İngiltere’de geçen hafta onaylanan "Uyruk ve Sınırlar Yasa Tasarısı" mülteci krizinin yaşandığı bir dönemde tartışmalara neden oldu.
28 Nisan''da Birleşik Krallık Parlamentosu''nun üst kanadı Lordlar Kamarası''nda 157''ye karşı 212 oyla kabul edilen tasarı, Kraliçe II. Elizabeth''in onayıyla yasalaşacak.
Independent Türkçe''den Yasin Sofuoğlu''nun haberine göre; insan hakları savunucuları ve muhalifler tarafından eleştirilen ve "mülteci karşıtı yasa tasarısı" olarak adlandırılan uygulamayla ilgili bilinmesi gereken 4 şey:
YASA TASARISININ AMACI
Birleşik Krallık’ta ilk kez Temmuz 2021''de gündeme gelen yasa tasarısında, ülkeye iltica için yasadışı yollardan giriş yapılmasının suç olarak değerlendirilmesi hedefleniyor.
İlk günden beri tartışma yaratan yasa tasarısı kapsamında, Birleşik Krallık’a sığınma talebiyle yasadışı şekilde giriş yapanlara 4 yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülüyor.
Sonradan vatandaşlık alanların da "buna elverişsiz olduğuna ya da ulusal tehdit oluşturduğuna" karar verilmesi halinde, kendilerine haber verilmeden vatandaşlıktan çıkarılması mümkün hale geliyor.
Yasa tasarısı aynı zamanda mültecileri taşıyan küçük teknelere müdahale eden yetkilileri olası cezai işlemlerden de muaf tutuyor.
KİMLER ETKİLENECEK?
Tasarı, resmi kanallar üzerinden iltica başvurusu yapmayan, bunun yerine, örneğin Manş Denizi''nden tekneyle ya da kara üzerinden farklı rotalardan araçlarla ülkeye yasadışı giriş yapmaya çalışanlara uygulanacak.
Halihazırda vatandaşlık alan kişilerin bu hakkının kendilerine haber verilmeden iptal edilmesi de büyük bir sorun yaratıyor.
Birleşik Krallık merkezli New Statesman gazetesinin aralıkta Ulusal İstatistik Ofisi''nden aldığı verilerle yaptığı bir araştırmada, ülkede bundan etkilenebilecek yaklaşık 6 milyon kişi olduğu ortaya çıkmıştı.
Buna göre beyaz olmayan etnik azınlıklara ait her 5 kişiden ikisi (yüzde 41) bu durumdan etkilenebilir. Buna kıyasla Birleşik Krallık’ta yaşayan beyazlardan sadece yüzde 5''i benzer şekilde vatandaşlıklarını kaybetme tehlikesi altında.
Öte yandan Birleşik Krallık hükümeti, bir kişinin kendisine haber verilmeden vatandaşlık hakkının iptal edilmesinin yalnızca "olağanüstü durumlarda" gerçekleşeceğini savunuyor. Bu durumlara dairse henüz detaylı bir açıklama yapılmadı.
NEDEN RUANDA?
Birleşik Krallık hükümeti, yasa tasarısı kapsamında düzensiz mültecileri Ruanda''da kurulacak merkezlere göndermeyi planlıyor.
Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, 28 Nisan''daki açıklamasında "1 Ocak itibarıyla Birleşik Krallık’a yasadışı yollardan girenler artık Ruanda''ya gönderilebilecek" demişti.
Geçen hafta Ruanda''yla imzaladığı anlaşma kapsamında Birleşik Krallık, şimdilik 5 yıl sürmesi planlanan bu uygulama için Doğu Afrika ülkesine 120 milyon sterlin (yaklaşık 2,2 milyar TL) ödemişti.
Söz konusu uygulamada Ruanda''ya gönderilecek kişilerin çoğunlukla Birleşik Krallık’a yasadışı şekilde girmeye çalışan bekar erkeklerden oluşacağı ifade edilmişti.
Jonhson, Ruanda''nın "güvenli bir ülke" olduğunu savunurken, Ruanda Dışişleri Bakanı Vincent Biruta ise anlaşma kapsamında gelecek kişilerin "korunacağını, saygı göreceğini ve talep etmeleri halinde Ruanda''da kalıcı olarak yerleşmelerinin sağlanacağını" söylemişti.
Birleşik Krallık, geçen yıl mültecileri ülkeye bağlı olan Man Adası ve Cebelitarık''a göndermeyi düşündüğünü açıklamış fakat bölge yönetimleri bunu reddetmişti. Johnson hükümetinin Gana ve Arnavutluk''la bu konudaki görüşmeleri de olumsuz sonuçlanmıştı.