İngiltere çıksın biz girelim

Güncel, şu Avrupa Birliği konusunu, anlaşılan iktidardaki siyasiler hiç anlamamış. Veya anlıyorlar da anlamaza yatıyorlar. İngiltere referandumu, yani halk oylaması konusunda, çok sayıda benim arkadaşım da, iktidar politikacıları gibi olayı yanlış değerlendi. Hatta bir kısmı, referandumda, çıkma yolundaki sonuca bile inanmak istemedi. Övünmek gibi olmasın ama ben bu kez yanılmadım. Avrupa'nın iki şımarık çocuğundan (Yunanistan, İngiltere) biri olan İngilizler, arkalarından tüm Avrupa'nın yalvaracağını, ekonominin düze çıkacağını umdu. Ama görünen, evdeki hesap çarşıya uymadı.

Kraliçe'yi dinlediler

Daha çok Kraliçeyi dinleyen yaşlılar, AB'den çıkma yolunda, oy verdi. Bu çıkış oylamasında, milliyetçilik duygularını da kullanan, daha çok radikal sağ partiler, büyük baskı uyguladı. Gençler AB'de kalma yönünde oy kullandı. Oylama sonunda resmi para sterlin değer kaybetti, zaten hassas olan ekonomi burun üstü çakıldı. Daha da kötüsü asırlardır Londra ile sorunları olan Galler ve İskoçya, İngiltere'den ayrılma konusunda halk oylamasına gitmeye hazırlanıyor.

Galler ve İskoçya, İngiltere'nin sanayi bölgeleri, yani can damarları. Kuzey İrlanda da sırada. Sonuç, Londra ve çevresinde bir grup snop ile emeklilerin yaşadığı, aykırı bir ülke durumuna gelecek. Ama bu durum, bizde pusuya yatmış ve bir süredir lafı referandumla önce federasyon, sonra bağımsızlık isteyen ayrımcıların da iştahını kabarttı. Şimdiden bazıları, daha önce hükümetle pazarlık yaptıklarını öne sürdükleri bu konuyu dillendirmeye başladılar bile. Bakalım bu iş nerelere kadar uzanacak.

Gelelim sonuca. Ben, Avrupa Birliği'nin İngiltere olayıyla dağılacağına inanmıyorum. Bir kere dünyaya, çok uluslu şirketler hâkim oldu. Ekonomiler, iç içe geçti. İngiltere, geçmişte AB içindeki mızıkçı çocuk rolündeydi ve her şeye itiraz ediyordu. Aslında ABD Başkanı Obama da, İngiltere'nin AB'den çıkma kararı almasından memnun olmadı. Oysa İngiltere'nin AB içinde, ABD'nin kuklası ve içerdeki Truva atı olduğuna inananlar bu gelişmeden çok memnun.

Bu durumda kıta Avrupası, tam anlamıyla ABD'ye rakip bir birlik veya devlet haline geçme şansını yeniden bulacak. Hatırlarsanız, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri'ne rakip olması amacıyla kurulmuştu. Bu rekabet hem siyasi, hem ekonomik, hem de savunma alanlarındaydı. Teknolojik olarak ne olabilir bilemiyorum. Bence AB, Amerika'nın güdümünden çıkıp çıkmadığını, Rusya'ya uygulanan ekonomik ambargoyu kaldırmaya kalkınca sergileyecek.

Anlaşılmaz gerginlik

Türkiye için dış politika gelişmeleri arasında manşet, IŞİD'i desteklediğini açıklayan İsrail ile Ankara'nın anlaşmaya vardıkları haberi oldu. Anlaşma koşulları da bir iki güne kadar açıklanır. IŞİD karşısında, Suriye hükümet kuvvetleri ve Ruslarla İran devrim muhafızları hızla ilerliyor. Bu arada IŞİD militanlarının, bizim sınırımızı geçişi de devam ediyor. İngiltere'nin AB'den ayrılma kararının, Suriye'deki NATO güçlerinden, İngiliz birliklerinin de çekilmesine neden olabileceği söyleniyor.

Öte yandan, İncirlik konusunda Almanlarla yaşanan gerginliği anlamak mümkün değil. Almanya ile İncirlik anlaşması yapan Ankara, anlaşılmaz şekilde Alman müsteşara izin vermedi. Bu kez Alman Savunma Bakanı İncirlik'e geleceğini açıkladı. Bunlara ek olarak, AB'den gelen zehir zemberek bir başka raporda, Türkiye'de demokrasi falan kalmadığı anlatılıyor. Şaka gibi, bu arada Başbakan da, "onlar bizim demokrasi ve özgürlüklerimizi kıskanıyorlar" diye konuşuyor.

Öte yandan, hani başkanlık sistemini kopyalayacağımız ABD'de, başkanlık seçimleri için önümüzdeki ay, Demokrat ve Cumhuriyetçi partinin yapacağı genel kurullarla, adaylar kesinleşecek. Her ne kadar bizim cahil basının adayı Trump olsa da, bence bu kampanyalar sırasında, Trump'a karşı bazı gizli bilgilerin dökülmesi bekleniyor.

Tabii tüm bu gelişmelerle, devlet bazında mücadele etme yeteneğini kaybeden ülkemizde, mesut ve mutlu olarak muhtarlar toplantısı yapılacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları