Suud Prensi Selman "Tüm dinlere ve Dünya'ya açık olan ılımlı bir İslam ülkesine" dönüyoruz açıklamasını yaptı. Veliaht Prens yeni dönemde aşırıcılık ile mücadele edileceğini "Hayatımızın gelecekteki 30 yılını yıkıcı fikirlerle uğraşarak geçirmeyeceğiz. Onları bugün yok edeceğiz. Aşırıcılığı çok yakında sonlandıracağız" dedi.
Yahudiyle savaşmak caiz değil, Müslümanla savaşmak caizdir!
Bu söylemlerin hemen arkasından Suudi Arabistan Müftüsü ve Ulema Heyeti Başkanı Abdülaziz Al-i Şeyh devreye girdi. Bu zat sıradan bir din adamı değil Ulema Heyeti başkanıdır.
Verdiği ibretlik fetva şöyledir: İsrail'le savaşmak caiz değildir. İsrail'e karşı mücadele eden Müslümanları savunan Hizbullah'a karşı İsrail ordusuyla iş birliği yapmak caizdir.
Hızını alamayan şeyh, "Filistin İslâmî Direniş Hareketi Hamas'ın terör örgütü olduğunu, Hizbullah'a karşı İsrail ordusuyla iş birliği yapılabileceğini" sözlerine ekliyor!
İhtimal ki İsrail muhibbisi olan Suud'lu şeyh, Ilımlı İslam'ın cengaver diyalogcusu Fettullah'ın 15 Temmuz sonrası Telaviv ve Washington nezdinde bıraktığı boşluğu doldurmaya çalışıyor.
İsrail, bu âlim (!) zatı derhal tebrik ediyor. Abdülaziz Al-i Şeyh'i fetvasından dolayı İsrail işgali altındaki topraklara davet ediyor. Müftünün İsrail'de yüksek düzeyli saygı ile karşılanacağını müjdeliyor.
İslam Dini kimlere kalmış!
Suudlu şeyh, İslam'ın üç kutsal-dokunulamaz mescidinden birisi olan Mescid-i Aksâ'yı yıkmak için fırsat kollayan İsrail'in katliamlarını ve Filistinlileri karşı yaptığı zulmü meşru gören ulemanın başıdır.
Bu şeyh, İsrail Devleti'nin Sabra ve Şattila kamplarında işlediği cinayetleri, Filistin halkını neredeyse topyekûn mülteci konumuna sokan saldırılarını, yaptığı zulüm, gâsp, katliam ve terörü görmezden geliyor.
Vatanlarını, evlerini, topraklarını, inançlarını ve halkını savunan Hamas'ı terör örgütü ilan ediyor ve onlarla savaşmak için İsrail'le iş birliğine hazır olduğunu söylüyor. Bunu da sözüm ona "İslâm âlimi" sıfatıyla söylüyor.
İsrail uşağı bu adamın söyledikleri, Milli Mücadeleye karşı çıkan, Türklükten istifa ettiğini açıklayan, Türkiye'yi bağımsızlığa kavuşturan Mustafa Kemal Atatürk hakkında idam fetvası veren ve işgalci Yunan'a sığınan Mustafa Sabri Efendiyi hatırlatıyor.
Aralarındaki tek fark, Mustafa Sabri'nin İngiliz Muhibbileri Cemiyeti'nin kurucusu, Suudlu Abdülaziz Al-i Şeyh'in ise İsrail Muhibbisi olmasıdır.
Bugünlerde Mustafa Sabri'nin ismini okullara verenler farkında olarak ya da olmayarak akıllarını emperyalizme kiralayanlardır.
Bir zamanlar İngiliz Muhibbisi olan Mustafa Sabri'nin günümüzde de ABD muhibbisi FETÖ'nün peşine takılanların Suudlu Şeyh'ten alacağı ibretlik dersler olmalıdır.
Dinle ilgisi olmayan din adamlarının bu tür fetvaları, dini kullanarak ümmeti emperyalist ülkelerin esareti altına sokmaya hizmet etmektedir.
"Ilımlı İslam" Pentagon stratejisidir!
Suudlar Ilımlı İslam ülkesine döneceklermiş. Bir defa kullandıkları kavram dini ve İslami değil. Ilımlı İslam kavramın mucidi CIA'dan Graham Fuller'dir. Pentagondaki Neoconlar bu kavramı radikal/köktenci İslam'a karşı İslam'ın başına ılımlıyı ekleyerek sahaya sürmüşlerdir. Bununla İslam ülkelerindeki anti Amerikancı dalgayı kırmayı amaçlamışlardır.
CIA ve Pentagon "Ilımlı İslam"ı İslam'a hizmet etmek için icat etmiş olamaz!
Ilımlı İslam, ABD'nin bölgeyi ABD ihtiyaçlarına uygun biçimde dizayn etmek için uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi'nin stratejik ve kültürel yan ürünüdür.
Ilımlı İslam, ABD'nin yumuşak gücüdür.
ABD'nin Ilımlı İslam'ı, 'İslam'a karşı İslam'ı' kullanarak İslam'ı İslam olmaktan çıkarma yöntemidir. Bu stratejinin diğer versiyonu ise "Şii İslam'a karşı Sünni İslam"dır. İslam'ı kendi içerisinde ya da mezhepleri arasında çatıştırarak güçten düşürmeyi amaçlamaktadır.
Her iki versiyonun aynı anda devreye sokulması da söz konusudur.
Ilımlı İslam özü itibarıyla "İslamsız İslam" anlamına gelmektedir. Biraz kaba olacak ama Ilımlı İslam, Gâvurdan Müslümanlık öğrenmektir!
