Halk arasında inme olarak bilinen felç sonrası hastalara uygulanan rehabilitasyon tedavi sürecinin hastaların yaşam kalitesini olumlu yönde iyileştirdiğini belirten Uzm. Dr. Emel Atar, “Rehabilitasyon yaşamın her İnmeyönünü içermeli, ekip çalışması, hedefe yönelik olmalıdır” dedi.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, Uzm. Dr. Emel Atar, inme (felç) hakkında açıklamalarda bulundu. İnmenin, dünya genelinde ilk, Türkiye'de ise üçüncü sakatlık nedeni arasında yer aldığının altını çizen Uzm. Dr. Emel Atar, “İlerleyen yaşla birlikte artan inme riskinde yaşam şekli önemli rol oynuyor. Diyabet, sigara kullanımı, yüksek kolesterol ve aşırı kilo inmeye neden oluyor. İnmeden korunmanın ilk şartı ise bilinçlenme ve farkındalık. Bu nedenle geçici görme bozukluğu, konuşmada zorluk, ellerde güç kaybı gibi belirtileri hafife almayın” dedi.
Halk arasında inme olarak bilinen felç sonrası hastalara uygulanan rehabilitasyon tedavi sürecinin hastaların yaşam kalitesini olumlu yönde iyileştirdiğini belirten Uzm. Dr. Atar, “Rehabilitasyon yaşamın her yönünü içermeli, ekip çalışması, hedefe yönelik olmalıdır. Yalnızca egzersizi değil bununla birlikte öğrenme ve adaptasyonu da içerir, hasta ile birlikte ailenin tedavinin her aşamasında katılımı sağlanmalıdır. En kısa sürede kontrolü hastaya geri vermek esas hedeftir” şeklinde konuştu.
“İNME BİR HASTALIK DEĞİL, ASLINDA BİR SONUÇ”
İnme olgularının yaklaşık yüzde 90'ı hipertansiyon, diyabet, sigara gibi değiştirilebilir risk faktörlerine bağlı olarak oluştuğunu belirten Uzm. Dr. Atar, “İnme bir hastalık değil, aslında bir sonuçtur. Bu durum da esasında inmenin (felç) önlenebilir olduğunu göstermektedir. Beynin etkilenen bölgesine bağlı olarak vücut yarısında yüz, kol veya bacakta oluşan kuvvet ve his kaybıyla kendini gösteren nörolojik tablodur. Semptomların yarısında denge bozukluğu, yutma bozukluğu, konuşma bozukluğu olabilmektedir. Yüzde 80'inde hafif veya orta düzeyde sakatlık oluşabilir ve çeşitli derecelerde rehabilitasyona ihtiyaç duyulabilir” dedi.
Rehabilitasyon sürecine uygunluğu olumlu etkileyen etmenlerinde altını çizen Uzm. Dr. Atar, ilgili etmenleri şöyle sıraladı:
“Hastanın 55 yaşından daha genç olması, kronik hastalığının bulunmaması önceden felç geçirmemiş olması, idrar ve gaita tutabilmesi, his kaybı ve/veya his kusuru olmaması, hareket fonksiyonlarında erken gelişme, özellikle üst kolda, elde hareketlerin erken belirmesi, aile desteği, rehabilitasyona erken başvuru.”
“EKİP ÇALIŞMASI, HEDEFE YÖNELİK OLMALIDIR”
İnmenin akut döneminde medikal tedavilere odaklanılmış olmasına rağmen rehabilitasyon tedavilerine de hemen başlanılması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Atar, “Mümkün olduğunca erken mobilizasyon esastır. Hayati tehlike atlatılır atlatılmaz hemen başlanmalıdır. Hastanın durumu stabil ise en kısa sürede yani ilk 24 - 48 saatte başlanmalıdır. Erken mobilizasyon ile bacaklarda oluşabilecek damar tıkanıklığı, reflü, bası yarası, eklem katılığı gibi durumların sıklığı azaltılabilir. Rehabilitasyon hasta ile birlikte yapılmalıdır. Yaşamın her yönünü içermeli, ekip çalışması, hedefe yönelik olmalıdır. Yalnızca egzersizi değil bununla birlikte öğrenme ve adaptasyonu da içerir. Hasta ile birlikte ailenin tedavinin her aşamasında katılımı sağlanmalıdır. En kısa sürede kontrolü hastaya geri vermek esas hedeftir” diye konuştu.
Uzm. Dr. Atar, rehabilitasyon süreci ile amaçlarını hastanın fonksiyonel bağımsızlığını en üst düzeye çıkartmak, oluşan hareket ve duyu kaybının oluşturduğu engeli en aza indirmek, aile ve topluma entegre olmasını, yaşamdan kopmamasını sağlamak ve hastaya yeniden yaşamı sevdirmek ve yeterli bir hayat kazandırmak olduğunu belirtti.
“Rehabilitasyon ekibi çok önemli”
Rehabilitasyon ekibinin de bu süreçte çok önemli olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Atar, “Rehabilitasyon ekibi, fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimi, fiztoterapist, iş uğraşı terapisti, ortez protez uzmanı, hasta ve ailesinden oluşmaktadır. Bu ekip ile birlikte rehabilitasyon süreci, hastanın fonksiyonel durumuna ve ihtiyacına göre planlanır. İnme rehabilitasyonu programının içinde temel olarak, eklem hareket açıklığı egzersizleri, germe egzersizleri, kas kuvvetlendirme egzersizleri, denge ve yürüme eğitimleri, ayna tedavileri, zorunlu kullanım tedavileri bulunur. Hasta en az 2 yıl takip edilmelidir” ifadelerini kullandı.
İnme tedavisinde botulinum toksin tip A uygulaması
Uzm. Dr. Atar, sözlerini şöyle tamamladı:
“İnmeli hastalarda engelliliğe neden olan kas katılığı tedavisinde botulinum toksin uygulamalarının kas katılığını azaltmada ve hareket genişliğini artırmada etkili ve güvenli olduğuna dair bilimsel çalışmalar vardır. Günümüzde botulinum toksin tip A enjeksiyonu uzun etkisinin geri dönüşümlü, kolay uygulanabilir ve güvenilirliğinin yüksek olması gibi avantajları ile inmeli hastalarda spastisite (kas katılığı) tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Botulinum toksini kas içi olarak uygulanır. Kas gevşemesi 48-72 saat içerisinde başlar ve 3-6 ay devam eder. Yan etkisi çok nadirdir.”