İmralı'dan yönetiyormuş!..
Bu köşede de sık sık tekrarlamış “İmralı’daki çetebaşının durumu gariptir, orayı karargah haline getirmiş, bir mahkum gibi değil, serbestçe çetesini yönlendiriyor!..” diye yırtınıyorduk... Polis operasyonları ile bu durum belgelendi!..
Apo’nun hem PKK’yı hem de DTP’yi yönettiği, talimatları ile istediğini yaptırdığı belirtiliyor...
Şimdi, şu son operasyon sonrası ele geçen ilk bilgilere bakalım;
“Terör örgütü PKK’nın yurt içinde yürüttüğü faaliyetlerin talimatının terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan tarafından verildiği belirtildi. Elebaşı Öcalan’ın talimatları kendisiyle görüşmeye gelen İstanbul’da faaliyet yürüten bir hukuk bürosuna kayıtlı avukatlara ilettiği, bu avukatların da bilgileri dijital ortamda, terör örgütünün sorumlularından yurt dışındaki Sabri Ok’a bildirdiği, Ok’un da bu bilgileri, terör örgütünün Irak’ın kuzeyinde bulunan yöneticilerine ilettiği, örgüt yöneticilerinin bu bilgiler doğrultusunda kararlar aldığı belirtiliyor...”
İyi mi?!. Devamı da
şöyle...
“Seçimlerde aday isimlerinin son olarak bir hukuk bürosuna kayıtlı avukatlar aracılığıyla terör örgütü elebaşı Öcalan’a iletildiği ve onun onaylamasının ardından adayların kesinleştiği öğrenildi...”
Öyle anlaşılıyor ki; Ne Apo ne çetesi, adeta yasal bir zeminde faaliyet gösterircesine rahat, irtibat içersinde olabilmişler.. Eldeki bilgilerden öğrendiğimize göre, “Terör örgütü PKK’nın aldığı kararlardan, siyasi partilerle ilgili bölümünün DTP’nin Genel Başkan Yardımcısı Kamuran Yüksek’e sivil toplum kuruluşları ve uluslararası ilişkilerle ilgili bölümünün de ” Türkiye Meclisi “ adlı koordinasyon biriminin sözcülerinden biri olduğu iddiasıyla gözaltına alınan DTP Genel Başkan Yardımcısı Bayram Altun’a iletildiği belirtildi. Altun’un da kendisine iletilen bu bilgileri, koordinasyon biriminin diğer sözcüleri olan M.T. ve N.Y. aracılığıyla ilgili kişi ve yerlere ulaştırdığı ifade edildi...”
Çetesiyle mektuplaşıyor!..
Apo beyin irtbatta olduğu kadro, avukatları ve kardeşleri ile sınırlı değil.. Eşkıyabaşının, çetesi ile mektuplaştığı da anlaşıldı.. Üstelik bu mektuplaşma hapishaneden hapishaneye yapılıyor.. Yakayı ele vermiş öteki çete mensupları, reislerine mektuplar yazıyorlarmış!..
Apo’ya Erzurum, Siirt, Muş, Adıyaman cezaevlerinden mektuplar gittiğini biliyoruz!..
Kendisi de zaten beyan ediyor!.. Sözleri şöyle;
“Bana Cezaevinden gelen 23 mektup var. Siirt, Uşak ve diğer cezaevlerinden gelen mektuplar var...”
Oh ne aala!
Bunlar mektuplarında birbirlerine kader kurbanı olduklarını anlatmıyorlar herhalde!
Bu mektuplaşma çok ilginç. Apo anlatıyor;
“Cezaevlerinden bana gönderilen mektuplar var, Siirt cezaevi’nden sürekli mektup geliyor, Adıyaman cezaevinden sekiz bayan arkadaşın mektupları da ulaştı. Gebze ve Edirne cezaevlerinden de mektuplar var. Aysel Doğan, Dilek Kurt, Yaşar ve Orhan Çeçen’in mektubunu aldım. Hepsine ve tüm cezaevindeki arkadaşlara selam gönderiyorum. Silvan, Cizre, Silopi, İdil, Şırnak, Şemdinli, Hakkâri, Yüksekova, Siverek, Halfeti, Ergani, İstanbul, Antalya, İzmir, Bursa’daki halkımızı, kadınları ve gençleri selamlıyorum.”
İki can daha aldı!..
Cezaevinden talimatla ortalığı nasıl ayaklandırdığının son örneği geçtiğimiz günlerde görüldü..
Sırf Apo’nun keyfine, Urfa Halfeti’de kıyamet koptu, iki aldatılmış zavallı can verdi!
Ne o, bu cani sözde hapis!
Oysa istediği gibi fink atıyor, memlekete dehşeti taşıyor! İmralı’ya gelen avukatları aracılığı ile o malum parti zemine şu havayı pompalamıştı;
“Abdullah Öcalan’ın sağlık koşullarına dikkat çekmek ve İmralı Cezaevi’nin kapatılması talebiyle Öcalan’ın doğum yeri olan Urfa’nın Halfeti İlçesi Ömerli Köyü’nde yürüyüş yapılacak!”
Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Batman, Mersin, Adana, Antep, İstanbul, Hakkâri ve Siirt olmak üzere birçok ilde, varoşlarda bindirilmiş kıtalar hazırlandı. Tabii assolistler belli, DTP’li milletvekilleri ve yeni seçilen belediye başkanları..!
Sonrası malum.. İki “seçilmiş” gariban öldü!..
Sonuç olarak şöyle de denebilir.. Apo, çetesini yönettiği İmralı’dan can almayı da sürdürüyor!.. Belki bu operasyon o durumu da sonlandırabilir..