Tutuklama kararlarına MHP ayarı

Tutuklama kararlarına MHP ayarı

MHP’nin hukukçu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, "'Çoğu koruma tedbirinin özellikle kamu menfaati amacıyla hürriyeti kısıtlamanın, tutuklama koruma tedbirinin masumiyet karinesi ile ne ölçüde bağdaştığı aslında akademik bir tartışma konusudur. Ceza Yargılamasında "ölçülülük" ilkesi ayaklar altında kalmıyorsa, mutlak zorunluluk yoksa, tutuklama yerine başka tedbirler düşünülmelidir'" dedi.

Soruşturma safhasında en son başvurulması gereken bir önlem kabul edilen tutuklama kararlarının kolaylıkla alınmasıyla ilgili tartışmalar son İBB operasyonu ile yeniden gündeme geldi. Ekrem İmamoğlu ile birlikte İBB soruşturmaları kapsamında 50 şüphelinin tutuklanıp cezaevine konulması yine tartışma konusu oldu. Tutuklular arasında bulunan kalp ve tansiyon hastası İBB Genel Sekreteri Mahir Polat'ın rahatsızlanarak cezaevinden hastaneye kaldırılması tartışmalara yeni bir boyut getirdi. Konuyla ilgili tartışmaların artması üzerine MHP’nin hukukçu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, “Yaşam hakkı tüm hakların üzerindedir, infaz tedaviden sonra yapılabilir” diyerek dikkatleri üzerine çekti.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin İBB tutuklamalarıyla ilgili olarak bayram mesajında, "Kimin suçlu olup kimin suçsuz olduğu derhal tefrik ve temin edilmelidir. Hukuk herkese lazımdır" ifadelerinin ardından Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın yaptığı bu çıkış MHP’nin tutuklamalar konusundaki tavrını da net bir biçimde ortaya koydu.

"TUTUKLAMA YERİNE BAŞKA TEDBİRLER DÜŞÜNÜLMELİDİR"

Feti Yıldız, "'Çoğu koruma tedbirinin özellikle kamu menfaati amacıyla hürriyeti kısıtlamanın, tutuklama koruma tedbirinin masumiyet karinesi ile ne ölçüde bağdaştığı aslında akademik bir tartışma konusudur. Ceza Yargılamasında "ölçülülük" ilkesi ayaklar altında kalmıyorsa, mutlak zorunluluk yoksa, tutuklama yerine başka tedbirler düşünülmelidir'" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, son günlerde sıkça dile getirilen soruşturmalarda "'düşman ceza hukuku uygulandığı'" ve "'masumiyet karinesinin ihalal edildiğine'" ilişkin görüşlere X hesabından yaptığı açıklamayla yanıt verdi. Yıldız, şu görüşlere yer verdi:

"Ceza muhakemesi, suça konu fiilin işlenip işlenmediği, işlenmişse failin kim olduğu ve faille eylem arasındaki bağın ne olduğunun tereddüde yer bırakmayacak şekilde tespit edilerek eyleme uygun hangi yaptırımın uygulanacağı sorularının cevaplandığı ve bu surette maddi gerçekliğe ulaşmanın hedeflendiği uzun ince bir yoldur.

Son aylarda en çok duyduğumuz şey, "masumiyet karinesi ve düşman ceza hukuku" terimleridir. Anayasa 38/4’e göre suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılmaz. Söz konusu düzenleme bir karineyi ifade eder. Karine aslında Ceza Muhakemesi'ne yabancıdır. Ceza muhakemesiyle çelişmeyen ilke şüpheden sanık yararlanır ilkesidir.

Çoğu koruma tedbirinin özellikle kamu menfaati amacıyla hürriyeti kısıtlamanın, tutuklama koruma tedbirinin masumiyet karinesi ile ne ölçüde bağdaştığı aslında akademik bir tartışma konusudur. Ceza Yargılamasında "ölçülülük" ilkesi ayaklar altında kalmıyorsa, mutlak zorunluluk yoksa, tutuklama yerine başka tedbirler düşünülmelidir.

'Tutuklulara Düşman Ceza Hukukunun uygulandığı" iddiası iğrenç bir iftiradan ibarettir. Türkiye’de düşman ceza hukuku yoktur. Yeri gelmişken bir kez daha dile getirelim. Hayati tehlikesi bulunan tutuklunun tedavisinin yapılması yasal bir zorunluluktur. İnfaz daha sonra yapılabilir. Yaşam hakkı tüm hakların önündedir. Hayırlı Bayramlar."