İnegöl farklı, Yüksekova farklı
İnegöl ve Dörtyol olaylarından sonra, sıkı bir takip başladı.. Polis, olayların önde görülen eylemcilerini tek tek evlerinden topladı..
Eyvallah!.. Devletin otoritesi böyle gerektirir..
Devletin malı milletin malı, canı, asayişi için gereklidir bu.. Devlet adil varlığını hissettirecek ki, dirlik, düzen olsun..
İnegöl, Dörtyol ev baskınları.. Tamam..
Peki son günlerde yoğun biçimde ve hatta yıllardır gördüğümüz manzaralar var.. Diyarbakır, Batman, Hakkari Yüksekova..v.s manzaraları.. PKK manzaraları...
Altı üstüne getirilen sokaklar.. Taşlanan polisler, yakılan, tahrip edilen araçlar, iş yerleri, devlet daireleri... Yapanlar belli, yaptıranlar belli...
Neden biz hiç böyle İnegöl gibi, Dörtyol gibi, devletin birinci derecede meseleyi sahiplendiğini görmedik, görmüyoruz. Mesela Yüksekova’da..? Yapan belli, yaktıran belli...
Neden hiç anında oralarda tepelerine binilmiyor eşkıyanın!!? Mesela tek tek evlerden toplanmıyor elebaşları?!! Neden?!!
Neden bu çok daha büyük isyanların önünü almak için, silahlı zibidilerin, olay yerlerinde enselerine basılmıyor da sadece su sıkarak yürütülen bir “mücadele” tercih ediliyor..
İnegöl ve Dörtyol’da dehşet içerisinde kaldığımız bir manzaraya tanık olduk..
İktidar, polis ve askerin namlusunu Türk halkının üzerine doğrulttu..
Neden?.. İnegöllü ve Dörtyollu ne yapmıştı?!. Azdıkça azan, mütecavizliği tırmandıran ve topraklarına sarkan eşkıyanın bu kadar başıboş kalmasının endişesi ve infiali içerisindeydiler...
Devlete başkaldırı değil, devletin sahiplenilmediğinin infialiydi gösterdikleri...
Yüksekova’daki gösterici ise...
PKK çetesinin emrinde, devleti yıkmak için elinde silahı ile işbaşındadır...
Neden İnegöllü, Dörtyollu tek tek evinden toplanıyor da Batman’daki mesela, ortalığı yakıp yıktıktan sonra, karargah gibi evlere girip barınabiliyor... Televizyonda dehşet içerisinde izledik.. PKK’nın yuvalandığı Kato Dağı’nda PKK şenlik yaptı!.. “Koyun kırkma şenliği” dümeniyle PKK askerleri, üniformalarıyla oradaydılar ve ellerinde Apo posterleri, kaleş silahları ile “Burası işgal egemenlik alanımız” diye meydan okudular.. Bir takım sivil görünümlü militanlar (ki; aralarında belediye başkanları da var) onlara siper vazifesi yaptı... O militanlar, askerimize kurşun sıkanlardı ve Kato Dağında, operasyonla devlet onların peşindeydi.. İşte bu eşkıyayı gizleyen bir kalabalık vardı ve Kato dönüşü polis onları arayamadı..! İnegöl’de, Dörtyol’da yaptığı gibi tek tek toplayamadı..
Çünkü onlar PKK’lıydı, haindi, vatandaş görünümlü devlet düşmanlarıydı..
Ama İnegöllü, Dörtyollu, devlet düşmanı değillerdi.. Namlularında devlete dönük mermileri olamazdı.. Ama, “milliyetçi sloganları” vardı..
Medyadaki ahlâksız, satılmış beslemeler için de bu yeterliydi ve onlar efendilerine yaranabilmek için, İnegöllüyü, Dörtyolluyu bir hamlede “Derin devletin militanları!!” diye itham ediverdiler.. Köşelerinde, “Aman ihmal etmeyin, bu İnegöllüleri tek tek araştırın, milliyetçilerin gözünü açtırmayın” diye yazıyorlar.. Daha doğrusu öyle yazmaları emrediliyor ki, “operasyon” yapılabilsin!..
Hiç bu zamana kadar okudunuz mu bu matbuatta, “Yüksekova’yı yakıp yıkanların kimlikleri belli. Toplayın şunları, göz açtırmayın.. Diplerini kazıyın” diye bir yazıyı..
Neden yazamazlar!?.
Çünkü PKK taşerondur, AB taşeronu.. Matbuat çakalı da AB ürünüdür malum..
Hadi o taraf neyse de.
PKK eşkıyasının korkulu rüyası sıkıyönetime, memleketin askerinin tepesindeki İlker Başbuğ adlı muhteremin karşı çıkışını hiç unutamıyorum! Nasıl da cevvaldi!!
Asıl cevval İçişleri Bakanı.. Soralım tekrar..
İnegöl’ü, Dörtyol’u derdest ettiğiniz gibi neden, PKK kurtarılmış bölgelerine dalmıyorsunuz efendi hazretleri!!?