İp uçları
Ülkede oynanan oyunların, özellikle ordu üzerinde oynanmakta olan oyunların şifrelerini, TV’lerde yalakalardan öğreniyoruz. Önceki gece, CNNTÜRK’de “Dört Bir Taraf” ta iki kadın katılımcı bazı ipuçlarını verdiler. Bunlardan Nagehan Alçı, Türk Ordusuna, komutanlarına, ağzı köpürerek kinini döktü... Kendi ordusuna bu kadar düşman olması için herhalde bir kuyruk acısı veya köken sorunu olmalı!.. Katılımcılardan bir diğeri Nazlı Ilıcak’tı... Nazlı Ilıcak, o akşam nispeten daha ılımlı idi. Onun, Türk Ordusu’na karşı olmasının sebebini ben bilirim; babası rahmetli Muammer Çavuşoğlu ile Yassıada’da aynı koğuşta bulundum. Eski Bayındırlık bakanlarından Muammer Çavuşoğlu, beyefendi bir adam ve Türk milliyetçisi idi. 27 Mayıs darbesinden sonra maalesef askerlerden çok eza cefa görmüştük ama, o da ben de ordumuza haklarımızı helal ettik. Fakat anlaşılıyor ki Nazlı Hanım ordu düşmanlığını, adeta yazarlığının ana teması yapmış. Kırk beyti de bu düşmanlık üzerine!..
Alçı ise “Ordunun vesayetinden kurtulmak” teranesini, yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in şahsına bağladı. Onu NTV’deki sözlerinden dolayı göklere çıkardı. Özel Paşa, liberallerin, liboşların umudu, kahramanı; adeta ikinci bir Özkök Paşa... Sayesinde Türk Silahlı Kuvvetleri ehlileşecek, “Yeniçeri Ocağı” dedikleri Türk Ordusu’nun yerine “Nizamı Cedid” i getirecek, Post Modern 2. Mahmud’un talimatı dairesinde!..
***
Nazlı Hanım, şimdi Ergenekon, Balyoz vb. sanıklarının yargılanma ve tutukluluklarının uzun sürmesinden şikayetçi ve genel af öneriyor. Şu sıra, Hasdal ve Silivri mağdurlarını kurtarmak için böyle bir af yerinde olsa da bana öyle geliyor ki bu merhametin altında başka bir hesap, başka bir maraz var. İnsan ister istemez kuşkulanıyor... Acaba genel af Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşkıya ile pazarlık protokollerinde adı geçen Apo’ya ve Deniz Feneri sanıklarına da şamil olmasın!.. Apo ile teati edilen protokollerin inkar edilecek tarafı da kalmadı. Eşkıya başı Karayılan: “Görüşmelerde sadece MİT yoktu, devlet-hükümet yetkilileri vardı. Protokolleri de 10 Mayıs’ta devlet bize getirdi” demiş. Yani, şimdi aralarında uyuşmazlık çıkmış olsa da belli ki Apo’ya af hususunda prensip anlaşması varmış!.. Şüyuu vukuundan beter(bir şeyin dedikodusunun yapılması, onun gerçekleşmesinden daha kötüdür)!..
Erdoğan güç durumda. Her cephede, içeride ve dışarıda, yutamayacağı kadar büyük lokmaları ısırdı ve yutamıyor... Kimse de artık yutmuyor!..
***
Dönelim o televizyon programında söylenenlere... Ordu karşıtlarının Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vesayetinden kurtulma sevinci içinde görmezden geldikleri bir gerçeği Altan Öymen dile getirdi: Kurtuluş Savaşını kazanan, Cumhuriyeti kuran Türk Ordusu’nun Cumhuriyeti korumak ve kollamak görevinin, Mustafa Kemal’den İsmet Paşa’ya, Mareşal Fevzi Çakmak’a kadar değişmediğini anlattı. Kadınlar ise mutatları veçhile, bu görevin “darbelerle” kötüye kullanıldığını iddia ettiler...
Bir cuntanın, emir komuta zinciri dışında yaptıkları gerçek darbeden sonra ordunun emir komuta zinciri içinde yaptığı müdahaleler -sonra bazı aşırılıklar yapılmış olsa da- o günlerin şartlarında zorunluydu... Bu müdahaleler yapılmamış olsaydı işler başka türlü olurdu. Bunu düşünmek gerek.
Ergenekon, Balyoz, İrtica ile Mücadele ve Andıç Davaları’na gelince; Komutanlar AKP iktidara gelince neler olacağını tahmin etmişler ve buna karşılık yasal görevleri gereği önlem senaryoları yapmışlar; ama eyleme geçmemişler... Kısacası benim açımdan suç oluşmamış. Fakat asıl hüküm elbette davalara bakan bağımsız Türk mahkemelerindir.
***
Bu arada gazeteler Van’daki deprem haberlerine yoğunlaştığı için Cumhuriyet Bayramı resepsiyonlarının iptalini pek kimse umursamadı. Daha önce de 30 Ağustos resepsiyonu, artan terör ve şehitler nedeniyle iptal edilmişti. Bilmiyorum; Ankara’daki geçit resmi de iptal edildi mi? Melih Aşık gibi ben de Cumhuriyetin geleneksel olaylarını iptal etmek için bahane mi arıyorlar diye düşünüyorum... Osmanlı’da oyun çok...