Ekrem İmamoğlu Sinan Oğan'la ilgili soruya "Karar kendisine aittir. Ama bütün demokrasilerde, hiçbir siyasetçi, oylar ben ne kadar verirsem benim peşimden gelir yargısıyla hareket etmemeli. Ben hiçbir dönem bunun başarılı olacağını düşünmem. Ben aynı durumda olsam, bir karar versem, ‘bana her oy veren buraya oy verecek' diyemem. Çünkü güvendiğimiz demokrasiye inanmış topluma hakaret etmiş oluruz. Ama kişisel bir karar vermiştir. Saygı duymak lazım. Bunu zaman içinde göreceğiz." şeklinde cevap verdi.
SEÇİM AKŞAMI NELER OLDU?
16:40 civarındaydı ilk ekran görüntüsü Anadolu ajansının biz de 19:40 itibariyle bir görüntü paylaş. Pardon sonuç paylaştık. Hangi sonuç yüzde neredeyse 10 dokuzlar 20 leri yakalamış sandık girişimiz var ve 2 ya da 2 buçuk puanı tam hatırlamıyorum. Şu anda önde olduğumuz bir sonuç açıkladık ve bu sonuç. Doğru bir sonuç yani niye şöyledir? İstanbul, Ankara gibi ana merkezlerden bilgi akışı vardır. Yani o günün en son sonucuna göre bunu söylüyorum. Biz doğru bir veri paylaştık ve bu bana popülasyon devam etti. Yani nasıl devam etti ya bir ara öyle mi oldu ki atıyorum 20 25 dakika yerinden oynamıyor.
Sayın Erdoğan’ın oyu yerinden oynamıyor. Yani olacak iş değil. Biz ama şey yapıyoruz. Yani biz böyle iniyoruz, çıkıyoruz falan. Şimdi bakın şaibeli Anadolu Ajansı aynı şekilde İstanbul’un açılışı bakın bu İstanbul’un açılışı. Hatırlamak için bakmak zorundayım. Yüzde.58 56 sayın Yıldırım’ın açıkladığı şey ve bütün İstanbul AK Parti Beşiktaş dahil yani veya Kadıköy dahil öyle başladılar. Ben bunu görünce eyvah dedim ve Ahmet’e bak ya bu tam bir rezillik. Ankara %82 ile başlıyor sayın asik. %82.Şimdi bu kadar şaibeli bir kurum varken tabii ki biz çıkacağız.
Orada hakkımızı arayacağız. Yani biz de onu yaptık. Sayın Mansur Yavaş’la çıktık, çatır çatır durum budur, bundan ibarettir e halkımız. Çünkü şöyle bilgiler aldık, sayın Dündar sandık görevlileri. Yine umutsuz uzlaştı vesaire ilk açıklamayı yaptık, ikinci açıklamada biraz mesafe olunca yine aynı iyi parlar alınca hatta biz ilk görüntümüzü Twitter’dan ben paylaştım. Yani sayın Mansur Yavaş yanımda insanlar öyle bir adaletli ki demek ki aynı anda yanlış hatırlamıyorsam canlı yayında.200 binin üzerinde insan aynı anda bizi izledi.
200 binin üzerinde aynı anda demek ki sandığın başında olan açmış. Yani öyle bir durum. Bütün bunları yaptık. Ardından makul bir veriye ulaşınca tekrar bir veri verdik. Üçüncü veriyi verdik tabii ki. Ondan sonra biz de veri akış zaten üstünü de kafa kafaya bir oy oranına gelmişti. Sonra makul bir süreçle ilerlerken o oranlarındaki bizdeki tersine gidiş vesaire. Şimdi bir sistemle ilgili ben 12 eksik noktasını tespit ettik.
Şu anda yine bizim desteklediğimiz bir mekanizmayla. Genel merkezde buna meşakkatli bir çalışma sürdürülüyor.21 miktar sandıklardan bize oy yani tutanağı geç geldi. Çok geç geldi. Hatta şimdi bununla ilgili soruşturmaları sürüyor. Ne kadar eksik nedir ki 4 bine yakın sandığa? İtiraz da yapıldı.
Mesela şu biz takip ediyoruz, süreci takip ediyoruz ve sahneye saniye akışı sizlerle paylaşacağız, işinize devam edin sandığımızın başında durun. Peki ne oldu? Çok özür diliyorum. 59 buçuğa işte 45 bitti. Yani baktığınızda 49 buçuğa şey kordon. İşte 49 buçuğa 45 bitti baktığınızda sıfır nokta 5 oy oranıyla ilk turu kazanan olmadı ki işte sayın o anda 5 küsur oy alarak iş ikinci tura kaldı. Birinci turun kazananı yok.yani cumhurbaşkanı adayları bakın bu yanlış anlaşılıyor benim anlamadığım yani ön meydanlara çıkmak ya önde bitirebilir yani bunu averajı da yok yani önde bitirdi diye sıfır nokta bir yazmıyoruz onun hanesine yani 49 virgül ikiye geriledi
Anadolu Ajansı, başka usuller bu seçimi alır, eve götürürlerdi. Biz ne dedik? Bu seçimde bir kötülükte yapsanız biz Üsküdar’a, işte atı alan, Üsküdar’a geçersin, yedirtmeyeceğiz dedik dedirtmek, pazar akşamı gene siz ve Mansur bey olacak mı olacağız? Tabii ki orada süreci takip ediyoruz. Belli dönemlerde toplantılara eşlik eden İstanbul’dan da Ankara’dan da arkadaşlarımız var. Bir süreci takip ediyoruz. Tabii ki orada genel merkez yöneticileri var. Bu işin sorumlusu olan arkadaşlar var. Onlardan rapor alıyoruz. Yarın önemli bir toplantı var. Bir sonraki gün var. Bu aşamalardan sonra biz yine pazar günü gerekeni vatandaşımızla paylaşarak yapacağız ama şu değil.
SORU: Yani CHP ye yakın olduğu ifade edilen Anka haber Ajansı’nın veri akışında da problem oldu. CHP’nin siz de az önce ifade ettiniz. Kendisinin çok güvendiği 2.018 ve 19 seçimlerinden de pişerek geldiğini söylediği sistemi de yeterli hazırlığı göstermemiş olacak ki. Sizin o anki verilerle açıkladığınız tablo günün sonunda o da biraz gerçeklikten uzak çıktı. Dolayısıyla CHP’nin sisteminde de CHP’nin sisteminden de kaynaklı bir problem var diye anlıyoruz. İkincisi sadece siz kazanıyoruz demediniz. Yani Kemal Kılıçdaroğlu öndeyiz diye tweet attı. Dolayısıyla hem cumhurbaşkanı adayının öndeyiz diye tweet atmasını gerek mecbur kılar hem sizin kamuoyu önünde iddiayla kazanacağız demenize sebep olan bir herhalde CHP’nin sisteminden ya da alacağının Ankara bacasından kaynaklı bir altyapı noktasında da olmuş olmalı değil mi?
CEVAP: 4 buçuk 5 puan fark var. İsmail bey yani önümüze koyulan manzara ya 31, 25 puan, 30 puan yani doğru doğru alakasız bir şeyden bahset. Biz kimseyi aldatmadım dedik kardeşim bize gelen yani yüzde yirmilik dilimle gelen sayılar üzerinden. Şu durumdayız. 2 buçuk 3 puanını öndeydik. Yanlış hatırlamıyorsam şu durumdayız. (Grafikleri gösteriyor). Bu duruma göre de biz kazanacağımıza inanıyoruz. Bunu demek hakkımız gerçekten tartışılacak bir tarafı yok. Yani biz şunu demedik ki seçim bitti. Hani rakibimizin gibi saat 10 birde İstanbul’da hatırlayın, seçimi kazandık diye çıktı açıklama yaptı. Biz öyle bir şey yapmadık ki ama şöyle bir değişik şöyle bir geni gelişme oldu, çok özür dilerim. Orada da şunu söyleyelim, bakın ben sisteme teknolojiye 10 üzerinden 7 veririm.
Eksikleri var ama bir işin yani bir ajansın işi ajansın işi açıklamasını onlar yapsın biz değil, Onursal Adıgüzel meselesi var, onursal mesele ama. Yarın öbür gün işte sandık performansı onun sahibi başka ne bileyim hukuksal performans onun sahibi başka 5 kişilik heyet var orada. Yani mesele ne tek kişilik bir zemine oturtalım oradaki kusur neyse hepimizin eksik neyse hepimizin demeliyiz parti olarak. Ama bugün yerden yere vurulacak bir düzene sahip değiliz. Yani o akşam onu söyleyeyim.
Ama şöyle, ama Türkiye’de. Eğer Anadolu Ajansı bu durumdaysa eğer doğu Güneydoğu’dan hâlâ mühürler basılırken kardeşim bir parti her sandığa insan koyabilir, doğru koyabilir. Yani eğri oturalım, doğru konuşalım.
Bazı mahallelerde, bazı yerlerde, illerde, köylerde bir. Güvenlik açısından bile koşamıyorsun, koşamıyorsun yani ama benim işim değil.
Bu görüntüleri yaptırmayacak olan devlet bir oy bile devlet için namus demiyor muyuz?
Yani milletin hâlâ 2020 üçte ne demek yani sandık güvenliği ne demek ayıp değil mi?
Akşam sekizde sizin açıklama yaptığınız saatten çok önce CHP Genel merkezinde tablonun 49 45 olduğu konuşuluyordu. Biz orada konuştuk diyor. Bu doğru mu? Şu başıma mı geldi? Müze gördüğünüz halde bugün ben dün bugün söylediler. Ben bugün gördüm, bugün gördüm bir kere bu arkadaş yani o kadar yanlış bir laf etti ki ne söylediği doğru ne zamanı doğru yani siz 19 kırkta beni açıklama yapıyorum bak %20 veri beni ekran önünde evet hatta o ekran önündeyken bir şey daha söyleyeyim. Türkiye gönüllerinde ekran önünde o da %14 10 beşten geliyordu. Bakın Türkiye’ye gönülleri ekran önünde. Herhalde o anda oturmuş eski anketlerini karıştırıyordu. Ne yapıyordu anlamış değilim. Yani ne söylediği doğru ne zamanı doğru, ne ittifak ruhuna uyar. Ne bir takımda başlığa uyar bir önce bunları ölsün, bitsin öyle konuşsun.
SİNAN OĞAN AÇIKLAMASI
SORU: Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ve MHP lideri devlet Bahçeli’den çok sert sözler vardı. Sinan o ana ama bugün Sinan o an terörle bir nevi Millet İttifakı'nı yine eleştirerek, Cumhur İttifakı kanadından gelen eleştirileri aynısını gördük.
Açıklamaların aynısını gördük. Sinan Oğan’dan terörle ilişkilendirerek Millet İttifakı’na destek olmayacağını, terörün bitirilmesi gerektiğini söyleyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a desteğini açıkladı. 5,17 bir oyu var Sinan Oğan'ın öncelikle bu açıklamayı nasıl değerlendirdiniz ikincisi Sinan’ın Oğan’ın 5,17 oyunun seçmeninin tamamının Sinan Oğan’ın Erdoğan’a gideceğini düşünüyor musunuz?
CEVAP: Yani sayın Sinan Oğan ilk tura girmiş bir Cumhurbaşkanı adayıdır. ve Ata İttifakı'nın aday olarak sürece dahil olmuştur. Ya benim bu seçim sürecinde kendisiyle bir diyaloğum ya da kendisiyle bir ilişkim olmamıştır.
