zaman, kararlar buna göre oluyor. Yatırımcı, tüketici kararlarında rasyonel davranamaz hale geliyor. Kesintiler oluşuyor. Burada da serbest piyasa çok önemli. Serbest piyasa mekanizmalarının göstergelerini şu veya bu amaç için kısa dönemli bazı etkilerle değiştirmeye kalktığınızda, karar alıcılara yanlış sinyaller veriyorsunuz. O karar alıcılar ona göre hareket ettikleri için, kısa dönem içerisinde doğru çalıştığını zannettiğiniz işlerin karşılığı olmuyor, tahrip edici sonuçları çıkıyor. Onun için karar alıcılara öngörülebilir bir makroekonomik istikrar sunmalısınız” ifadelerini kullandı.

"EKONOMİNİN YETENEĞİ DEVAM EDİYOR"

Bali, “Bizim ekonomimiz sıkıntıya girdiğinde bir şekilde kendini yeniden hareketlendirebilen dinamik bir ekonomidir. Ben zamanında şöyle tarif etmiştim; akordeon gibi büzülebiliyor da genişleyebiliyor da. Koşulları gördüğü anda ona göre hareket ediyor. Bunu hızlı bir şekilde yapabiliyor” ifadelerini kullandı.

2008’in son çeyreğindeki global krizden sonra 2009’da ilk çeyrekte Türkiye ekonomisinin çift basamaklı daraldığını, ikinci yarıdan itibaren de yukarı hareket olduğunu hatırlatan Bali, “Bunlar dış taleple de birleşerek, ekonomik konjonktürle mümkün olabiliyordu. Pandemi, bu defa elimizden bunu aldı. Türkiye ekonomisi, ekonomik aktiviteyi ivmelendiremediği için bugünkü sorunlarını göreceli olarak azaltma imkanı bulamadı. Bu sürecin seyrini çok kritik görmekle birlikte, Türkiye ekonomisinin bu yeteneğinin hala devam ettiğini düşünüyorum” diye konuştu.

Merkez Bankası’nın verdiği mesajların kuvvetli olduğunu aktaran Adnan Bali, "Sadece mesaj da değil uygulamalar da var. Enflasyonda kalıcı olduğuna ikna olunmayan bir süreç yaşanmadığı sürece, sıkı para politikasının değiştirilmeyeceği, hatta enflasyon anlamında üste doğru sapmalar görürlerse, ilave sıkılaştırma yapmaktan da kaçınmayacaklarını ifade ettiler. Öyle de yaptılar. Şu anda bunun kurlar üzerinde olumlu etkileri görülmekle birlikte, ABD’deki tahvil faizi ile başlayan dış konjonktür kaynaklı durumun Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde değer kaybına yol açtı. Bunlar dönem dönem olabilir" dedi.

Bali, “Ben bunun ekonomideki reel bir bozulmadan kaynaklanıp kaynaklanmadığının kritik olduğunu düşünüyorum. Şu aşamada böyle bir teşhiste bulunmak henüz erken. Ama bu tür konjonktürler çok kalıcı bir şekilde devam ederse, bu defa gerekçesi her ne olursa olsun, yine ekonomik sonuçları olabiliyor. Geri tekrar rayına girebilecek gelişme göreceğiz diye düşünüyorum” diye konuştu.

“İŞ BANKASI İSTİKRARIN ADIDIR”

Adnan Bali, İş Bankası’nı bu ekosistemin doğal bir parçası gibi konumlandırmaya çalıştıklarını belirterek, “Kısa dönemli politikalar uğruna orta ve uzun dönemi riske etmemek lazım. Onun için yeri gelir bilançolarınız bundan zarar da görebilir. Maalesef problemler, bankacılık sistemine de yansıyabiliyor. Bütün bunları geniş perspektifle görerek yönetmek gerektiğini düşünüyorum. Bu kurum da onu yapıyor” dedi.

Banka olarak çok ince ayar çalıştıklarını, fiyatlamadan kredi tahsis kararlarına kadar birçok noktada hızlıca tavır aldıklarını belirten Bali, “Kendi içimizde yaptığımız değişimlerin, dönüşümlerin müşteri tarafında sürprizler yaratmamasına çok özen gösteriyoruz. Dur kalk politikaları, kesintili işler öngörüyü bozan şeyler. Onun için İş Bankası bana göre iş dünyasında istikrarın adıdır” diye konuştu.

İş Bankası’nın kredi politikalarının ve sosyal politikalarının dayandığı temel felsefenin yaygınlık, uzun solukluluk ve sürdürülebilirlik olduğunu vurgulayan Bali, “Müşterilerimiz bunu hissettikleri ölçüde bu bankayla çalışmaya devam ediyor. Bu, uzun bir yol arkadaşlığıdır” ifadelerini kullandı.

“HER ÇEVRİLDİĞİNDE AKAN MUSLUK İLE AKMAYAN SUYUN FİYATI AYNI OLMAZ”

Bali, kredi faizlerinin yüksek olduğu eleştirilerine dair de şunları söyledi:

“Bizde kredi, uzun vadeli taahhütkar bir anlayışla veriliyor. Konjonktür nereye giderse gitsin, o musluk her çevrildiğinde akıyorsa onun fiyatı ile ikide bir musluğu açtığınızda akmadığını gördüğünüz suyun fiyatı aynı olmaz. Çünkü biz orada bir istikrarı ifade ediyoruz. Aslında nakdi kredi verirken, yanında bir gayrinakdi kredi daha veriyoruz. O ne yapıyor? Müşteriye bu kredinin usulünce kullandırılacağını taahhüt eden bir teminat mektubu da veriyoruz. O mektubun komisyonu yok mu? Müşterilerimiz bunu kötü deneyimler sırasında hissederler. Ama bunlar olağan konjonktürlerde unutulur. Onun için bu, bizim taahhütkarlığımızın karşılığıdır. Aynı ürünler değildir, aynı mallar değildir, aynı şekilde fiyatlanmazlar. Ben bu bakımdan baktığımızda çeyrek bazlı değil, orta-uzun vadeli bir perspektifle bankayı yönettiğimizi düşünüyorum. İşlerimizi yaparken de ihtiyaç duyduğumuz perspektif budur. Sizin bir rotanız, perspektifiniz olmalı. Bu, ikide bir o yöne bu yöne kayarak olmaz. Zaten muhataplarınıza sapmayacağınız görüntüsünü verdiğiniz zaman, yolculuğunuz daha istikrarlı oluyor. İş Bankası’nın bugün bu ülkede hemen her sermaye grubunun temelinde harcı varsa, bu anlayış sayesinde oldu.”

İlgili Haberler