31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul’un Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, Ahmet Hakan’ın sunduğu canlı yayına katıldı.
Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle;
"Evlerde yapılan iftar programları için: Aile bunu onaylamıyorsa gitmemek lazım tabi. Böyle bir gelenek gelişti kimseyi yadırgamıyorum bu anlamda. Sokak iftarı bir nebze masum ama bir noktadan sonra siyasileşiyor. Son 15 yılda 8 seçim yaşayan bir ülkeyiz Ramazan’a gelmeme ihtimali ortadan kalktı. Beylikdüzü Belediye Başkanlığım döneminde sadece Kadir Gecesi’nde bir iftar programımız olsun dedik ve evlere yemek götürelim, 60-70 evde iftar açalım dedik aynı anda. Binali Bey bunları yanlış anlamış."
"YSK’nın seçimin iptali kararı: YSK’nın kararı şaşırtmadı. YSK’nın seçimi iptal edeceğini düşünmemi istedi birçok kesim. Rakibimiz, karşıt görüş. Ben İstanbul’a hizmet etmek istedim. 24 saatin hiçbir evresinde seçeneği gündemime almadım. İşime baktım. Türkiye’nin demokrasi süreci adına bir temenni. ‘Bunu yapamazlar’ zihnimin bir köşesinde var. Beni bu alana çekmek isteyeceklerini düşündüm. İşime baktım. Şaşırmadım. Benim bir analizim var elbette sürece dair. Demokrasi adına öfke duydum. Öfkem dışa dönük değildir. Umutsuz olmadım hayatımda. Açtığı sayfanın farkındaydım."
"Bu bir basit olay değil. Türkiye tarihinde seçim sürecinde yaşanmış en kritik olaylardan birisi. İddialı olmak istemiyorum, belki de birinci olay. AK Partili hemşehrilerimin anlaması gerekiyordu. Benim anlatmam gerekiyor. AK Partiye oy vermiş hemşehrilerime de anlatmam gerek. Yarın sizin de başınıza gelebilir. İktidar gücünü elinde bulunduran bir heyetin sistem olarak adı neyse: Seçimi kaybettik, biz bir daha seçim yapalım."
"31 Mart’taki oy farkı: Şu var demokrasi için yoluma da devam ediyorum. Bu işin ne kadar yanlış olduğunu, demokrasiye aykırı olduğunu hissettirmem gerekiyordu. 13 bin 700 küsür civarında farkımız var. Çok basit. Sayıyı net söyleyeyim. YSK’nın ilk açıkladığı veri 27 bin 899. Aradaki fark."
"Seçimin gecesi Sayın Binali Yıldırım 3 bin 700 oyla kazandım dedi. Ben de dedim ki, “Biz seçimi yaptığımız hesaba göre, son düzeltmelere göre değişebilir, 17 bin civarında farkla kazandık” dedim. Rakibimiz 18 bin oyla yanıldı, ben 3 bin oyla yanıldım. Çaldılar diyorlar ya! Biz 250 oy aldığımız sandıkta 0 oy yazılmış. Bakanın açıklaması var kıyameti koparmayalım da ne yapalım diyorlar. 4234 nolu sandıkta 145 oy aldık 0 yazılmış. Bilgisayara girerken 0 giriliyor. Bizim itirazlarımız oldu, AK Parti’nin itirazları oldu. 20 bine düştü. 13 seçim gördüm. Her seçimde olur. İnsani hata da kabul edebiliriz, abur cubur şeyler de olabilir. Bu 20 bine inerken her iki partinin de oyu yükseldi. İptal oylar, geçersiz oylar sayıldı. İptal oyların tekrar sayılması YSK tarihinde görülmüş şey değil. Altına yazıldı, üstüne yazıldı kabul edildi. O bilgisayar başındaki insanların hatası. 1 kişi karar vermiyor kurul karar veriyor geçerli mi geçersiz mi diye. Her sandıkta bu böyle. Sayısal baktığımızda Binali Bey’e de bana da haksızlık yapılmış. Neyi aradığınızı anlamaya çalışıyorum. 11 bin öbür tarafta, 16-17 bin oy diğer tarafta var. Bana da ona da haksızlık yapılmış. Çaldılar kime?"
"Enteresan bunu da yorumlamak lazım. AK Parti bir belge hazırlamış ‘Neden yenileniyor? İstanbul seçimlerinin yenileme kararının nedenleri?’ Tarattırdım arkadaşlara okuyun dedim. Tek bir kelime çaldılar yok. Cumhurbaşkanı çaldılar dedi. Rakibimiz 31 Mart öncesi bir başka Binali Yıldırım. Sonrasında başka. Ben hiçbir şey çalmadım. Sadece gönül çaldım."
"Siz basın mensubusunuz. Basına hizmet eden birisiniz. Sayın Yıldırım, cumhurbaşkanı, bakanlar çaldılar derken siz kimi anladınız? Seçim sürecinin her aşamasındaydım. Çaldılar, kim? Gayet tabi sinirleniyorum. Niye Ramazan ayında iftira atıyor. Yalan söylemek, iftira atmak büyük günah. Geçersiz oylar da sayıldıktan sonra sonuçta hiçbir değişiklik yok. Gerekçelere bakar mısınız Allah aşkına? Maddi hata dediğiniz şey her zaman olur. Beylikdüzü’nde genel seçimlerden birinde, 2015 olabilir, ilçe başkanımız hatayı düzeltenlerden biriydi. Ben de belediye başkanıydım. Rakibimizin oyunu yanlış yazdınız dediler. Ne benim bir oyum rakibime, ne de rakibimin 1 oyu bana gelsin. Derdim bu."
Onlar itiraz ettiler tümü sayılsın diye. YSK kabul etmedi. YSK’nın buna gerekçe üretmesi lazım. Geçersiz oylar sayıldıktan sonra gerekçe olması lazım. 57 sandık seçtim dedi. Sayın dedi. 57 sandık sayıldı. Yaklaşık 21-22 bin oy yapar. 12 oy bize fazla çıktı orada da. Minimum hatalarla yürüyor.”
“Hepsini yenileyelim dedim mi dedim. Sandıktan daha evla. 25 seçimin sonucunu etkilemiyormuş. Zamanında itiraz etmediniz, ettik. Gidelim 39 ilçede bir daha seçim yapalım. Millet karar versin. 25 ilçede seçime etki edecek sayıda sorun yok. O ilçelerde, muhtarda, ilçe belediye başkanında, meclis üyelerinde sorun yok. Büyükşehir belediye başkanına gelince sorun başlıyor."
"Önce dediler soyadına göre partisi belli oluyor. Sayın Yıldırım anlatıyor: Gelen kişinin tipine bakarak AK Partili olup olmadığına karar veriyor. Ona eksik pusula veriyor. O yüzden AK Parti’nin oyu büyükşehirde düşüyor. Şaşkınlıkla dinledim. Bir daha dinleyeyim dedim."
"Benim okul müdürüm annesini ikna etmeye çalışıyor CHP’ye oy versin diye. O da adalet partili. Altı oka da ikna etmiş. Oyunu kullanmış rahmetli analık. Müdür manidar bakıyor. O da yırtmış oyu getirmiş, inanmayacağunu anladım ha buraya getirdim diye. Hem oy nasip olmuyor hem de oğlunu kırmıyor. Milleti üzmeyin. Büyükşehir belediyesi oyların diğer oylardan düşük olması lazım. Milletin aklıyla dalga geçiyorlar.”