Kaldı ki daha öncesinde de bizim bir diyaloğumuz sadece bir düğünde denk gelmiş şeyimizin dışında olmamıştır. Bunları söylerken şunun için, yani hassasiyetle cevap verme dilimi lütfen anlaşılsın diye söylüyorum.
Birincisi bu ikincisi seçim döneminde sadece Ümit Bey, sayın genel başkan beni arayıp bu Erzurum’da yaşadığımız o talihsiz olaydan dolayı üzüntülerini dile getirdi.
Aynı duygulara sayın o anın da sahip olduğunu söyledi. Ben de kendilerine teşekkür ettim ki, bir aradayken aramışlar, ulaşılamadı. O esnada neyse dönünce ve bu diyaloğumuz nezaket diyaloğumuz da bu.
Bunun bilinmesini isterim. Öncelikle şunu söyleyeyim, tabii ki karar kendisine ait. Ama bütün demokrasilerde ben öyle inanıyorum. Hiçbir siyasetçi, oylar ben ne karar verirsem benim peşimden gelir yargısıyla hareket etmemeli. Yani ben hiçbir dönem bunun başarılı olacağını düşünmem bir kere ben aynı durumda olsam bir karar versem. Bana eğer oy veren hadi bakalım buraya oy verecek mesela demem diyemem yani çünkü güvendiğimiz demokrasiye inanmış topluma hakaret etmiş oluruz.
Ama kişisel bir karar vermiştir, saygı duymak lazım. Onu bilemem ve bunu zaman içinde göreceğiz. Bunu zaman içinde göreceğiz. Zira işte daha önceki seçimlerde de şey, pardon bu seçimden önce de malumunuz işte benim de çok yakinen, tanıdığım ve. Karar almış olan ki kararına da saygı duyduğum sayın İnce’nin ayrılmasıyla beraber oradaki oy meselelerinde matematiğinde bazı değişiklikler olmuştu. Ama ben şuna bakarım. Neye bakarım mesela ata ittifakı ve sayın Oğan’ın ilk turda en çok öne çıkan mevzusuna bakarım. Yani, çünkü birileri karar vermişse bir şeylerden etkilenmiş de vermiştir.
Elbette ki sayın Oğan’ı sevmiştir, beğenmiştir. Ata İttifakı’nın düşüncelerini sevmiştir, beğenmiştir. Bunlara saygı duyuyorum ama söyleminin öncüsü ne önceliğine baktığında söylemin öncüsü ve önceliği sığınmacı meselesi.
Yani açık arası alınması meselesi. Ve bu konuda çok istikrarlı söylemi güçlü ifadeler olmuştur. Hem hata İttifakı’nın hem sayın Oğan’ın ve zerre taviz vermeden bunları söylemişlerdir.
SURİYELİ MESELESİ
Daha önce de anlattım ama burada da anlatmak isterim. Örneğin çok yakın zamanda uzun uzun uzak zamanlardan bahsetmiyorum. Mesela Erdoğan ne demiş? Suriyelileri asla bu ülkeden kovmayı hız kapımız açık onlara. Yani bu millet sığınmacıdan dert yanıyor. Milyonlarca insan sorgusuz sualsiz. Bu ülkede ben 2 buçuk milyon sığınmacı olduğunu ısrarla iddia ediyorum. İstanbul’da ki 1.200.000 civarında resmi rakam açıklamalara onlar ısrar ediyorlar. Ben de diyorum kardeşim. Bu şehrin bir su tüketimi var. Yani her şeyden önce buradan anlaşılır, su tüketiminde de kayıtsız bir buçuk milyonun üzerinde insan görüyoruz. Bunun da hadi bir bölümü turist olsun ama çıkarttığınızda topladığınızda bu sayı 2 buçuk milyonu buluyor. Bu kadar sorgusuz sualsiz bir.
Sayın genel başkan diyor ki, Türkiye’de kayıtlı kayıtsız toplam 5 buçuk 5 nokta, 3.000.000 Suriyeli var. Türk milletine soruyorum, 5 nokta 3.000.000 için ne yapılmasını istiyorsunuz? Bu geçen sene Temmuz ayında buna cevap veriyor. Diyor ki, Suriye’den gelenlere sordum diyorlar ki ilk olarak bizden önce gelenler geldikleri yere gitseler. Biz de yol yordam öğrensek sonra biz gitsek kime bunu söylüyor biliyor musunuz?
İşte bizim Çerkez vatandaşlarımıza söylüyor. Trakya'dan göç etmiş vatandaşlarımıza söylüyor ya dil, bu dil, bu gittiğiniz yerin destek verdiğiniz yerin dili bu şimdi bakın. Sinan Oğan HÜDA- PAR meselesi üzerinde çok durdu. Tabii tabii o da var yani diyorum yani konut işleri bakanı Çavuşoğlu’ndan da bir açıklama geldi.
Suriyeli sığınmacıları göndermeyiz benim babam bile çoban bulamıyor. Dolayısıyla onlardan faydalanıyoruz anlamında açıklamaları var. Peki hazır söylediniz biraz konu oralara gittiği için söyleyeceğim. Bu da benim canımı yakıyor. Bakın İstanbul’da 2 buçuk milyona yakın mülteci var. Bakın, ben mülteci ve sığınmacı hukukunu iyi biliyorum ve ben demokrat bir insanım, sosyal demokrat bir insanım, demokrat insanlar, ırkçı söylemlerde bulunmazlar. Ben asla bulunmam bulunmadım da ve ta 9 sene önce 2.010 dörtte ilk seçildiğim zaman naz şehrine gittiğimde eurostars toplantısında. Çıktım, konuşma yaptım dedim ki. Avrupa'nın belediye başkanları orada konuşmamda dedim ki. Arkadaşlar çok yanlış, tarihi bir yanlış yapıyorsunuz. Türkiye, Ortadoğu’nun sığınmacı deposu değildir. Bu büyük bir meseledir. Avrupa ben kapımı kapattım. Bakın 2.014 ten bahsediyorum. Yani bu bir sene 2 sene, 3 sene değil. Bu sorun dünyanın sorunudur. Dünya bu soruna cevap bulamazsa yarın. Dünyanın her yerinde bu sorunu yaşarız. Bir gün gelir sizin de kapınızı bu sorun çatır çatır çalar. Onun için gelin bu sığınmacı sorunu birlikte çözelim ve sığınmacıların kaçmak zorunda olduğu Suriye’de elinizi taşın altına koyun. Orada barışı tesis edelim. 2 ülkenin ki birleşik Amerika Birleşik Devletleri’nin. Rusya’yı kastederek ki bizim de eksiklerimiz var. 2 ülkenin oradaki iktidar savaşı yüzünden hem insanlar ölüyor hem de insanlar göç etmek zorunda kalıyor dedim. Ben konuşmamı bitirdim. Benden sonra bir AK Partili Belediye Başkanı çıktı. Biz Osmanlı’nın torunlarıyız. Biz kucağımızı herkese açarız. Biz büyük devletiz, şöyleyim, biz böyleyiz Cumhurbaşkanı böyle bir konuşma yaptı. 2.014 bu kafa o günden bugüne hiç değişmedi ve bizi. Büyük bir demokratik sıkıntıya sokuyor büyük bir gelecek problemin içine sokuyor bakın devam edeceğim bu mesele kusura bakmayın konuyu açtınız ama buradan devam etmek istiyorum hani bir bakın size bir Ümit Özdağ'dan bir açıklama var tam da bu konuyla ilgili arkadaşlar
Bizim başından beri yanında durduğumuz hususlar bir ikincisi tekrar ifade edeyim. Bu diyalog ve bu müzakerelerin bizdeki sahibi ve muhatabı genel başkanımızdır. Cumhurbaşkanı adayımızdır. Hem sayın o anla hem sayın ümit beyle sayın genel başkanla dolayısıyla. Hani o konunun hassasiyeti, içeriği kendilerini gündemindedir. Zaten şu ana kadar yaptığım açıklamalarda yani kim ne karar aldı ya da almadı. Bu kararın üzerinden seçmen hareketliliğini konuşmuyorum. Söylemlerden bahsediyorum ve benim için benim için de sığınmacı meselesi önemli. Bakın yani konuyu. Ve biraz devam ettirmek istiyorum. Vatandaşlık meselesi mükemmel bir özetle sayın Dündar’ın geçenlerde dinlediğim özeti ki benim altına imza atacağım bir özet. Altına imza atacağım yazılara vatandaşlık verilmesi idi. Şimdi bakın bugün görmüşsünüzdür yani yurt dışında oy kullananlar. Yahu bir ülkenin vatandaşlığı almak için bizim insanlarımız da gidiyor. Amerika Birleşik Devletleri’nden Almanya’dan 40 senesi 30 senesi geçmiş vatandaşlık alamayan vatandaşlarımız var.
Bizim ve bir vatandaş oy kullanıyor. Türklüğün t sisini bilmiyor, aslını bilmiyor ya da öyle diyelim.
Türkçe'nin ağzını bilmiyor. Ve bu ülkeyle ilgili fikri yok. Bu ülkenin geçmişini bilmiyor. Ya bir ülke bilinci, bir milli birlik bilincinin olmadığı bir insana siz nasıl vatandaşlık hakkı verirsiniz? Veremezsiniz kardeşim. Bakınız sosyal demokrat söylemleri asla aykırı konuşmuyorum. Bir vatandaşlık meselesi başka bir meseledir.
Bu ülkenin 86.000.000 insanını oy verdi vermedi diye birbirine düşüren dili kullanan sel diyorsun ki git 250.000 $ ya da şimdi 400.000 $ ev al. Onun da ekspertiz vesaireler ile ilgili neler neler var? Oralara girmeyeceğiz. Deli ben bu A dan Z ye biliyorum bu süreci inanın girmeyeceğim.
Böyle bir mantıkla o insanlara vatandaşlık sattı ve ben ev satılmasına karşı değilim. Bu cennet vatanın her köşesinden, dünyanın her milletinden insan ev alabilir. Kardeşim villa alabilir. Aslı yaşasın parası gelsin bu cennet vatanı bizimle paylaşsın, sorun yok. Bunun bir oranı vardır, süreci vardır. Dünyadaki örnekleri vardır, karşılıklı anlaşmalarla zaten buna engel olunamaz. Dünya ve uluslararası anlaşmalara göre asın ama ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının. Satılmasına karşı mıyım?
Birisi vatandaş mı olmak istiyor?
Bunun uluslararası hususlar vardır, aile birliği vardır, gündeme koyulabilir.
O insanların Türkiye’ye duyduğu bağlılık vardır. Tabiri caizse bunun sınavları vardır. O sınavdan geçersiniz ve bari dili bilseler yani hatırlayacaksınız. Kardeş izledim, dilini öğrenirsin yani gece konuşmuşum. Düşünsenize vatandaş oy kullanıyor. Kullandığı oy pusulası için bile gidip bir noterden şey alması lazım. Ne yazdığını öğrenmesi lazım. Böyle bir şey olabilir mi ya? A haber de gördünüz. Tam bir rezalet tabii ki. Yani vatandaş ki o zannetti. Genelde benim köydeki hacı amcam 10'a çıkart bir şey duyayım da tam da bizim cumhurbaşkanına güzel şeyleri söyler zannetti söyledi ama zaten adam Türkçe söyleyemedi, elden söylemeye başladı. Şimdi yani bu duruma düşürdüğüm benim ülkem içişleri Bakanlığı'nın sitesinde vatandaşı vatandaşlık alabilmek için altıncı maddede
Google a Turkish courses diye yazdığınızda bunu en fazla arayan ülke Afganistan, Bangladeş.
