Irak’tan bakan ‘Sultan’ yakını görebilecek mi?
Ajandanın kapağı bir aralanıp bir kapanıyor. Top kimi zaman Gana sahillerinde ‘yalınayak’ twitter pozu veren cumhurun başının ayağında, kimi zaman Orta Doğu Sultanı’nda. ‘Takım oyunu’ yani. ‘Yancılar’ da var. Adına STK denilen, AB ve ABD’den beslenen, ‘örtülü ödenekler’ ile semiren bir tür muhabbet tellâlları.
Bastırıyorsun parayı, adının önünde ‘Prof’ etiketi olan ‘ikbal’ parazitleri,’sipariş’ raporlar hazırlıyor. Böylece ajandanın hassas konuları ‘birinci elden’ değil, ‘dolaylı yollardan’ gündeme taşınıyor. Oluşturulan sanal kamuoyu ile de “Hah işte, millet bunu bekliyordu” havası pompalanıyor. Memleketin başına örülecek ne kadar çorap varsa, hemen hepsinde ‘aynı taktik’ işliyor. Millet azıcık ‘uyanır gibi’ olduğunda ise anında tornistan:
- “Düşüncelerin tartışılmasından hiç kimseye zarar gelmez.”
Eyvallah, düşüncenin zararı olmaz. Ama bir bıraksanız, bir önünü açsanız da millet düşünse; söylediklerinize katılacağız.
Ancak tam millet düşünmeye başlayacakken, ‘sahne’ kararıyor, ‘perde’ iniyor. Bir bakıyorsunuz ya ‘şafak’ operasyonları ya da ‘uçuk kaçık’ gündemler itilmiş milletin önüne.
***
Hani durup durup diyorsunuz ya “Düşünceden zarar gelmez. Fikirler özgürce ifade edilmeli.” diye.
O halde şu millet, ‘yalınayak yiğidin’ daha birkaç gün önce Libya lideri Muammer Kaddafi’ye yönelik sözlerini bir tefekkür etse ya.
Ne diyordu cumhurumun reisi?
- “Ülkeni talan ettirme. Irak’ta yaşananlardan ders çıkar.”
Breh, breh, breh.
10 yıl susup, Irak’ta olup bitenler konusunda ‘tek satır’ yazmayan yandaş gazeteler anında manşete çekiyor.
Öğreniyoruz ki Irak’ta ‘bir şeyler’(!) olmuş. Olmuş da, hazretler ‘fitneyi’ uyandırmama, ‘rayına oturmuş’ menfaat çarklarını geriye döndürmeme adına susuyor.
Mesela İmam-ı Azam’ın türbesinin bu iktidar döneminde Türkiye’den havalanan ABD uçakları tarafından bombalandığını bırakınız dillendirmeyi, yok sayıyorlar.
Aynı şekilde ‘tecavüze’ uğrayan binlerce Iraklı kadın akıllarının ucundan bile geçmiyorlar. ‘Kadın’ denince açılışlarda ‘fon’ geliyor gözlerinin önüne. ‘Irzına geçilen’, ‘katledilen’, ‘ocakları dağıtılan’ kadınların adı ne hikmetse hatırlarına gelmiyor.
***
‘Sultan’ da aynı.
ABD’nin gönlünü hoş etmek, seçim arifesinde ‘oy devşirmek’ amacıyla Irak’ın yolunu tuttu. Acaba ne hissetmiştir, buradan kalkan uçakların santim santim bomba yağdırdığı o toprakları gezerken? Bir muhasebe, bir ‘iç hesaplaşma’ olmuş mudur?
O Irak’a yol alırken, Mehmetçik de ‘Bingazi nöbeti’ için melbusat torbasını hazırlıyor.
Malum, Irak’tan ders çıkaran Coniler, bu kez işi ‘taşerona’ havale etme çabasında:
- “Haydi Mehmet, dünya senden hizmet bekler!”
Irak’taki hezimet o ülkeden ‘nemalananlar’dışında, bütün insanlığın aklını başına getirdi. Sadece ‘bizimkiler’ hariç.
Kesmedi, yeterli olmadı bizimkiler için. O yüzden Libya’ya abandık. Askerimiz, gemilerimiz, uçaklarımız, havaalanlarımız emre amade. Üstelik ‘operasyon karargâhı’ da İzmir!
‘Sultan’, keşif yapmış olmalı Irak’ta.
Hani cumhurun reisi dedi ya, “Ders çıkarın” diye. Şöyle bir etrafı kolaçan edecek, ‘hasar tespiti’ yapacak.
Şimdilik memleket konjonktürü,’ajandanın’ kapağını açmak için müsait değil.
Seçime kadar ‘başka malzemeler’ ile idare etmek gerek.
***
Hazret öyle buyurdu:
- “Irak’tan ders almak gerek.”
Bu sefer top ‘yanlış yere’ gitti galiba. İster misiniz, ‘Sultan’ lâfı üzerine alınıp da o topraklardan “Yahu biz ne yanlışlar yapmışız bugün kadar” diyerek yolu doğrultup dönmüş olsun.