"İnsan"dır raporu alamayan yapmasın!

Arda Tahsin Acen...

Lüleburgaz'da çiftçi bir ailenin oğluydu.

2008 yılında doğdu.

3 yaşındayken SMA teşhisi kondu.

Aralıksız 8 yıl tedavi oldu; ailesi ilaç temin edebildiği müddetçe elbette!

Arda'nın "ilaç ihtiyacı", Cerrahpaşa Tıp Fakültesi aracılığıyla en son 20 Aralık 2018 günü bildirildi "yetkililer(!)"e;

Türkiye'deki birçok SMA hastası çocuk gibi Arda'nın da beklediği, daha önemlisi yaşamak için ihtiyaç duyduğu, kullanmaya mecbur olduğu ilaçlar gelmedi, gelemedi.

arda-005.jpg

İlaç talebinin 11. gününde durumu ağırlaştı Arda'nın. Lüleburgaz'daki özel hastaneden Çorlu'daki bir başka özel hastaneye sevk edildi. Burada bakım ünitesine alındı. Doktorların çabalarıyla ancak 22 gün daha yaşadı; o kadar yaşatılabildi.

Arda son nefesini verdiğinde, bir ay önce talep edilen ilaçları hâlâ gelmemişti!

Hikâyenin buraya kadar olan kısmı bile en okkalısından "yazıklar olsun"a layıkken...

Bir de ne oldu biliyor musunuz?

Kendisi de doktor olan, hem SMA'lı hem de ilaç, tedavi imkânlarından yoksun başka hastalıklara sahip olan çocukların sorunlarını ısrarla TBMM'ye taşımaya çalışan, bu konuda soru önergeleri veren, çözüm makamındakileri harekete geçirmeye çalışan İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, Meclis Genel Kurulu'nda, ALS-SMA-Duchenne ile ilgili Araştırma Komisyonu Kurulması için verdikleri önerge hakkında konuşurken, yüzleşsinler diye, anlasınlar diye, vicdanlarına dokunsun da konuyu savsaklamaktan vazgeçsinler diye Arda'nın resmini gösterdi milletvekillerine.

Elleri titriyordu. Sesi titriyordu. Söylediğine göre dizleri titriyordu. Dokunsanız ağlayacak haldeydi; benim bu satırları yazarken olduğum gibi.

Karşılığında, bir "Evet"le, sadece ellerini kaldırmak suretiyle o çocukların canına can katabilecek pozisyonundakiler ne yaptı peki?

Kahkaha!

Uydurmuyorum, abartmıyorum, çarpıtmıyorum, girin TBMM TV'nin arşivinden izleyin. Cesur, Arda'nın fotoğrafını sallayıp, göz göre göre bir evladımızı daha öldürmeyelim derken kahkaha atıyordu iktidar sıraları; kim bilir neye!

"Yazıklar olsun"un yetmediği bir ziyan içindeyiz insanlık adına...

Bu tablodan sonra milletvekilliğine aday olanlardan "etiyle, kemiğiyle, canıyla, kanıyla, aklı, fikri en önemlisi vicdanıyla yüzde yüz, halis muhlis insandır" diye rapor istenmeli bence!


inonu-001.jpg

Kişi kendinden bilir

Sülale adının kendine her türlü densizliği yapma hakkı verdiğini zanneden biri var biliyorsunuz;

İsmet İnönü'yü 5 kuşak önceki dedesinin mücevherlerini "çalıp(!)" eşi Mevhibe Hanım'a vermekle filan suçlamış.

Zırva tevil götürmez.

Şimdi ben bu sakilliğin gazıyla uzun uzun "değil Abdülhamid'in, gelmiş geçmiş bütün padişahların, bütün eşlerinin, bütün mücevherlerini toplayıp verseniz işgal altındaki imparatorluk kalıntılarından bağımsız bir devlet kurmak için akıtılmış tek damla kanın bedelini ödeyemezsiniz" filan yazsam...

İnönü'nün Atatürk'ün okuttuğu çocuklarının mütevazı hayatlarından, Mevhibe Hanım'ın "ayağını yerden kesecek bir araba" için aile meclisinde verdiği mücadeleden ve bir "First Lady(!)" olarak belediye otobüsüne talim ettiğinden bahsetsem...

"Ata"dan, "dede"den, "ecdad"dan anladığı "benim büyük büyük büyük dedelerim de bu parfümü kullanırdı", "bu kahveyi içerdi" deyip "Kanuni kokusu", "Hürrem kokusu", "Fatih kokusu", "Cuma selamlığı kokusu" ticaretiyle onları nakde tahvil etmekten ibaret olan biri idrak edebilir mi sizce Cumhuriyet'i kuranların "madde" ve "mana" ile olan ilişkisini?

Boğaza baktığında "mütareke"yi hatırlayıp utançtan yerin dibine gireceğine, utanmazca, itilafçılarla yarışır şekilde parsellemek peşinde olan biri?..

Tükettiğimiz nefese değmez.

SORU-YORUM

"Açım aç, çocuklarım doymuyor. Ekmek istiyorum" diye feryat eden vatandaşlarınızın olduğu bir ülkede nasıl "Meclis lokantasındaki yemek çeşitliliğinden dolayı karar vermekte zorlanıyor olmak"tan yakınabiliyorsunuz? Hiç mi aklınızın ucundan geçmiyor; çocuklarını çöpten, pazar artıklarından topladıklarıyla doyurmaya çalışanların evlerinde de duyacaklar bu sözlerinizi!

GÜNÜN SÖZÜ

"Şule Çet için adalet."

İmza: "Satılık adalet" istemeyen herkes

Yarası olan gocunur

Saadet Partisi'nin "cepsiz ceket"li ve "Sülün Osman"lı reklamları yayından kaldırılmış?

Çalmayla, çırpmayla, hile hurda, yolsuzlukla işi olmayan neden bu reklamlardan rahatsız olur?

Benim bildiğim yarası olan gocunur.

Bu "yasak" bile "itiraf" değil mi bir yönüyle!

Yazarın Diğer Yazıları