Şimdi bakın kusura bakmayın ama vahim. Biz tramvay otobüs milli eskiden sadece dini bayramlarda aydı şimdi hem dini hem milli bayramlarda ücretsiz yaptık. Ve sonra biz burada karar aldık. Ben aldırttım bunu geçen sene dedim ki, kardeşim tamam hakkıyla gelmiş, çalışma izni var. O benim şehrim kardeşim hemşerim hakkıyla gelmiş, hakkıyla gelmiş sığınmacı izni var. Hani makul bir süre onu da katın dedim. Kimlik kartı veriyoruz ya ama buraya gelmiş elini kolunu sallaya sallaya. Sınırdan geçmiş adı Afganlı adı Pakistanlı adı, Bangladeşli adı atıyorum. Suriyeli beni ilgilendirmiyor. Bakın beni ilgili ama diğer ilgilendiriyor.
Evim var bizi demiyor. Olur mu öyle şey dedim ya oturma iznin var mı var burada yaşıyor musun? Yaşıyorum, evin var mı var, çalışma iznin var mı var başımızın üstünde yerin var tabii başımızın üstünde yerin var. Siz hatta bizim için kıymetlisiniz. Bizi balkı başka ülkelere ya da geldiğiniz ülkelere de anlatırsınız. Her insan için geçerli bu ama. Biz dedim ki, hayır kardeşim bu ne Allah aşkına? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ya da burada izni olan izni olan, kayıtlı olan insanlar hariç ücretsiz ulaşım yasak onlara diye karar aldırttım ben. Bunu aldırttım, buna kızanlar edenler oldu. Sonra son bayramda belki görmüşsünüzdür. 10 binlerce ve %99 erkek olur mu ya bu kalabalıklar? Tramvay kuyruğunda belki binlerce erkek üst üste gençler bu görüntü olmaz. Kardeşim olmaz bu yok çoban almış yok tekstil işçisi imiş işçi çalıştırmanın bile bir usulü bir oranı. Bu mutlaka ve mutlaka denetlenmeli. Bakın İstanbul’un aksi takdirde beşte birini beşte birini bu şekilde gidersek 2.050 yılında çok uzaktan bahsetmiyorum. 5 kişiden birisi İstanbul’da bugün mülteci dediğimiz vatandaşların oylarıyla yönetiriz. Bak 5 kişiden bir kişi. Bunu ben buradan atmıyorum. Teknik ve bilimsel olarak söylüyorum, o bakımdan bu sadece sandığa gidip oy verecektim. Bu bir güvenlik sahibi de yaratacak gettolar oluşacak güvenlik zaafı da var. Şu an beka meselesi olması konuşuyoruz. Beka buraya geçti bakın dolayısıyla.
MUHARREM İNCE’DEN DESTEK
SORU: Önümüzdeki günlerde Muharrem İnce’nin de bir destek açıklaması yapabileceğine dair bir iddia var.
Muharrem ince de telefonunu açmıyor ama sormak istiyorum, kendisine fırsat bulamadım. Sizin bir dostluğunuz da var. Bildiğim kadarıyla ya aslında bir ambargoya gireyim. Uğur abi de bugün ben de bir görüşme imkanı bulduk. Konuşmanın sebebini buradan da bir mesajımızı iletmiş olan bir rahatsızlığı vardır. Hazırlığı var. Bir kontrolden geçti. Bir sağlık kontrolünden geçti, ciddi bir şey çıkmadı. Buradan kendisine bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi gönderelim. Muharrem İnce’ye oy verenler Memleket Partisi'nin değerli yöneticilerinin önemli bir kısmının işte ikinci turunda Kılıçdaroğlu destek vermek gibi bir eğilimi var, hatta Muharrem İnce de demişti ki ikinci tura ben kalmazsam Erdoğan’a Erdoğan’ın gitmesi için oy vereceğim demiş ama aday belirtmemiştir, dolayısıyla acaba öyle bir yani Kılıçdaroğlu’na destek yönündeki bu bana ulaşan bilgi size ulaştı mı böyle bir durum?
CEVAP: kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum ve Allah sağlığını versin. Allah ailesine bağışlasın.
Bizim tabii ki bir abi kardeş gibi siyasi diyaloğumuz başlamıştır.
Bugün elbette ki makamlarımız da saygı, hürmet çerçevesinde diyaloğumuz da sürmektedir. Ne o benim kalbimi kırmak ister, ne ben onun kalbini kırmak isterim. Hiçbir zaman o konuya zeval getirecekti. Davranışta karşılıklı bulunmadık, bulunmayız. Hani tabiri caizse onu ilgilendiren bir mevzu olursa ve benim kafam karışıksa da arar çekinmeden 10'a çıkart sorarım. Ya da yine abi kardeş diyaloğuna içerisinde onun yüzüne. İfade ederim, duygularımı eminim ki o da öyle yapar. Yani bir şey duymuşsun etmişse bana söyler yazar. Ben de ona çıkar cevabını veririm, böyledir, ilişkimiz hiç de koymamıştır. Bunu söyleyeyim. Yani parti içindeki süreçte de biz aynı tarafta olamadık ama birbirimize bu sevgi ve saygı hiç kopmadı. Bu bağlamd. Kendi takdiridir. Ama net söyleyebilirim ki hem şahsım adına hem partim adına genel başkanımızın da duyguları açısından söylüyorum ki. kötü bir diyaloğu taşıyacak zerre bir kötü zemini yok. Yani ilişkinin bu bağlamda pozitif her söylemi ben ondan beklerim ama negatif hiçbir söylemi beklemem koyacağı ortaya koyacağı negatif söylem beni hayal kırıklığına uğratır. Söyleyeceği her pozitif ortam. Hakkını verdi. Helal olsun yine abiliğini yaptı diye.
TOPAL ÖRDEK KONUSU
SORU: Sayın başkan çok önemli bir konu var. İlk turda Şimdi cumhur ittifakı adına konuşan cumhur ittifakı adına propaganda yapan ya da kanaat sert eden bazı sözcüler şöyle bir. sakınca öne sürüyorlar diyorlar ki “Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı'ndayken Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilmesi bir anlamda onun meclis engellenebileceği deyim yerindeyse “Topal ördek” durumuna düşürüleceği öne sürüyorlar?
Oysa örnek var. Sizin Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğimiz 13.000 oy farklı seçildiniz ilk turda. Meclis üyeleri de seçildiler. Ve orada 50 sandalye sizin karşımızdaydı, öyle değil mi?
Ama siz ve Mansur başkan bu duruma karşın başarılı işler yapılabileceğini sergilediniz.
CEVAP: Mitinginde de ifade etmeye çalıştım bir kere. Şu anki sistemin. Bu ülkenin başına büyük belalar açtığını unutmayalım. Yani bu sistem kontrolsüz güç. Bir şımarıklığı. Ne yazık ki dönem dönem ne yaptığını, bilinmezliği bu ülkeye fazlasıyla yaşatmıştır. Yani o denli yaşatmıştır ki yani çok trajik vakalarla karşı karşıyayız. Bir memleketin ruhu gitti, memleketin dengesi kaydı. Bazı trajik olaylar eğer böyle bir kontrolsüz güç sistemi oluşma bir de şöyle bir şey var, kraldan fazla kralcı diye bir laf vardır ya. Hani bir idare edilen bir sistemin başı var. Bir bakıyorsunuz ki yani. Tırnak içinde söylüyorum, belki o öyle bir şey yapmayacak ama onun yetkisini kendinde hisseden, ondan daha ileri seviyede toplum aleyhine toplumu sıkıntıya sokan iş ve eylemlerde bulunuyorlardı. Yaşadık yani bunları halen yaşıyoruz.
O bakımdan şu anda ihtiyaç duyulan şey aslında toplumunda neredeyse %60 beşinin yapılan araştırmalar ortada. Karşısında olduğu bu rejimin bir dengeye ihtiyacı var. Bir denetime aslında bir sağlıklı bir zemine ihtiyacı var o bakımdan. Tabii ki biz de meclisin çoğunluğu Millet İttifakı'nda olmasını isterdik. Olmadı. Cumhur İttifakı'nda çoğunluk var olabilir. Bir araya parantez açmak isterim, yarınlarda belli olmaz. Çünkü kendi ittifaklarına partiler var.
Yani kendi milletvekili sıralarında yanlış hatırlamıyorsam demokratik Sol Parti var, onları da saymıyoruz. Hüda Par var, Yeniden Refah var ve bunları da milletvekilleri var. Bir de Milliyetçi Hareket Partisi var.
Dün yani çok uzun zamandan bahsetmiyorum. Ben 2010 dokuzda ilçe başkanı oldum.
En az 56 seçimde ya da referandumda beraber bugünkü iktidara karşı mücadele ve bunun altıya kadar öyleydi. Omuzla aştık yaptık biz yani. Ve bunun için de 2010 gibi tarihi bir referandum var.
Arada cumhurbaşkanlığı seçimleri var falan filan dolayısıyla yarın Milliyetçi Hareket Partisi’nin. Devlet lehine. Yanlış anlaşılmasın sayın Devlet Bahçeli demek istemedim.
Yani yoksa ismine sayın derim. Devlet lehine millet lehine yarın tersi bir kararı da olabilir.
O bakımdan meseleye böyle bakmamak lazım. Kaldı ki hani şunu sırası gelmişken göstermek isterim. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi’nin oyu artmıştır. Yani bu net rakam yani 2.437.106 artmıştır. Bu 2013 sayın başkanı Cumhuriyet Halk Partisi ama Deva Partililere diyor ki bunu bir buçuk milyonu bizim bu 2.000 oyu Cumhuriyet Halk Partisi’nin Deva Partisi hak iddia ediyor.
Ben de diyorum ki bu Cumhuriyet Halk Partisi hiç mi CHP’nin oyu artmadı, hep mi sabit kalamam? Ben de Cumhuriyet Halk Partisi’nin oyu diyorum. Yanlış zamanda yanlış şeyler söyledi ama o işe bakarız. Sonra ama burada Ak Parti'nin oyu 1.951.281 azaldı. %30 beşe düştü, oyu elliden 30 beşe %7 7 puan getirdi.
Tabii 10 02 seçimlerinde düştü. Tabii tabii neye rağmen bir naklen yayını 29 kanalda birden yayınlamasına rağmen Anadolu Ajansı zapt etmelerine rağmen kavunu bütün kaynaklarını kullanmalarına rağmen bütün iftiralarıyla, yalanlarıyla köydeki en ücra kahvehaneye kadar. TRT ile a haberle bizi kötü demelerine rağmen 35.
O bakımdan yarın Milliyetçi Hareket Partisi memleketle yine ülke lehine karar değiştirebilir ama mesele şurada biz diyoruz ki bugünkü aritmetik hesapta ya da milletvekili hesabında böyle bir çoğunluk oluşmuş mudur oluşmuştur verin oyunuzu Kemal Kılıçdaroğlu’na.
Memleketin daha büyük belalardan kurtulmasını, risklerden kurtulmasını örnek vereyim İstanbul'dan. Kanal İstanbul’un ağasını ağızlarına alamadılar. Farkında mısınız? 3 aydır evet niye? Niye Kanal İstanbul'un İstanbul’u için bela olduğunu herkes biliyor.
Bakın bela olduğunu herkes biliyor. Ve bunun asılı bir ağızların asla oy kaybedeceklerini biliyorlar. Uyanık seni ağzına bile almıyorsun. Kanal İstanbul anlamıyorsun bile. Seni uyanık, hani gitsen orada tekrar attım, temel attık kendimizi para alıyordunuz, yapacağız diyorlardı.
