Irak ve Suriye’yi İsrail’e yedirmeyin!
Geçtiğimiz günlerde New York Times Gazetesi, Orta Doğu haritasının yeniden çizilebileceğini ve bölgedeki 5 devletten 14 yeni devlet çıkabileceğini iddia eden haritalı bir analiz yayınlamıştı.
Bu analize göre; Irak, Suriye, Suudi Arabistan, Yemen ve Libya parçalanma riski en yüksek ülkelerdir.
Bu analize göre Suriye’nin parçalanmasıyla Irak ve Suriye’nin olduğu coğrafyada en az 4 devlet ortaya çıkabileceği tahmin ediliyor. Akdeniz sahili boyunca Lazkiye merkezli bir Arap Alevisi devleti oluşurken, Kuzey Irak’taki Kürdistan Özerk Bölgesi ile Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgelerinin birleşiminden, Türkiye’nin Hatay dışında bütün güney sınırı boyunca uzanan Erbil merkezli yeni bir Kürdistan öngörülüyor. Irak’ın güneyinde Basra merkezli yeni bir Şii devleti doğarken, Suriye ve Irak’ın Bağdat ve Şam’ı da içeren Sünni vilayetlerinde yeni bir Sünni Arap devletinin olabilirliğinden söz ediliyor. Irak’taki parçalanmanın kanlı olacağı da öngörülüyor. Musul ve Kerkük’te Kürt-Arap, Bağdat ve çevresi konusunda Şii-Sünni savaşı yaşanabileceği tahmin ediliyor.
Bölgede İsrail’in çıkarlarına en uygun haritayı böyle bir parçalanmanın ortaya çıkaracağı açıktır. Arap-Kürt-Sünni-Şii olarak ayrışan bölgelerin birbirlerine karşıt ya da birbirleriyle çatışır durumda olması İsrail için en uygun şartları yaratacaktır. İsrail’in onca savaş, operasyon ve çatışma ile elde edemediğini bu gelişmeler sağlamış olacaktır. Bu tür bir gelişme Suriye ve Irak’ı güç olmaktan çıkaracaktır.
İsrail için en uygun ortam; bölünmüş, güçsüz ve karşıt hale getirilmiş devletçiklerden oluşan Suriye ve Irak’tır. Bunun için her iki ülkenin de kaynaklarını iç çatışmalarla tüketmesi ve bu çatışmaların mümkün olduğu kadar kanlı geçmesi İsrail’in arzusudur. Böylece bir araya gelemeyecek, birbirleriyle işbirliği yapmayacak kadar kanlı-bıçaklı hale gelmiş küçücük ülkeler İsrail’in fiili inisiyatifi altına girmiş olacaktır.
İsrail’in Orta Doğu’da arzuladığı haritanın ortaya çıkması Suriye’de iç savaşın mümkün olduğu kadar uzun sürmesine bağlıdır. İsrail için en ideal Suriye; kaynaklarını birbirlerine karşı kullanmış, güçten düşmüş ve aralarına kan davası girmiş insanların bulunduğu bir Suriye’dir.
Yine bir ABD gazetesi olan International Herald Tribune’da “İsrailliler için en iyi sonuç, hiçbir sonuç olmaması olabilir” başlıklı ve Kudüs çıkışlı ilginç bir haber-yorum yayınlanmıştı. Jodi Rudoren imzalı yazıda, Orta Doğu’da birbirine en ters noktalarda bulunan, Obama ile Netanyahu’nun Suriye konusundaki bakış açıları ve çıkarlarının kesiştiğini iddia edilmiştir.
“... İsrailli yetkililerin sessiz bir şekilde söyledikleri, Suriye’nin iki buçuk yıllık iç savaşında, en azından şu an için, elde edilecek en iyi sonuç, hiçbir sonucun ortaya çıkmamasıdır. İsrail için mevcut statüko... Esad yönetiminin ve İranlı destekçilerinin zaferine veya Sünni cihadı güçlerin artan kontrolü altına giren muhaliflerin güçlenmesine tercih edilebilir.” İsrail’in eski New York Başkonsolosu Alon Pinkas da bu yaklaşımı açıkça şöyle dillendirmiş: “Bu, iki takımın da kaybetmesini istediğiniz ama en azından birinin kazanmasını istemeyeceğiniz bir play-off müsabakası gibi bir durum. Beraberliği kabul edebiliriz. Her ikisi de ölene dek iç kanamayla kanamaya devam etsinler. Bu durum sürdükçe, İsrail için Suriye’den gerçek bir tehdit gelmez.”
AKP’li yetkililer, İsrail’in Hakan Fidan üzerinden yürüttüğü ve ardında bir çok amacın saklı bulunduğu “istihbarat/ajan” hikayesine takılmış kalmış durumdalar. AKP’li Bakanlar “Hakan Fidanı yedirmeyiz” söylemiyle vaziyetin idare edilebileceğini düşünüyorlar. Hakan Fidan’ı İsrail’e yedirmemenin yolu, Suriye’yi İsrail’e yedirmemekten geçmektedir. Unutulmamalıdır ki, küresel güçleri Suriye’ye müdahale etmeye çağırmak, İsrail’in gizli/açık amaçlarına hizmet etmektir!