İnsan bazen "yok hükmünde" olmak istiyor!
Derler ya "bir şey anladıysam Arap olayım"...
Ankara 12'nci Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından MHP'nin Olağanüstü Kurultayı'nı toplamakla görevlendirilen Çağrı Heyeti'nin, dün, "tüzük değişliğini görüşmek üzere" 15 Mayıs 2016 tarihinde (gerekli çoğunluk sağlanamazsa 22 Mayıs 2016) toplanma çağrısı yapması üzerine MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanvekili Avukat Yücel Bulut diyor ki:
"Ankara 12'nci Sulh Hukuk Mahkemesi kararının kesinleşmesinden önce girişilen işlemler hukuken yok hükmünde ve yasal olmayan teşebbüslerdir..."
Çünkü;
"Çağrı Heyeti'nin yetkisi ancak kararın Yargıtay denetiminden geçmesi ve onaylanması halinde geçerlilik kazanacaktır."
Çünkü;
"Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 367/2'nci maddesinde "Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez" hükmüne yer verilmiştir."
***
Bulut'un bu açıklaması üzerine, olağanüstü kurultay talep etmek üzere imza toplanması sürecinde Meral Akşener'e vekalet eden avukatlardan Uğur Tarhan da diyor ki;
"Yok hükmünde olan hukuk tanımayan bu zihniyettir..."
Siyasi eleştirileri geçip anlamaya çalıştığımız "hukuki durum" kısmına gelirsek, Tarhan'ın tezi:
"Doğru 'Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez' AMA, EĞER mahkemenin verdiği karar kişinin varlığına etki ediyorsa ve Yargıtay'ın bozma kararı vermesi halinde 'telafisi mümkün olmayan' bir durum oluşacaksa...
Bu boşanma davası olsaydı mesela; mahkeme boşanmaya karar verdikten, tarafların nüfus cüzdanlarına "bekar" yazıldıktan, belki taraflardan biri evlendikten sonra Yargıtay'ın bozma kararı "telafisi mümkün olmayan durum" oluşturacağı için evet kararın kesinleşmesini beklemek gerekirdi.
MHP'yle ilgili süreç böyle değil. Mahkeme 'partinin varlığına dair' bir karar vermedi. 'Yeterli imza toplanmış, bu imzalar gerçek, olağanüstü kurultay toplanabilir' diye bir tespit yaptı.
Diyelim ki Yargıtay bu kararı bozdu; söyler misiniz burada nasıl bir 'telafisi mümkün olmayan durum' oluşabilir? Büyük Kurultay zaten MHP'nin en yetkili organı. Partiyle ilgili olarak alınacak olan karar her neyse zaten orada alınacak. Partinin en yetkili/üst organının aldığı karara 'telafisi mümkün olmayan' diyemezsiniz. Beğenmiyor musunuz? Yeniden toplar, başka bir karar alırsınız. Yapabileceğiniz en fazla bu.
Mahkemenin kararı MHP'nin varlığına dair olmadığı için Yargıtay'ı beklemek gibi bir mecburiyet söz konusu değildir. Bu kurultay 15 Mayıs 2016'da, çoğunluk sağlanamazsa da 22 Mayıs 2016'da toplanacaktır... Bu kazanılmış bir haktır..."
***
Hazin olan şu ki bunca izahattan sonra ben hâlâ yazıya başladığım yerde, "anladıysam Arap olayım" noktasındayım.
Türkçe ve zeka düzeyim elbette iki tarafın da ne dediğini anlamaya yetecek seviyede ama sonuç?
Hukuki ihtilafı, "kanaat" diye bir şey olduğuna göre yorum farkını anlarım ama bu "tanımama" hali ne kadar sürdürülebilir?
Diyelim ki 15 Mayıs 2016'da MHP Büyük Kurultayı olağanüstü olarak toplandı. Tüzüğün "olağanüstü seçimli kurultay" yapmaya engel maddesi değiştirildi. 21 gün sonra "olağanüstü seçimli büyük kurultay" da gerçekleşti. Mevcut adaylardan yahut bundan sonra aday olarak ortaya çıkacak olanlardan biri "yeni genel başkan" seçildi. Bütün bu sürecin "yok hükmünde" olduğunu iddia eden ve bu nedenle "dahil olmayan" MHP Genel Merkez Yönetimi, Olağanüstü Büyük Kurultay kararını da tanımayacak mı? Partinin en yetkili organının kararına uymayacak mı? MHP Genel Merkezi'nin dahil olmamış olması kurultayın meşruiyetini ortadan kaldırır mı? Kaldırmazsa nasıl olacak? Bir tek Genel Başkanlık makamı ve iki Genel Başkan mı olacak mesela? Yahut bir grup delege de Sayın Bahçeli'yi o salonda aday gösterir ve dahi yeniden seçerse; o zaman süreci tanıyanlarla tanımayanlar yer mi değiştirecek?
Hukuk "yok hükmünde" sayılınca, "yok hükmünde olaydım da Mustafa Topaloğlu'na bağlamayaydım" dedirten deli deli hallere sürükleniyor işte böyle insan.
Cümleten geçmiş olsun!