Ne derlerse desinler yapacağız diyorlardı. Desene ya bir kelam desene diyemezsin. Hadi desene buradan kameraya söyleyeyim diyemezsin kardeşim niye o isimler yol mu bak. Gerekirse susarım, gerekirse yalan konuşurum, gerekirse iftira atarım, anlayış bu.
Bu bakımdan bu bakımdan şu anda bu gücün temsil ettiği anlayış yarın orada gelir. İstanbul’un ortasına bir ihanet kazığını daha dikebilir.
Bir tane çoluk çocuk ağızlı ama yine büyük abilerinin dilini temsil ediyordur. Ekrem İmamoğlu’nun dosyasını göreceğiz. 29 Mayıs’ta diyor. Bu akıl, 29 Mayıs’taki ilk işi Ekrem İmamoğlu’nun hesaplaşmak olur. Peki ne gibi bakın? Yol değil kastediyorsunuz.
Bu çok önemli. Tabii ki çok önemli bir şey söyledi. Sayın tabii ki tabi ki millet bu millet, bu millet sana oy verdiği insanı yedirmeyeceğiz.
O ayrı ne bekliyorsunuz ki bu ayrı her şeyi yapabilirler. Kayyuma her şeyi yapabilirler. Davanın sonuçlandırılan ne diyorum ve ben. Adalet Bakanı’na herkese seslendim, siz de bunu şahitsiniz, siz de katıldınız.
Toplantılarımıza herkese seslendim. Yani bir mahkemenin hakimi ile ilgili daha ne yolsuzluk yapılabilir, daha ne usulsüzlük yapılabilir, hepsini yaptılar. Onun için her şeyi yapabilirler. Tabii ki yargıda güvendiğimiz insanlar var. Tenzih ediyorum yani sonuna kadar güveneceğimiz insana ama her şey yaparlar bunu niye anlatıyorum?
Evet, sen bu meclisten dolayı ona çıkart da yetki vereyim dersen bu şımarık akıl, bu şımarık zihniyet, bu şımarık sistem bakın. Sistem ben zaten başından beri söylüyorum, bu rejimi gönderme seçimi bu. Bu sistemi gönderme seçimi a kişisi gitsin b kişisi gelsin seçimi değil a partisi gitsin b partisi gelsin seçimi değil, sistemi gönderme seçimi ve bir denge sisteminin kurulma seçimi olmalı.
O bakımdan biz 6 parti olarak başka bir ifadede bulunmak isterim. Bakın bizim mutabakat metni imiz var. Politikalar metnimizi var, açık aleni girin internete bakın bunların mutabakatını onu da bilmiyoruz. Bakın bilmiyoruz biz. Çünkü öyle bir şey yok. Yani öyle bizim her şeyimiz şeffaf o bakımdan biz dengeyi kurma konusunda kendimize güveniyorduk. Ama şu anda böyle bir durum mu var? Dengeyi kur benim vatandaşım dengeyi adaletsizlik istemiyorsa hukuksuzluk istemiyorsa İstanbul’un ortasına ihanet kazığı çakalsın istemiyorsan hâlâ o şımarık düzen devam etsin istemiyorsan, Kemal Kılıçdaroğlu’na oy ver ki Meclis yasama görevini yapsın. Cumhurbaşkanlığı makamı da yürütme görevini yapsın. Birbirini eleştirsin, birbirini denetlesin, sayın da dönüyorum.
Sizin sorunuzun ilk cümlesini evet, aynen 2010 dokuzdaki süreç gibi. Yani ben Meclis Başkanı tarafından denetleniyor. Meclis Başkanvekili var orada. Ben o onun katıldı ki. Bakın nezaketle ben gidersem yönetirim, oraya gidip oturmuyorum sizi yönetim diyorum. Ben sizin eleştirimizi de yapın, her şeyi yapın. Oraya gittiğimde benim yönetmen zorunlu. Yani kanun bana yetki veriyor ve onu bile kullanmıyorum. Yapın, başka usulsüz engellemeler şunların detayına girmeyeceğim. Ama ne yaptı? Ekrem İmamoğlu, takır takır, onların döneminde mecliste oyundayken başkanlıkta oyundayken iktidarda oyundayken metroları yapamazken biz takır takır metrosunu da yapıyoruz. Bu şehirde hiç kreş yokken şu anda 6.000 öğrenciye doğru giden kardeşimiz de var hiç yatağı yokken 5.000 yatak kapasiteli yurdu var bütün bunları biz yaptık milyonlarca metrekare yeşil alan kazandırdık tek bir parselde imar artışına müsaade etmedik bakın meclis üzerinden imar artışı yaptılar bazı parsellere Ve onlar bana atacak ne güzel bunlar şehir kazanıyor.
Dolayısıyla. Dolayısıyla denge sistemini kurmak, kontrol mekanizması oluşturmak ve bu şımarık düzeni bu şımarık bir sistemin değişmesini sağlamak için de bir yolculuk oluşturmak adına bu oyun sayın Kılıçdaroğlu’na verilmesi. Zarureti vardır. Allah bunların o şımarık yığından memleketi korusun.
Bakın bu düzen nereye götürdü bizi? Bu düzen, bu insanların artık bakan bulamaz hale getirdiler. Bakın bakan yani ekonomi bakanı atıyorlar artık komedi para ödüllerinin bir parçası olmaya başladı. Söylediği sözler, yani kurdan ya da krizden bahsediliyor. O koyun etinden bahsediyor. Başka bir şeyden bahsediyor. Bakın bütün bunlar büyük büyük problemler, büyük sıkıntılar, kendi aklı başında arkadaşları bile bakın kendi başları kendi aklı başında arkadaşları bile onunla çalışmıyor.
Ekonomi niye? Çünkü bu şımarık sistem şöyle bir sistem, sen gel benim bakanım ol, normal düzende nedir? Güvendiğiniz bir insandır. Ekonomik bilgisi, yönetici kabiliyeti, dünya piyasalarına olan görgüsü ama maliyettir ama ekonomidir ama sanayi ticarettir ama kalkışmadır.10'a çıkart teslim edersiniz onu teslim edersiniz ve o insan görevini yapar ama bu şımarık düzenliyor ki hayır sen gel ama ben ne dersem gel onu yap. Yetinmiyor banka bakanlıkla merkez bankasına böyle diyor ki sen ne dersen onu yapacaksın diyor. Yahu ülkede bir bakan kalkıyor, 2023 te ayağı ayak basacağız dedi. Ya ve kalktı sayın cumhurbaşkanım bu konuda ayağa ayak basacağız diye açıklamalar yaptı. Yani bu şekilde parodi konuları olan bir sistem haline dönüştü. Memleketin liyakatli insanlarından uzaklaştığı bu sistem büyük bir bela, bir sürü sistem.
AK Parti için de baş belası bir soru sorabilirim. %35 onun şeyi sonucu onun için eğer İstanbul'u seviyorsan eğer bu memleketi seviyorsan eğer demokrasiyi seviyorsan eğer bir dengeyi kurmak istiyorsan bu memleketin aklı başında insanları yönetsin istiyorsan oy verdiğin Ekrem İmamoğlu veya onun gibi insanların hukuksuz bir metodla görevinden uzaklaştırılmasını istiyorsan oyunu Kemal Kılıçdaroğlu vereceksin.
TRT VE TERÖR KONUSU
SORU: Biraz önce söylediniz ya aslında çok da eşit şartlarda gidilmedi. Bu seçime bir 11 Nisan’a baktığımızda TRT de bir devlet kurumundan bahsediyoruz. 48 saat Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yer verilmiş. 32 dakika Kılıçdaroğlu’na yer verilmiş. Şimdi bu noktada seçimden bir hafta önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olmayan bir fake videoyu 1.700.000 seçmenin izlettiğini, aynı videonun Devletin elindeki bütün kanallarda iktidarın elindeki bütün kanallarda gerçekmiş gibi gösterildiğine tanık olduk. Dolayısıyla ben bütün konuşmalarınızı dinledim. Sizin Mansur Yavaş’ın, Akşener’in ve Kılıçdaroğlu ne kadar terör örgütünü lanetle derseniz lanetleyin. Seçmen bir şekilde sizin HDP’nin desteğini açıklamasından dolayı. Kılıçdaroğlu’nu terörle ilişkilendiriyor ve bu deep fake videolar işte basının büyük bir kısmının elinde olması nedeniyle iktidarın elinde olması nedeniyle bu 6 günde bu algıyı nasıl değiştireceksiniz?
Sayın başkan, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidar olduğu 2002 seçimleri ve sonrasında. PKK terör örgütü mücadele sonucunda neredeyse sıfırlama noktasına gelmişti. Ancak açılım denilen süreçte. PKK belki tarihinde bir benzeri görülmedik şekilde palazlandı. Kendi gümrük teşkilatlarını kurdu. Hatta Diyarbakır’da bir AVM'deki bir iş yerinin ruhsatı bile PKK’lılar tarafından verilir hale geldi. Şehirler silah deposu haline dönüştürüldü, hendekler kazıldı. Ve bu hendeklerde daha sonra açılım süreci bittikten sonra yüzlerce polisimiz ve askerimiz şehit oldu operasyonlar sırasında. O sırada PKK’nın 70 milyar dolara yakın bir varlığa sahip olduğu mali yapıya sahip olduğu eski içişleri bakanı sayın Sadettin Tantan tarafından da açıklandı. Eğer 2002’de sıfırlama noktasındaki PKK, aynı mücadeleyi AKP iktidarı döneminde de sergilenmiş olsaydı, belki bugün bir k olgusuyla karşılaşmayacak attık. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?
CEVAP: Canım ciğerim yanıyor. Ne derseniz bu benim cevabım 2 dakikaya sığmaz. yani ara varsa araya gidelim dönelim uzun uzun konuşalım.
Bunun adı ister PKK ister FETÖ ister Biz Hizbullah ya da diğerleri. Şimdi bugün çok enteresan bir diyalogda yaşadım Ümraniye’de. Yine tamir cicileri gezerken. Hangi Hizbullah? Dedi işte Afganistan’daki Hizbullah mı Kudüs’ü savunan Hizbullah mı arkadaş dedim. Ben şu Gaffar Okan'ın şehit eden var ya katleden bu Hizbullah’tan bahsediyorum. Diğerleri ilgilendirmiyor ama diyor işte. Hüda Par'ın Genel Başkanı öbür Hizbullah’tan bahsediyor falan hani?
Şimdi vatandaşımızı öyle bir zehirlemişler ki, bakın öyle bir zehirlemişler ki. Vatandaşımıza acıyorum ve üzülüyorum. Yani bir kısım insanımıza bir kısım insanımıza. Tabii ben niçin öfke duyuyorum? Niçin kızgınım? Mansur Yavaş başkanım güzel bir sözü var, mevsimlik milliyetçi. Çok uyuyor, cuk oturuyor.
