İmamoğlu anlatırsa kazanacak...
Aç insana demokrasiyi anlatamazsınız diye yazmıştım referandum öncesi...
55 milyon insan yoksul!
En temel gıda ürünleri ulaşılamaz hale gelmiş. Maaş ile geçinen geniş kesimlerin hem iki yakası bir araya gelmiyor, hem de her an işlerini kaybetme korkusu ile yaşıyorlar.
Orta direk çökmüş... Kent yoksullarının belirlediği bir seçimden ötekine sürükleniyoruz...
Yoksulluk, geçim derdi seçmeni nihayetinde, "dürtüleri" ile hareket etmeye zorluyor! En temel dürtü "hayatta kalmak" üzerine...
Abartılı mı buldunuz? Değil...
İYİ Parti'nin daha emekleme aşamasında seçime girdiği dönemde en çok duyulan projesi kredi kartları ve takipteki milyonlarca yurttaş için söylediği sözlerdi...
Neredeyse dalga konusu olan ama aslında hiç yabana atılmayacak AKP'nin Millet Bahçeleri de aynı dürtüye yanıt verecek türden projeler...
En dandik kahvenin 15 TL'ye satıldığı bir memlekette gençler arkadaşları ile hangi ortamlarda buluşup dertleşecek? Tek bir maaş geçinmeye yetmiyor, anneler çocuklarını en uygun koşullarda nereye bırakıp çalışmaya gidecek?
*
Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti... Kimse kusura bakmasın, çocuklarının günlük ihtiyaçları ve açlık derdine düşürülmüş milyonlar aslında ekmek kadar su kadar gerekli bu kavramları duymuyorlar bile...
Bu nedenle "ekonomik temelli projeleri anlatabilen, yerel seçimlerde başarılı olacak" diye yazdım...
Seçmen sandık başında önce cebini-işini düşünüyor... Ekonomik bunalımına çare olacağına inandığı kadrolara oy veriyor.
Kötünün iyisini tercih ediyor!
*
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun vaatleri bu anlamda çok önemli... Diyor ki;
"Yoksulluk, geçim sıkıntısı, eğitim ve sağlık hizmetlerine eşit erişim, iş bulmak, meslek edinmek, çocukların geleceği yalnızca İstanbullunun değil Büyükşehir Belediyesi'nin meselesi olacak."
İmamoğlu "Faturalarda, eğitimde, ulaşımda, alışveriş ve sağlıkta cebimizden çıkan parayı birlikte azaltacağız. Yeni iş sahaları ve ortaklıklar kuracağız. Kimsenin bize gelmesini beklemeyeceğiz, biz ayaklarına gideceğiz..." diyor.
İstanbul'un en önemli sorunu tüm anketlerde trafik çıkıyor... Çünkü soru; "İstanbul'un en önemli sorunu nedir?" şeklinde soruluyor. Oysa seçmen İstanbul'un trafik derdinden daha çok kendi yakıcı sorunlarını önceliyor.
"İBB olarak Mahalle Çözüm Merkezleri kuracağız" diyor İmamoğlu... "Doğumdan ölüme kadar İstanbullunun yanında olacağız, her mahalleye bir etüt kurarak çocuklarımıza ücretsiz etüt imkânı sağlayacağız" diyor...
Ulaşımda özel indirimlerden, su fiyatlarına, ücretsiz sağlık merkezlerinden üretici kooperatiflerine, burslar, gençlere özel imkânlar, yoksullara düzenli maaş, çocuklara özel eğlence merkezleri, yurt imkânları...
Ben, Ekrem İmamoğlu'nun projelerine baktığımda İstanbul ölçeğinde bir kentte tamamının hayata geçirilebileceğine inanıyorum.
AKP yoksullar, kenar mahalleler, ötekiler üzerinden iktidara geldi ancak rantçının, müteahhitlerin, yeşili yağmalayanların, beton ekonomisinin, sermayenin hizmetine girdi.
Ekrem İmamoğlu seçmenin "hayata tutunma dürtüsüne" çare olacak projeler anlatıyor. Ancak en büyük sorunu İstanbul gibi devasa bir metropolün adaylığına geç soyunmuş olması...
Bir yıl önceden kendini ve bu projeleri anlatabilseydi bugün rakipsiz İstanbul adayı olacaktı.
Peki son durum ne? Dün açıklandı...
Metropol ve PİAR araştırma şirketleri "İstanbul'da Ekrem İmamoğlu Ankara'da Mansur Yavaş kazanacak" diyor...
İki büyük kentin değişimi "Türkiye'nin dönüştürülmesine" de set çekecektir.
Umuda bu kadar yaklaşmışken tekrar soralım;
* Nüfus kayıtlarına göre hazırlanan seçmen listelerinde son durum nedir? Doğruluğu kontrol edildi mi?
* Seçimde olası tüm hilelerle ilgili bir kriz yönetimi planlandı mı?
* Parmak boyasını bir türlü onaylamayan YSK önünde büyük bir demokratik eylem düzenlemek iyi olmaz mı?!
* YSK'ya güven var mı? Yoksa, plan nedir?