İmralı'dan son tâlimat...
“Okumayı öğrendim; kendime yazıyı öğrettim sonra ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana!” (Mevlâna)
Kuşağımdan herkes gibi ömrümün yaklaşık 20 senesi öğrencilikte geçti. İlkokul, ortaokul ve lisede başarılı değilsem de başarısız da değildim. 1971’den itibâren tanıştığım fakülte dönemim; ülkemle berâber bir cadı kazanı misâli kaynatılan ömrümün 10 senesinin de ya cadı kazanında kaynatıldığı ya da cadı kazanı ateşine odun taşıyıcılarla kaçıp-kovalamacayla geçti! Defter-kalemden çok sopa-zincir taşıdığımız o dönemde, fırsat buldukça girdiğim derslerden aklımda kalanların üstüne çıkaramadım öğrendiklerimi!
Yüksek Öğrenimde “Eski Türk Edebiyatı” ve “Yeni Türk Edebiyatı” derslerinde, edebiyatın aslında “İlm-i Edep” yani terbiye dersi olduğunu öğrendim! Had bilmeği, “Biliyorum” demenin hiçbirşey bilmemenin ikrârı olduğunu da kavgadan zaman buldukça girebildiğim derslerde öğrendim!
“Milliyetçilik” ile “Milletçilik” arasındaki farkın da o ders saatlerinde farkına vardım! “Birinci 12 Eylül” nâmlı ‘Netekim Paşa’ elebaşlığında “Bizim Çocuklar” a yaptırılan, Atatürk ve Cumhuriyetle hesaplaşma kurumlarının temel atma törenlerini izledik! Vatandaşın %92’sinin onayladığı “82 Anayasası” nı yapan; bu sipariş Anayasa yetkileriyle Türk Milliyetçisi Gençliği, cezalandırmak için zorla okutturularak İstiklâl Marşı’ndan, zorla ezberlettirilerek “Gençliğe Hitabe” ve Atatürk’ten nefret ettirmeyi; Diyarbakır ve diğer hapishanelerde Kürtlere dışkı yedirerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne düşman etmeyi hedefleyen kıyımların içinden çıkarak bugüne geldik!
Necip Fazıl deyimiyle “Şerbakan” ın; İmam hatipleri “arka bahçe” ilan ettiği, “YÖK’ten türbana esas duruş alma” hedeflerini de bu sipariş Anayasa ortamında duyduk! En fazla İmam Hatip o dönemde açıldı! “Birinci Deprem Çadırı” dediğim ANAP ve Özal’lı dönemi, o Anayasalı dönem doğurdu! “Vatan ve milletiyle bölünmez bir bütün” bildiğimiz Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti’nin parçalanma süreci; Özal’ın; “Federasyon dahil herşeyi konuşabiliriz! Anayasa’yı bir kere delmekle birşey olmaz! Benim memurum işini bilir!” söylemleriyle ve şortla askeri denetlemesiyle başlatılmıştı, fark edememiştik!
“Netekim Paşa” nın ‘Devlet Başkanlığı’, Özal’ın Başbakanlık dönemlerinde “82 Anayasası” nın kaç maddesinin değiştirildiğini ve her değiştirilme öncesi Özal’ın ABD’ye gidip geldiğini, hep atladık! Günümüzün sık sık Kandil’e giderek gazetecilik zirvesi yaşayan ‘Dolma Kalemler’i, o günlerin de muteber gazetecileri idiler! Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Resmî Uçaklarından inmezlerdi!
Aynı kuşağın; dışkı yedirilerek Devlet’ten nefret ettirilenleri ile zorla İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe okutturularak Atatürk ve Cumhuriyet’ten nefret ettirilmek istenilen taraflarıydık! Aniden ‘Netekim Paşa’ hâmiliğinde palazlanan ANAP’lı dönemde, onlar Resmî Uçaklarda dünyayı gezerken biz, “Ülkücü görüşe mensup olduğu için gizlilik dereceli görev verilemez” şeklinde “Güvenlik soruşturması” sonucu, sicilimize düşülen şerhi kaldırmakla meşgûldük!
Vagonlardan Atatürk pozları vererek kendini Yeni Devlet kurucusu vehmeden Netekim Paşa döneminde başlatılan Atatürk ve Cumhuriyetle hesaplaşmaları izleyerek günümüze geldik!
İki kişiden birinin oylarını; “Tek millet, tek devlet, tek bayrak” söylemiyle alan, Türk Milleti’ni 36 etnik parça gören, millî kimliğini asla öğrenemediğimiz, BOP Eş Başkanı Başbakan’ın üçüncü ve “ustalık” döneminde; sokak ortasında Askerlerimiz infaz edilirken PKK’yı İmralı’dan yöneten bebek katili câni;
“ .... Daha önce söylediğimiz gibi hükümetle bir mutabakata varılarak yemin edebilirler! En son heyetle yaptığımız bugünkü görüşmede üzerinde uzlaştığımız en önemli ve atılması gereken pratik adım, Barış Konseyi’nin oluşturulmasına-kurulmasına ilişkindi. Heyetle Barış Konseyi’nin kurulmasına ilişkin bir mutabakata varmış durumdayız. Zaten bu durum protokollerde de yer almaktadır.” dedi!
Bölücü Kürtçüleri “TC zûlmü” nden kurtararak Anadolu Mandela’lığına hazırlanan idam artığı câni, bu gidişle 2. Cumhuriyetçileri de Atatürk ve Cumhuriyet kazanımları vesâyetinden kurtaracak gibi! Ya Rabbi! Mütevekkîl Türk aklımıza sen mukayyet ol!...
Selâm, sevgi, dua...