Hangi seçim dönemi olsa hangi seçim dönemi olsa. Bir şekilde son dönemlerde yine bu sistemden sonra. Birine vatan haini birine şu terör örgütü üyesi bilmem, hangi terör örgütüne iltisaklı? Bakın birkaç örnek hızlıca vereceğim. Ya benim seçimimde benim seçimimde. Sandıklarda içişleri bakanı çıktı, ismini de vereceğim, yanlış değildir. Herhâlde TGRT de çıktı. İçişleri bakanı dün gibi hatırlıyorum. 700.Terörle iltisaklı sandık görevlisi tespit ettik dedi. Hatta 700 civarında dedi. Ya lafı da böyle yuvarlandı. Yani 800 de olabilir, 900 olabilir ya 1.000 kişi bir tek kişi mahkemeden ceza almaz mı be kardeşim? Bir tek kişi bunu nasıl unuturuz ya? İnsanları seçim zamanı terörist ilan eden bir akıl. Devam ediyorum, seçimi kazanmak için her yol mu var ya her yol mu var ya seçimi İptal ettiler, hiç döndü tersine. Bu sefer seçimi kazanmak için son şans hadi bakalım kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ı çıkaralım, televizyonda bir konuşsun bakalım TR üstelik TRT de hem de devletin televizyonunda. Bizim paramızla maaşını alan insanların yönettiği televizyonda bir terör örgütü üyesi diye kırmızı bültenle aranan bir kişiyi televizyona çıkarttınız siz? Bizim hiçbir şeyden haberimiz yok. Yapan onlar. Suçlayan onlar. Ne hikmetse her, seçim öncesi. Bir şekilde terör örgütü üyeleri konuşur. Nasıl konuşur ama? Muhalefeti över ama bundan kazançlı olan iktidar olur. Bak sen ya ne tesadüf yani? Ne tesadüftür ki her gün PKK’nın bir açıklaması var. Ne tesadüf türkü PKK’nın bütün açıklaması bu iktidara yarıyor, muhalefete yaramıyor. Bu nasıl bir tezgah, bu nasıl bir oyun? Kim oynuyor bu oyunu yani? Efendim, siz bir şey demiyorsunuz. Yav benim genel başkanım kaç kez terörü lanetledi?
Kaç kez PKK terör örgütünü lanetledi? Terör saldırısına uğrayan, uğrayan, roketli saldırıya uğrayan tek siyasetçi sayanı bir de IŞİD saldırısı karşısında yürüyüşte adalet yürüyüşüdür, IŞİD'in tehdidi var, bana dahi var. Tehdidin açık aleni açık aleni tespitli içeride yatanın beyanı var. Benimle ilgili veya genel başkanla ilgili. Ki tesadüftür yani bunlar bazen hayat tarihi insanları buluşturur ya. Yani Ardahan’da gelme sebebi de biz kardeş belediye ilişkisi üzerinden Beylikdüzü Belediye Başkanı olarak Ardanuç Belediyesine belediye binası yaptık. Onun açılışı için geliyor. Ben onu bu kavşakla bekliyorum. O 45 kavşak geride. PKK terör örgütünün saldırısına uğruyor ve ben o gün birçok televizyon kanalında sadece ben görünüyorum çünkü orada çekim yapacak bir alan yok.
Birkaç kilometre ileride millet de beni saldırı altında kalmış biri zannediyor. Tanıyanlar, arayanlar falan filan o günü de yaşamış birisiyim orada. Bunu niye anlatıyorum ha? Bu nasıl bir tesadüf? Her seçimde böyle bir tezgahla milletimizi aldatıyorsunuz. Yani. Meral Akşener, terörist. Sayın Meral Akşener, sayın Ekrem İmamoğlu, terör sayın Mansur Yavaş, terörist sayın Karamollaoğlu terörist. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, PKK’nın saldırdığı insan Ya bu akıl alır gibi değil ya bugün benim gariban vatandaşım diyor ki, yok diyor, sana demiyorum diyor.
Kime sorsam Kılıçdaroğlu ile uğraşıyor, Kime diyorsun? 10'a çıkart yakın olmanla benim derdim var diyor.
Yahu Allah aşkına kime yakın olmanla yani PKK’nın ya arkadaş diyorum HDP dediğiniz bu ülkenin partisi. Yani bu partinin seçime girmekle ilgili iznini veren bu ülkenin kanunu kuralı hükümeti bu işin içinde mecbur kalıyor diyor ya arkadaş.
6.000.000 insan bu partiye oy veriyor. Sen ne demek istiyorsun ya 6.000.000 insana terörist mi? yok demem ki o benim kardeşim Kürt benim vatandaşım. O zaman dedim ya, yapmayın etmeyin ya bu milleti bölmeyin. Tuzla'da aileyle oturduk. Oturmadı, pardon yani karşılıklı diyordu ama 15 dakika 15 dakika. En son dedim ki bak güzel kardeşim güzel hanımefendi 3 tane pırıl pırıl evladı da orada şu kadar bir çocuk kız çocuğu, bir ablası, bir abisi en büyüğüne da Ayaz. Dedim ki bak ben inandığım Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti beni 40 haneli bir evden aldı. Dünyanın en güzel kentlerinden birine belediye Başkanlığı yaptı. Benim derdim ne biliyor musun? Ayaz da olabilir mi? Benim derdim o ayaz da bu ülkede bu cumhuriyette çalışırsa kazanırsa hakkını verirse İstanbul’un Belediye Başkanı, bu ülkenin Başbakanı, bakanı ya da güçlü bir iş insanı. Olabilir mi? Benim derdim o kurban olayım dedim. Bak şu evladım şu işlerden etkilenip de. Bir başka çocuğa kötü gözle bakmasın, yan yana yaşıyoruz. Aynı kapıda aynı apartmanda komşuyuz. Sen bir zora girdiğin zaman tak tak tak bir komşunun kapısını çaldığın zaman ne istiyorsun? Kapıyı açsın, bana yardımcı olsun ya da senin kapını biri çaldığı zaman ne yaparsın tabii dedi. Açar yardım eder. Bak güzel kardeşim ama bunun iftar ne istiyor biliyor musun? Sana oy vermiyorsa Ak Parti'ye oy vermiyorsa kapıyı onu açma onu demek istiyor dedim. Niye öyle dedim? Ve ben bunu pazarda yaşıyorum. Suratını asıp yanından geçen ben de dayanamıyorum. Ablacığım günün güzel geçsin. Bereketli olsun günü kurban olurum bak ben sana güzel duygularım e üçüncü de dördüncü de gülümsüyor bana gidiyor yani benim gariban insanım güzel insandır. Yani kadınıyla erkeğiyle kalbini kazanacağız. Bunlar istiyor ki herkesin kalbini bu sarsın. Her yerde söylüyorum. Her vatandaşımı benimle yol arkadaş yapan herkese sakın elinize buz kıracağını alıp o buzu kırmayın. Onu güzel laflarla eritin olursun. Onun için de güzel bir kalp var. Benim vatandaşımın kalbi güzel bakın. Tuzla’da pazarda 2 kadınla konuştum, 2 hanımefendiyle. Konuştum yav Allah aşkına ya sabah gazetesi. Ebabil kuşu bu kuşun ismi başka değil miydi ya pelikan mıydı? Bunların adı ebabil harekâtı ayrı, hepsi bağlanıyor. Hepsi bir kuş grubun kuş.Neyse.TR haber neyse bunlar kiminse hepsi aynı ne olmuş? Efendim. Ekrem İmamoğlu, Tuzla’daki pazarda yuvalanmış, PK dışarı demişler ya bunları yayınladılar, solumuza bakarız dedi. Silmiş herhalde öyle bir şeyler dediler bana ya şunları yayınladılar. Kurban olayım göster bu haber kanallarını göster de bu millet bunları takip etmesin. Yalancı bunlar beni dinleyen Tuzla’daki güzel hanımefendi kardeşim. O güzel 3 evladın annesi sana sesleniyorum bak bu yalancılar bunları yapıyorlar size. Bak, seni ben pazarda nasıl konuştuğumu gördüm. Sen karşımda yanında bir başka hanımefendi ikiniz de konuştuk. Orada da orada da beni alkışlayanlar vardı, onları da susturdum. Susun dedim. Ben sohbet ediyorum. 2 hanımefendiyle bak beni yuvalanmışlar, PK dışarı diye bağırışlar sen yaşadın mı kardeşim yaşamadın. Kurban olayım, bunlar yalancı sokmaya, bir o yalancıların ne dedim sana ayaza dinletme bunlar dinletme Ayaza. Bütün hanımefendilere dini söylüyorum, dinle etmeyin. Bakın bunlar kötülük, insanlar, kötü insanlar bunlar. Bunlar gazeteci, gazeteci değil, bunlar siyasetçi de. Bunlar kötü insanlar, kötü insanlar o onun için. Ekrem İmamoğlu, doğduğu yer üzerinden siyaset yapmaya çalıştı, hatırlayın. İşte nereli? Ekrem İmamoğlu, Yunanistan üzerinden evet Trabzonlu. Anladınız siz onu falan hani Derim ülkücülük nedir? Rahmetli ülkücü bir amcanın yeğeni olarak yetiştim. Benim ilk okuduğum ilk okuduğum yani bana ilk geldiğimde bir de okuma yazmayı erken öğrendim falan böyle dede korkut destanıdır. Oğuz Kaan destanıdır, onları okudum yani. Hani İsmail Bey de bilirmiş, top bana geldi. Şimdi ben iyi bilirim yani ya yapmayın. Bak 86.000.000 insanın vatansever kabul etmeyen bir devlet olamaz.86.000.000 insanını evlat gibi görmeyen bir devlet olamaz olamaz. Parti devleti değiliz biz. Hükümranlık değiliz. Biz bir cumhuriyetin evlatlarıyız ve eşit yurttaşlık temellidir. Bu eşit yurttaşlık. Hakkari’deki çocuğa ben kreş imkanı sağladığım gün bu devlete eşitliği sağlamıştır ya da Artvin’de ya da İzmir’de ya da başka bir yerde bakın bütün mesele bu. Bunu sağladığımız gün biz gerçek anlamda vatandaşlarımıza eşit demiş bir toplum olursa devlet oluruz. Buradan şuradan geleceğim sevgili biraz uzattım. Kusura içim yaralı, yani içim yarasa bir şey sormak istiyorum. Sayın başkan tabii sadece şunu söyleyeyim, meseleyi çarpıtıyorlar. Gerçek meseleden uzattık. 4 örnek verelim lütfen 4 lütfen bak. Ak Parti’nin sayfası 2.023 hedefleri yahu dün daha dün 78 sene önce bunları sayfalarına koydular. 25.000 $ şuan zaten 25.000 $ kişi başı gelir. Üçte biri, o da TÜİK’e göre belki o da değil.
Ak Parti’nin sayfası 2023 hedefleri yahu dün daha dün 7-8 sene önce bunları sayfalarına koydular. 25.000 $ şuan zaten 25.000 $ kişi başı gelir. Üçte biri, o da TÜİK'E göre belki o da değil. Üçte biri ayıp ayıp devam ediyorum. Hedef 500 milyar dolar ihracat.500 milyar dolar ihracat hedef. Yarısı bile değil ama. Ama daha kötüsü, yani 105 milyar dolar civarında cari açık veriyorsun çünkü ihracatında 105 milyar dolar daha fazla ithalat yapıyorsun. İthalata dayalı ara ürün üreten taşeron bir ülke haline getirdi. Rekor cari açık tabii taşeron birinci haline getirdi. Memleketi 500 mü. Hani nerede eder hedeflerde. Devam ediyor. Sosyal destekle yoksul aile kalmayacak en önemli mesele. Vallahi şu anda. Yoksulluk sınırı 32.000 TL mı oldu? 33.000 TL mı oldu? Rakamları unuttum artık belki bugün 33.000 TL yarın 35.000 TL onu da bilmiyoruz. Açlık sınırı asgari ücretten fazla yoksulluk sınırı biz şu anda TÜİK'E göre yani yoksulluk sınırının altındaki nüfus %15.Diyor ki göre o %15 diyorsa anlak %20 biz İstanbul’da yok.
