Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partisinin Muğla mitinginin ardından “Sivil Toplum Kuruluşları ve Kanaat Önderleri Buluşması”na katıldı.
Erdoğan burada yaptığı konuşmada "Fiyat istikrarı ve anti enflasyonist yaklaşımdan taviz vermeden büyüme odaklı ekonomi programımız doğrultusunda gerekli adımları atıyoruz, atacağız" dedi.
"Enflasyon ve hayat pahalılığı meselesi tüm drünya gibi bizim de başımızı ağrıtan en önemli sorundur. Enflasyon hususunda vatandaşımızın karşılaştığı sıkıntıların hepsinin farkındayız. Fırsatçılıktan ve tamahkarlıktan kaynaklanan bu sorunu çözeceğiz" ifadelerini kullanan Erdoğan özetle şunları söyledi:
- Piyasa gerçeklerinden kopuk bir şekilde fahiş fiyat arttırarak insanımızın lokmasına göz dikenlerle mücadelemiz sürecektir.
- Geçtiğimiz sene yüzde 4,5 büyüme oranıyla Avrupa Birliği ülkeleri içinde ilk sırada yer aldık. Milli gelirimiz, 1 trilyon dolar sınırını geçerek, tarihimizde ilk kez 1 trilyon 119 milyar dolara ulaştı. Böylece çok kritik bir psikolojik eşiği daha aşmayı başardık. Bölgemizde çatışmalar durulup istikrar arttıkça, inşallah daha iyi yerlere geleceğimize inanıyorum.
- Fiyat istikrarı ve anti enflasyonist yaklaşımdan taviz vermeden, büyüme odaklı ekonomik programımız doğrultusunda gerekli adımları atıyoruz ve atacağız. İnşallah yıl sonuna doğru uyguladığımız politikaların olumlu etkilerini somut olarak hissetmeye başlayacağız.
- Daha düne kadar Türkiye'yi birlikte yönetmekten bahsedenlerin, ülkemize güya, barış, huzur ve demokrasi getirmeyi vadedenlerin, 'Halil İbrahim Sofrası kurduk' diyerek, milletin gözünü boyayanların, velhasıl kendi içlerindeki kavgayı, çekişmeyi ve rekabeti örtmek için hayal satanların ne hallere düştüklerini hepimiz görüyoruz. Ortak değer ve prensipler yerine şahsi çıkarları üzerinde ittifak yapanlar, esen ilk rüzgarda darmadağın oldular. Dün bizim kendileriyle ilgili olarak dile getirdiğimiz eleştirilerin, çok daha fazlasını bugün eski ittifak ortaklarına bizzat kendileri söylüyor. Ne diyelim, demek ki milletimizin verilmiş sadakası varmış.
- Biz hizmet ve eser siyaseti için koştururken, mahalli idareler istismar siyasetiyle hareket edince kaybeden yine şehirlerimiz oluyor. Muğla'da, İzmir'de, Hatay'da yıllardır, Ankara ve İstanbul'da son 5 senedir bu acı gerçekle maalesef yüzleşiyoruz. Öyle ki bu şehirlerimizde işlerin daha fazla kötüye gitmemesi, insanımızın daha fazla zorluk çekmemesi için biz sorumluluk üstlendik. Normalde belediyelerin görevi olan hizmet, yatırım ve eserleri de çoğu zaman bakanlıklarımız vasıtasıyla biz yaptık, yapıyoruz.