Sosyal yardımları 5 katına niye çıkarttık? 5 katına niye çıkarttık Allah aşkına? Ben 500 bine yakın anneye İstanbul’da 0-4 yaş arası bebeğinin. İstanbul’da ücretsiz ulaşım kartını niye veriyorum? Ağlıyor neler? Bana niye veriyorum? Vermemin sebebi bu milleti yoksul ulaştırdı kardeşim. Vay, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz. Hani var ya bizi kıskananlar?
Keşke olsaydın keşke kurban olayım keşke bak. Keşke bugün olsaydı da biz bugünkü seçimde ne deseydik biliyor musunuz? CHP olarak biz ilk yediye gireceğiz. İlk altıya gireceğiz. O da dedi ya derse ki deseydi ki bak ben ilk 10'a çıkart girdim ama sen ne yaptın? Bu ülkeyi. Bu ülkeyi ne yaptın sen dibe vurdun. Nasıl dibe vurdun 2.001 2.002 beğenmediğimiz Allah rahmet etsin. Bir Kemal Derviş. Yani o dönemdeki ekonomik süreç vesaire sonrasında şimdi devraldığını ekonomi bile bakın. O kötü 2.001 krizi yaşanmış, bir yıl içinde atılmış adımlar 2.001 krizi yaşanmış, döviz krizi yaşanmış, bankacılık krizi yaşanmış.10'a çıkart rağmen sen bu ülkeyi 16. Sırada aldın kardeşim. Dünyanın 16 ekonomisi sistemi değiştirdin. Sisteme değiştirdim 17 19 19 20 21 23 dibe doğru gidiyoruz. Nereye gidiyoruz dibe doğru haberler IMF verirler dimi efendim tabii tabii efendim nereye gidiyoruz bak. Suudi Arabistan, önümüzde bizi geçti, Polonya bizi geçti. Polonya daha dün Avrupa Birliği’ne girdi. Bize kalsa Almanya bizi kıskanıyor. Bize kalsa İtalya bizi kıskanıyor. Biz aslında şu oralardaydık biliyor musunuz? Yani Rusya, İtalya bu oralardaydık İtalya’da mesela çok uzak verilere sahip değildik. İkimiz de kişiliksiz çok uzak yerlerde değildik. Canım Türkiye canım Türkiye güzelim cennet vatan Türkiye 23. Sırada 2023 te 23 sıraya indirdin Türkiye’yi. Beğenmediğimiz 2001 2000 ikiden sonra efendim oyu yoktu. Bu yoktu, şu yoktu. Bunun sayesinde oldu. Hadi oradan ya. Milletini aldatma bunlar konuşulmasın diye mi acaba terör algısı niye geldin? Tam onun için diyorlar. Bütün bunları unutturmak için. Bütün bunları unutturmak için milletin açlığını, milletin umutsuzluğunu, gençlerin umutsuzluğunu, çırağın tamirci çırağının ne bileyim lokantada çalışan bir. Kombinin garsonun hayatım. Benim insan çalıştırmakla geçti. Babam da işverenden Allah nasip etti. Ben onun yanında amelelik yaptım. Sonra ben de işveren oldum. Hayatım boyunca işveren oldu. Ve hani insanların umudunu, insanların performansını ve ondan sonra gelecek hayallerini bilirim ve onlara yardımcı olmak için de bir işveren olarak hep elimden geleni yaptım. Hep çalışanlarım ama bir akraba gibi baktım. Şu anda 90.000 İstanbul Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına da. Vallahi de billahi de öyle bakıyorum bazen üzülüyorum. Bir eksiğimiz varsa ülke ekonomisinden göre doğru bir sıkıntı varsa bir yakınını kaybeden olduğunda ya da çalışırken kaybettiyse hayatını onun ailesine ne yapabilirim? İstanbul’un sorumluluğu, kurumsal sorumluluk gibi bakarım. Bunu niye söylüyorum? Şu an bütün emek dünyası. Çalışanı akademisyeni öğrencisi yani. Cura ustası hepsi bu kadar umutsuz iken sen terörist, yargı yaygara asıyla Ekrem İmamoğlu’nu veya işte diğer liderleri Cumhurbaşkanı adayımızı ya da Mansur Yavaş zan altında bırakacaksın. Ben neye üzülüyorum biliyor musunuz? Dün mü görüntü gördüm ya da bugün mü gördün mü? Gördüm. Ben haline üzüldüm, biliyor musun? Bir video vardı, bir su verme videosu ben haline üzüldüm biliyor musunuz? Niye üzüldüm biliyor musunuz halini arkada güldüler gülenlere esas onu kaçırmasınlar. Ben izleyenlere diyorum ki, oraya bir daha izleyin. Kendi yakınları o halini görüyorlar. Gülen ben demiyorum izlesinler. Ben vicdan sahibiyim bakın ben tabii ben büyük bir ailede yöneticilik yapmış. 20, 21 yaşında ailemde benle kavga eden büyüklerim vardı. Benim kavga ettiğim büyükler vardı ama ben memleketi de aile gibi bakarım. Ülkenin seçilmiş bir Cumhurbaşkanı var, 10'a çıkart bir hakaret etsin. Ki yaşadı. Benim içim buruk olur, yanarım yani benim ülkemin Cumhurbaşkanı nasıl birisi hakarette olacağı açık. Su eğitimini açık suyu içmekte, haklılığı reddetmekte de haklı. Allah korusun her şey her şey sağlığını versin tabii ama 10'a çıkart gülen insanlar. Çok ayıp hem ayıp bakın hem çok ayıp hem de bunu iyi analiz etsinler. Başka bir şey sorabilir. Memleket bu memleket, bu memleket bunları hak etmiyor. Bugün biz bu sorunları konuşacağız. Kıza şu konuları tespit edeceğimize biz Ekrem terörizmi PKK lığ mı yahu siz? Ne istediniz de vermedik diyen akıllısınız ya daha düne kadar FETÖ’ye? Dediklerinizi ben biliyorum. Ben Beylikdüzü’nde bir iş adamı olarak biliyorum. Bir ilçe başkanı olarak biliyorum Belediye Başkanı olarak biliyorum, millet mi bilmiyor zannediyor. Millet kafasın 100 binlerce insan mağdur oldu. Niye sen referans oldu? Millet kapısına dizildi. 100 binlerce insan beni görüyor. Askeri lisede çocuklar. Kimisi komilik yapıyor, kimisi bilmem ne atılmış askeri liseden. Ne olacak bu evlatlara, kim yaptı bunları? Devletin başına olsan bile sana bakar neye veriyorsa neye? Ben Almanya’da FETÖ'ye karşı duygularımı dile getirdiğimde bir eyalet bakanı bana ne dedi biliyor musunuz? Bir dakika dedi ya. Senin devletin başındaki insan daha düne kadar bize. Referans mektubu yollayıp şuna şurayı verirseniz ben bunun oluruz. Buna burayı verirseniz memnun oluruz diyen insan bir gün sonra bu teröristi tutukladı dediği zaman biz olaya şüpheyle bakarız dedi. Ki ben mücadele ediyorum yani bunlara göz açtırma malısınız.
PROPOGANDA DÖNEMİ
SORU: Bütün geniş emek dünyası, dar gelirliler giderek yoksul ulaştıkları halde mutfaktaki yangını bırakıp Ikına oldukları Ak Parti’nin propagandasını yaptı ve onların da ikna olduğu beka endişesiyle oy verdiler. Fakat bu da görünüyordu. Yani şimdi bu 14 Mayıs’ta önce de anlaşılıyordu. Çünkü günlerce başta Kılıçdaroğlu ve siz hatta ailelerimizle beraber hedef gösterdiniz. Ve bunun için etkili bir bu propagandayı kılamadığınız yani şimdi Nevşehir’de Trabzon’da memleketin değişik illerinde belli ki AK Partili iş adamları billboardlara ilanlar verip iftira atabilirler. Ama CHP’liler aynı blogları kullanmadılar. Ya iftiraya göre olanı olduğu gibi yazmaları yetiyordu. Koca CHP örgütü, AK Parti kendisi değilse bile kardeş kuruluşlarıyla el ilanları dağıttı ve iftira içerikli dedi. Bunlar CHP lider gerçek olanı bile atamadılar. Burada da CHP’den kaynaklı bir sorun yok mu?
Yani siz de anlatabilirsiniz ve siz aslında o kadar elinizle zengin bir unsur var ki işid'den girip k dan çıkabilir. Fetö'den başlayıp Hüda Par'a bitirip Hizbullah’a bitirebilirsiniz. Peki o neden olmadı, siz neden bunu kılamadığınız bir billboard afişi ilanımıza ilan neydi bu?
CEVAP: Şimdi tabii ben iletişim uzmanı değilim yani Can siperane memleketin her köşesini gezerek sadece gezmedim. Sadece miting yapmadım. Oranın iş dünyası oranı sivil toplumuyla oturup konuştum. Gece vakti görüştüm. Bazı özel insanlar ile birebir bir odada konuştum. Yani bir sürü diyalog kurdum. Ben elimden geleni yaptım ama az önce ben size öyle bir şey söylemedim.
Tabii ki bunu seçmeliydi ve 10'a çıkart göre belki bir bir söylemle kampanya modeli geliştirilmelidir. Yani bunu belki sorgulayacağız yani? Çünkü burada biz de tabii genel başkanımıza odaklanırız ve onun cumhurbaşkanının adaylığı sürecindeki en doğruları yapması tabiri caizse önündeki taşları toplamak. Onun önüne güzel bir güzergâh sunmak, onu hak ettiği yere kondurmak için çaba gösteririz. Ama orada bazen söylemin önceliğine. Söylem nasıl çıkıyor noktasında? Tabii ki bir kampanya ekibi var ve orada çalışan bir süreç var. Şimdi değiştirir. Anladığımız kadarıyla değişti, değişti. Tabii bu genel başkanımızın Cumhurbaşkanı adayımızın takdiri o sürece bir daha oturup bakmamız gerekecek.
6’lı MASA ÇALIŞMADI
SORU: Ama bunların hepsi soran iş bugün işi değil bir soru daha ekleyebilir miyim?
Başkan tabii ben sizin hakkınızdaki bu süreçteki ve ben Cumhurbaşkanı adaylığı kampanyasının en çalışkan nefir beşli masanın en çalışkan neferi olacağım dediniz ve sözünüzü bence tuttunuz ve fazlasıyla tutturunuz. İl il gezdiğiniz ilçe ilçe gezdiğiniz hedef olduğunuz saldırıya uğradınız benim gözlemim şuydu, siz ve Mansur Yavaş sonradan Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak katıldığınız kampanyada yükü Kemal Kılıçdaroğlu’yla Meral hanımla beraber de sırtlarını ve büyüdünüz ama sanki altılı masa bütün enerjisini bütün unsurlarıyla beraber sahaya yansıtamadı mı? Bana mı öyle geliyor?
CEVAP: Yazın özgül ağırlığı var. Yani ben. Mutluluğun nasıl veririm? Onun için koştu. Ve onun koşusunu yaparken de? Yani ben de bu kadar yeter demedim. Yani sesim bu kadar kısıtlıysa ne kadar kaldıysa onu da harcayayım dedi. Bana dediler ki ya çok koşuyorsun dedim. Valla ben köy takımında futbola başladım. Hocam dedi ki, bana bak, bakın uşaklar dedi. Ha bu sahaya çıkacaksınız. Terimizin son damlasına kadar oynayacaksınız. Yoruldunuz, bittiniz yerde sürünüyorsunuz yanda yedek futbolcu var. Ben ondan oyuna sokarım. Sen sonuna kadar oyun. Ben öyle bir futbol terbiyesiyle büyüdüm dedi. Ben sahada ekibin adam mıyım yani? Ben hiçbir zaman kendime ne makam biçtim ne bir şey ben memleketin. Geleceğine dair kendimi sorumlu tutuyorum. Çünkü bu şehir Türkiye’nin en büyük şehri. Her 5 insandan birinin yaşadığı yer ekonomisiyle her 2 insanın birinin cebine girenin üretildiği ya ben sorumluyum ben özgül ağırlığım kimseyle kıyaslamam ne terliğimi de kimseyle kıyaslamam. Hayır bari ne dedim ben bir başkası ben daha çok koşacağım. Tamam, saha orda hep bir yeter ki koşalım. Peki ben?10 binlerce insanı topladım. Pazar günü sandık görevlilerini, gönüllüleri, bilişim sorumlularını bana dediler ki işte demokrasi, kar hayır dedim. Onlara demokrasi neferleri diyeceksiniz. Çünkü bana yarın görevlerini tam yapacaklar, inanıyorum. Bana yarın bu seçimi nasıl kazandınız Ekrem İmamoğlu? Dediklerin de, ben diyeceğim ki onlara bana sormayın. O sandık başında bekleyen demokrasinin fertlerine sorun diyeceğim. Nefer kelimesi çok asil bir kelimedir. Geriye bakmazsanız düşünmezsiniz. Ben öyle baktım meseleye hâlâ da öyle bakıyorum. Başarıya erişene kadar da öyle bakacağım ve huyumu da yani fıtratını da söyleyeyim. Fıtratına da söyleyeyim, beni annem babam izliyor beni. Memleketin, çocuklar izliyor. Onların gözünün içine bakarak söyleyeyim. Benim fıtratın şu kimseyi düşmanlaştırma dan.Kimseyi ötekileştirmeden bu mücadeleyi veriyorum. Bana düşmanlık yapanı bile 86.000.000 insanın içinde acaba kazanabilir miyiz acaba? Onun da ruhunu güncelleştirebilir miyiz? Gözüyle bakarak mücadele veriyorum onun için. Yani dedim ya ben dadaşım gömleğine bir toz zerresi bile değmez bu işte. O kötülüğün sahibini biliyorum ben. Dedim ey söylemem ismini yarın kanun hukuk bulur. Onun o kötü ün sahibi de biliyorum ben ya da başka kötülüklerin öyle bakıyorum meseleye ve bu yola çıktığında. Asla umutsuzluğu konuşmazsın, atamızın güzel bir sözüdür. Yani bizim defterimize umutsuzluk yok.
Çünkü ben 19 Mayıs’ı biliyorum. Bakın bu memlekette bu da bir yaradır. Yani yıllardır söylüyorum, bu memlekete FETÖ’cü akıl milli bayramlar kutlanmasının diye bir dayatma getirdi. Törenleri görenleri bertaraf etti. 19 Mayıs’ın İstanbul’daki ana kutlayıcısı kim biliyor musun?
İstanbul il spor müdürü. Veya bir ilçenin ilçe spor müdürü. Sakın yanlış anlamasınlar, onları asla küçümsemiyorum. Görevlerini de iyi yapmaya gayret ettiler. Bayramı ellerinden geleni kutlamaya çalıştılar ama İstanbul’un konumu değil ya bu 19 Mayıs Atatürk’ü anma ve gençlik Bayramı ya yani orda işte korsan. Çelenk koyuyorum ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak. Çelenk kavgası verdim ben 2011-2012bunlara karşı ilçe başkanıydım.
Şimdi de korsan Selen töreni yapıyor. Ben bunu yapacağım. Sen bana diyeceksin ki sen milli değilsin düzeltene bunu. FETÖ gündelik kaç sene oldu düzeltene bunu? Niye düzeltiyorsun? Çünkü derdin var senin. Ama bu milletin derdi yok. Bunu ispat edeceğiz bu milletin. Eksiğini bulabilir, hatasını bu milletin bayrağıyla derdi yok. 86.000.000 insanımızdan bak Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i ayırt etmeksizin konuşuyorum. 86.000.000 insanımızın bayrağıyla derdi yok. Vatanında, milletiyle, milli birliğiyle benim Kürt kardeşimin bu söylenenlerden dolayı yüzünü asıp görüyorum, içim kavruluyor sana mert. Yanıyor içim ya bunu nasıl üzüyoruz biz? Üzülüyor. Seçimi kazandım. 31 Mart sonraki değil bir sabahın körü 18 gün görev yaptım ya IETT nin Genel Müdürlüğünden çıktım. Sabahın altısında toplantı koydum. Hakim olmaya çalışıyorum tabii teyakkuzda ez her şey konuşuluyor. Böyle çıktım.
Galatasaray lisesinin aşağıdan iniyorum bir çocuk komi 15 16 yaşında bilemedin 17 yaşında koştuk, boğazıma sarıldı. Sabahın körü yanımda 3-4 kişi var yok. Başkanım dedi Bizi barıştırdı ya Ve mahalleme baş şimdilik giriyorum artık dedi. Ben Diyarbakırlıyım dedi. Hâlâ benim gözlerim nemlenir. Ya bu nedir ya? Ya bu milleti bu milleti niye savunuyoruz? Sağa sola Allah aşkına? Bu milleti savurmaya mı? Bu millet oturalım, dertleşelim. Niye kadın cinayetleri Urfa’da fazla niye çocuk evlilikleri Urfa’da naz fazla niye 19 yaşında ortalaması olan bir Urfa’da biz çocuklarımıza, gençlerimize gelecek hayalleri kurdu, tutamıyoruz. Niye hâlâ orta çağ görüntüleri gibi sokakları caddeleri var, kanalizasyonlar, milletin evinin ortasından akıyor. Neredeyse buraya Urfa kaç senedir yönetiyorsunuz, Urfa’yı kaç senedir yönetiyorsunuz? Türkiye'yi bize hikâye anlatmayın, benim derdim. Urfa'daki 19 yaşındaki çocuklar. Benim derdim Diyarbakır’daki gençler benim derdim. O bana taş atan Erzurum’daki gençler. Şunu soracağım çağırdım onlar biliyor musunuz benim derdim onlar da size öfkelenmiş olabilirler bunlar mesela ben o görüntüleri gördüm
ERZURUMDAKİ SALDIRI
SORU: Erzurum’da 15- 16 yaş sürede sizi belki hiç görmediler hiç tanımıyorlar karşı da sizin hemen önünüzde Türk bayrağıyla bir teyze Bayrak tutan biri var, bir kadın var, yaşlı bir kadın ve 10'a çıkart terörist vatan hediye taş atıyor. Kimler onları buraya kadar getirdi kimler onları sizi terörist ya da orada toplananları hain diye bilmelerini istedi?
CEVAP: Onların hükmettiği zincirlerin halkalarına bakacaksın. Çok net. Ben orada benim akrabalarım vardı. Erzurum'dan yakın, hatta yakın bölgeden gerçek kafaların tabii benim de akrabalarım karşı gelenler. Evet benim de akrabalarım, oyunlar çocuk bana ne dedi biliyor musun? Polise isyan ediyor yani ya niye talimat gelmedi diyor kafası önde niye müdahale etmiyorsunuz, talimat gelmedi diyor, kafası öndeyiz. Peki aynı polisi sen orada zor durumda bırakıyorsun. Üsküdar'da, mütedeyyin insanlarıma sesleniyorum Üsküdar’da. Kuşkonmaz cami biblo gibidir. Üsküdar'ın burnunda etrafını gecekondular gibi sarmış kafeteryaları yıkım kararı var. Mahkeme yıkım kararı vermiş, yıkacağız. Kime bağlı bu polis. Emniyet müdürüne, vali İçişleri Bakanı’na doğru mu bakacaksın, kim yaptırıyor bunu ben diyorum. Üçünü de söylüyorum, kamuoyunun önüne atıyorum, çıksın, biri desin ki hayır, ben o talimatı vermedim. Kafeteryaya korumak için 5 otobüs polis vur vericim, 5 otobüs polis 5 gün orada nöbet tuttu. Nasıl biliyor musun? Polis söylememen tutuyor. Elinde kalkanı copu bilmem nesi kafa önündeyiz, kafa önündeyiz. Kimin kafede rüyasını? Polisi korkutuyorsun sen? Kimsin sen Allah aşkına ve bir camiyi hak ettiği güzelliğe kavuşturmak için mücadele eden Ekrem İmamoğlu. Âmâ aynı kişi bir cumaya gidiyor. 9-10 tane zehirlenmiş. 10-11 yaşındaki çocuğun hani neredeyse Ekrem abi sen Ekrem abi diyor. Bu arada sen terörist misin diye soracağı soru anlamına gelen cümleleri kurmasına sebep oluyorsun. Niye biliyor musun? İşte Sultangazi’deki imam var ya Sultangazi’deki imam ikisi silahı varmış. 28 Mayıs aldıralım şarjörleri dolu diye şarjörleri sen kimsin ya? Muhtemelen bir yerde görse, beni 100 m koşusunda rekor kırar korkudan. Beni 100 m koşusunda rekor kırar. Korkudan beni görse. Utanmaz adam. Sendin adam olacaksın, utanmaz adam seni. Ben o camilerde büyüdüm. Ben camilerde bunlar söylenmez. Ben camilerde ezan okudum. Ben o camilerde ezan okudum, şahidim imam vardır. Trabzon'da gitsin de ismini de veririm. Hem de 6-7 tane imam söylerim, ben o camilerde ve o camilerin saflarını bilirim. Ev bir sürü anlamsız şey de anlatabilirim. O camilerden örneklerle ama o camiler hiçbir zaman böyle olmamıştı ya. Benim rahmetli dedem pazar kabul cami vardı. Bütün Aslan’a yıllarca cami hizmet etti başkanlığını yaptı, bilmem nesini yaptı. Tarihi bir camidir. Âmâ hiç terslikler oldu, ters düşmeler oldu. Espriler yaptılar birbirine dedem adalet partiydi. Ortağı Cumhuriyet Halk partisiydi. Yani ezgi avcı senle de yürüyoruz ama acaba namazımız kabul olacak mı? Birbirinden takılıyorlardı. Böyle espriler yani gibi gülerdi falan. Hiçbir zaman bu duruma düşmesi sen kimsin İmamoğlu daha acısı ne biliyor musun? Oradaki cemaat uymama tepki gösterilen ceza kesmeye kalkıyor ya. Sen hoca cemaat o duruma düşürüyorsun? Camiler kutsal da ben bütün din adamlarına, vicdanına sesleniyorum buradan. Ben imamların gözünün içine bakarak rütbelerini, kelimesini az kalamıyorum. 19 Mayıs’ta gençliğe bu bayrama emanet edenlere teşekkür ediyoruz. Gençliğe e bu bayramın emanet edilmesinden iyi anlam çıkarmak lazım. Gençleri iyi yetiştirmek lazım. Gençliği bu bayrama emanet edenlere teşekkür ediyoruz. Atatürk'ün ismini almak bu ülkede camilerde ne zaman yasaklandı? Ben merak ediyorum. Cehaleti bu duruma düşürdünüz çünkü siz diyanete 2.019 yılında Ekrem İmamoğlu’nun anasının ak sütü kadar helal kazandığı seçimde caminin göbeğinde miting yaparak hırsız dediniz, çaldı dediniz. Bu millete hırsızlar dediniz. Yanınızda diğer işleri, başkanlığını gülümsetecek tuttunuz. Ama biz Atatürk’ün açtığı Diyanet İşleri Başkanlığını hak ettiği kaliteye kavuşturacağız. Onun için hani bütün bu meseleler, bu başkalaşma, bu ötekileştirme ya milletin inanç üzerinden siyaset olur mu ya demedik mi? Biz kışlaya camiye sokmayın. Şu siyaseti sokmayın be kardeşim ya bundan herkes zarar görür. Orası herkesin birleştiği yerdir çünkü. Sen camide Allah kullar arasına girebilir misin? Kışları ya da bu milletin herkes ben Vatanım için canımı veririm ya demene gerek yok ki, herkes verir. Vatansız kim Yaşar bu ülkede yaşamaz? Herkesin evinde şehidi vardır, gazisi vardır ta Çanakkale’den bu yana. Allah bu memleketi bu bir avuç insanın iktidar hırsından doğan gazabından korusun özeti. Bu başka bir şey değil.
DEPREM BÖLGESİNDEKİ OYLAR
SORU: Deprem bölgeleri ile ilgili bir soru soracağım. Deprem bölgesini sizde gezdiniz. Kampanya sırasında ve depremden sonra da deprem bölgelerinde beklenti iktidara karşı bir oyun azalması yönündeydi. Ama biraz tersi olmuş gibi gözüküyor. Hakarete varan söylemeler oldu. Tabii ki onaylanacak bir şey değil buradan hani söylemiş olalım hakarete varacak noktaya geldi bu ayıbı bir kenara bırakarak söylüyorum sizin oradaki gözlemleriniz neydi ve bunu sandığa yansımasını bu şekilde olmasını neye bağlıyorsunuz?
CEVAP: Göz göre göre gelen bir depremin tedbirini alamadığı için 10 binlerce insanın hayatını kaybetmiş yakınları olarak o insanlara siyasetle ilgili tek kelime kurmayacak. Den ama şunu diyeceğim, deprem bölgesinin en üst seviyede sorununu çözecek ekip de biziz biziz. Ama onlarla o deprem bu büyük acıyı yaşamış. O acıyı göz göre göre 22 yıllık iktidarında tekrar ediyorum, tedbirleri yeterince almayıp 10 binlerce insanın ölümüne sebep olmuş bir süreç sonrasında bugünkü seçimle ilgili deprem bölgesinde vatandaşlarıma siyaset anlamda tek bir cümle kuramayacağım.
CUMHURBAŞKANININ MONTAJLI VİDEO YORUMU
SORU: Az önce sayın şu sırada sayın cumhurbaşkanı TRT de tahmin edileceği Amerikancı Selvi anlamadım diye sorunca Cumhurbaşkanı bir süre sonra ama montaj ama şu ama bu diye devam ediyor.
Sırrı Süreyya Önder’in açıklamasına da paylaşalım o zaman ama bu montaj video izle.
CEVAP: İsmail bey bu bir montaj videoyu mitinglerde göstermedi mi onu söyle bir yerde gösteremedi diye Acı bir şey ya? Kaldı ki ya kaldı ki ama montaj ama bilmem ne falan filan. Ya onun için diyorum. Allah bunların gazabından korusun ya yani montajsa da işe yaradı ya geliyor. Oraya bizim oraya çıkıyorum. Çekim taş falan ne oluyor? Sonuçta hedefine ulaştı diyor. Kim seçti demedik yani sonuçta bazen aklımızla alay edilmesi hakikaten çok ağzımıza gidiyor. Yani o açılım sürecinde Kandil’e kimlerin gittiğini, nasıl gittiğini, böyle alayı ve alayla onların uğurladıklarını Terörist başlarıyla kimlerin fotoğraf çektirdiğini, Kandil’de nasıl ağırladıklarını hepsini biz yaşadık gördük. Şimdi artık bunları çevirip evirip montajlayıp insanlara. Kabul ettireceğini düşünmek bile hakikaten ürkütücü bir durum.
Bu ülkenin şu an geldiği ekonomik depresyonu. Yani o stresi öyle yüksek seviyede ki. Yani artık 450 milyar dolar dış borç, yani ülkeler dünya çapındaki senin güven puanı 7 yüzleri bulmuş açık ara 67 kat önündesin. Sen ikinci sıradaki senden sonraki en kötü ülkeden ya bu kadar itibar kaybetmişsin artık yani artık dış sermaye gelip sen de yatırım yapmıyor. Böyle cennet bir vatan, böyle stratejik bir ülke. Daha arkadaş, bu ülkenin, bu ülkenin. En diri kuvvetlerinden biri silahlı kuvvetler olmalı, öyle değil mi? Yavuz silahlı kuvvetlerin ürettiği bir şeyden. Siyasete ne zaman ne yalandı? Bu ülkedeki herhangi bir iktidar ya? Ya, çünkü silahlı kuvvetler bizim başımızın tacı. Kutsalın kız Mehmetçik dediğimiz şehitleri hoca. Yani oradaki Tusaş’ın başarısı oradaki diğer ASELSAN’ın başarısı veya diğer kurumların başarısı göğsünüzün kabardığı heyecan duyduğumuz işler daha iyisini ne için biliyor musunuz? Ben hep söylüyorum. Hem kendi iç barışımızı için. Hem de bu coğrafyanın barışı için. Ama birisinin kapısında beklemek için değil. Ya da ülkelerin her birisiyle ayrı düşmanlıklar yaratmak için değil, Türkiye’nin saygınlığı yakın çevresindeki en az 50 ülkeye barış getirir. Türkiye’nin saygınlığı başta Balkanlar olmak üzere başta Türk cumhuriyetleri olmak üzere. Öyle bir siyasi baskı otorite oralara yansıtıyorlar ki, bir türkü, Cumhuriyeti konsolosu bizi ziyaret etmekten endişe ediyor. İstanbul Belediye Başkanı. Yazık değil mi? Yani sen kendi iktidarında keşke sadece vatandaşız zarar versen vatandaşı onu açar. Sen bir de ülkenin Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarına zarar veriyor. İlişkilerine zarar veriyorsun. O bakımdan her yönüyle bir gün bile bir gün bile büyük bir kayıp. O bakımdan öyle bir öyle bir sürece taşıdılar ki gerçekten ülkeyi zor günler bekliyor. Ama bu zor günleri bu akıl aşamaz. Uçurumun kenarında dolaştırıyor bizi. Uçurumdan aşağı yuvarlar olan bu milleti olur. Biz de diyoruz ki bu kurtuluş seferberliğini bu ekonomik açıdan sosyal açıdan, yargı açısından her türlü hep birlikte yönetelim. Tamam, bak bir meclisin var. Eyvallah. Meclisin seçilen sonra hepsi bizim evladımız, memleketin evladı. Yasama yürütme dengesini kur bu memlekete huzur gelmesi için geleceğin gerçek bir demokrat sistemin kurulması için topyekun bir fırsat ver.Bu seçim o fırsat seçimi ben buradan uyarımı yapmak zorundayım. Ben buradan uyarım, ben görevimi yerine getiriyorum.
2 sayın başkan pazar günü için ilk turdan daha mı umutlu musunuz? Daha umutluyum, yine kazanacağız diye biliyor musun? Tabii ki. Tabii ki bir kere. Yani şöyle. Eksiklerimizi kabul ediyorum yüktür ama şimdi daha net bu konuya daha emniyet vererek bir nevi teminat vererek bir nevi birbirimize kefalet verilerde olabilecek oluruz. Şimdi bakın hem sandıklarda Cumhuriyet Halk Partisi’nin görev alma süreçlerini hem yarını hem öbür gün seçim anına kadar takip edeceğiz. Hem de Türkiye gönüllerinde müthiş bir kayıt aldık. Yine davet ediyorum. Bakın yine davet ediyorum. Unutulmasın ki bir sandığa müşahit olmasam bile izleme hakkım var. Hiçbir sandık başkanı bu romanı olamaz, izleme hakkı var. Vatandaşın oradaki oy sayımını izleme hakkı var. Dolayısıyla kaldı ki müşahit olun, Türkiye gönüllerine başvurun, müşahit olun ama evet, yani İstanbul’da çok güçlü. Bizim 3 günde 110.000 kayıt aldık biliyor musunuz seçimden sonra? Yani seçimden sonra ilk turdan sonra lirası 10 sekizi tabii tabii 3 günde insanları morale düşmedi, koşmadı. O bakımdan bakın ne diyoruz? Herkese verilen oy hakkıyla çıksın diyoruz. Bir usulsüzlük değil, herkes yani sadece sayın Kılıçdaroğlu’na verilen hak değil. Aldı ki az önce söyledim ya maçın önünde bir önceki maçtan gelen averajı yok. Maç sıfır sıfır başlıyor her oy.
Denetimi kolay 2 oy. 2 isim. Hesabı kolay 2 isim Cumhurbaşkanı yardımcılığı sayısında bir azalma durumu olacak mı?
Gelecek partisi lideri Davutoğlu gerekirse çekilir mi?
Kılıçdaroğlu lehine derim. Bu anlıyorum ki sayın Gültekin Uysal’ın da benzer bir açıklaması var. Sayın Davutoğlu’nun da anlıyorum ki herkesin yani bütün liderlerin.
Bu anlamda bir fedakarca düşüncesi var. Yani burada. Cumhurbaşkanı adayımızın ve yürütme dediğimiz o kavramın altını güçlendirecek ve de zaten bir karar birliği var. Nedir bu Türkiye’yi demokrat bir? Parlamentonun gerçek anlamda milletin temsilcisinin yasama görevini yapacağı bir mekanizmanın kuruluşu mücadelesinin verileceği süreçte gereken bütün fedakârlığı herkes yapmak istiyor. Bu bakımdan ki Başbakanlık yapmış sayın Davutoğlu ve diğer liderler sayın Akşener’in bu konuda zaten. Defalarca daha önceden de uyarısı ve öneriler olmuştu. O bakımdan aslında memleket bir tek şunu sayın Kılıçdaroğlu’nun da ben Cumhurbaşkanı olayım değil. Bu ülke bir demokrasiyle hak, hukuk, adalet düzeniyle bunu sun çabası var. Yani bir gelecek hazırlama, bir gelecek inşası çabası var. Hep beraber bunu odaklandık. Biz kimsenin bir yani. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin böyle bir makam ya da Ankara Büyükşehir Belediyesi öyle bir makam beklentisi olmaz. Ekrem İmamoğlu’nun öyle bir durumu olmasaydı bugünkü neferilikten aşağı değil, daha fazlası olurdu. Onu söyleyeyim bakımdan bu bu çıkışlar güzel çıkışlar. Hani bazı zamansız yersiz konuşmalar olsa da bunlar zamanını da doğru konuşmalar. Bunlar yapılsın. 13 dakikam son soruları alacağım.
SORU: Ben bir soru sorayım, sonra size bırakayım, şeyi tam bir altını çizmek için tekrar soruyorum. Meral Hanım’ın masadan kalktığı tekrar geri döndüğünde sizin cumhurbaşkanlığı adayımızla beraber adaylarımızla beraber siz de Mansur Yavaş’ın geri döndü o konuşuldu
CEVAP: Koltuğumun mümkünse çeyreğini boş bırakırım. Böyle bir ahlaka sahip.10'a çıkart rahatsızlık vermeyeyim diye. Dolayısıyla benim koltuk derdim olmaz. Kaldı ki her yerde söylüyorum, benim şu an bulunduğum koltuk da emanet benim değil ki milletin emaneti o bakımdan şu anki mesele Türkiye meselesi. Öyle bir makam beklentimiz yok ki. Bu bizim dışımızda gelişen bize önerilen en az benim kadar bu konuyu hassas bir Mansur Yavaş var. Dolayısıyla her konuyu dertleşiyoruz. Bu bağlamda az önce dediğim gibi ben İstanbul Belediye Başkanı hiç o sahada olmasam bugünkü ne fermin önüne geçerdi.