Atatürk köylü kadını neden ve nasıl milletvekili yaptı?

Satı, 1890’da Muhtar Kara Mehmet Efendi ile Emine Hanım’ın kızları olarak Ankara’nın Kazan Köyü’nde doğmuştu. O yıllarda kız çocuklarının eğitim görme şansı çok az olduğundan, okuma ve yazma öğrenememişti. Ancak çok çalışkan zeki biriydi...

O yıllarda kızlar erken evlendiriliyordu. Satı da genç yaşta evlenmiş, kocası Balkan Savaşı’nda yaralanınca tarlada çalışarak çocuklarına bakmak zorunda kalmıştı. Aynı zamanda cephedeki askerlere erzak taşımıştı…

16 Temmuz 1934

Ankara''da yakıcı bir yaz günüydü. Atatürk beraberinde arkadaşları ve yaverleri olduğu halde Kızılcahamam''a giderken Kazan Köyü yakınlarında durmuş ve otomobilinden inmişti.

Köyün kadını, genci, yaşlısı, ihtiyarı köylerin içinden geçen, köşede duran bu yabancı konukları görünce hep beraber koşuştular…

Kimi su getirdi, kimi ayran, bunlardan biri, güğümünden aktardığı soğuk ayranı Atatürk’e uzattı, "Bir soğuk ayran içer misiniz?" dedi.



O çorak iklimin kavurduğu yüzünde bronzlaşmış Türk kadının en bariz ifadelerini taşıyan, bir Türk anası idi. Böğrüne sıkıştırdığı kundağı biraz daha bastırdıktan sonra, sağ elindeki ayran bardağını uzattı, bekledi.

Atatürk ayranı kana kana içti. Bir an, "Senin kocan kim?" diye sordu. Satı, Ankara''nın kendine has şivesi ile kocasının Sakarya harbinde boğazından yaralanmış bir cengâver olduğunu söyledi.
Bir soru daha sordu :

- Ne zaman doğdun?"

1919''da Atatürk Samsun''a çıktığı zaman doğdum.

Atatürk bir an düşündü. Yıl 1934 idi. Kadının ifadesine göre 15 yaşında olması gerekiyordu. Hâlbuki karşısındaki kadın 25 yaşlarında görünüyordu; tekrar sordu:

- Nasıl olur?

Satı hiç tereddütsüz, o her zamanki nüktedan haliyle ve memleketin işgal altında geçirdiği acı yılları ima ederek:

"Evet Paşam, ondan evvel yaşamıyordum ki!"

Afet İnan’a dönerek “Bu kadın kimmiş sorsana. İşte tam milletvekili olacak kadın,” dedi. Afet İnan, Satı ile konuşarak hakkında bilgi edindi.

Veda vakti geldiğinde Atatürk yaverine kadının ismini ve adresini not ettirdi. Atatürk, nezaketle yollarının uzun olduğunu söyleyerek köyden ayrıldı..

İLK KADIN VEKİLLER MECLİS’TE

Kadınların ilk kez seçme ve seçilme hakkına sahip olarak katıldığı seçimler 8 Şubat günü tamamlandı. Dördüncü dönem TBMM çalışmalarını 23 Aralık’ta 1934’te tamamlayarak dağılmış ve ülke bir kez daha seçim sürecine girmişti. Yürürlükteki iki dereceli seçim esasına göre yapılan seçimlerde öncelikli ikinci seçmenlerin seçim işlemleri tamamlandı.

Resmi açıklamalara göre ilk aşamada, 1927’de yüzde 23, 1931’de de yüzde 45 olan seçimlere katılma oranı, bu kez yüzde 69 gibi yüksek bir düzeye ulaşmıştı.

Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi mebus adaylarını belirleyip açıkladıktan sonra, ikinci seçmenler 8 Şubat’ta oylarını kullandı. Partinin gösterdiği adaylar oybirliğiyle milletvekili seçildi. CHF ilk kez 1931’de yapılan genel seçimde bazı yerlerde aday göstermeyerek bağımsızların da seçilmelerine olanak sağlamıştı. Bu uygulama 1935’teki seçimde de sürdürüldü. Ama bağımsızlar için kontenjan ayrılan üç ilde, CHF Başkanlık Divanınca parti adayları da gösterildiği için, seçim sonucunda, başlangıçta açıklandığı gibi 16 değil, 1 bağımsız üye meclise girebildi. Bağımsızlar arasında Refet (Bele), Ali Fuat (Cebesoy) ve Halil (Menteşe) Beyler gibi ünlü isimler de vardı. Ayrıca azınlıklara mensup 4 kişi de bağımsız olarak Meclis’e girecekti. 1935 seçimlerinin bir başka özelliği de Türkiye’de kadınların ilk kez milletvekili olmasına olanak vermesiydi. Partinin gösterdiği 18 kadın aday seçimi kazanarak meclise girdi.


İlk kadın milletvekilleri

İlk kadın milletvekillerinin arasında Atatürk’ün yaverine not ettirdiği, doğum gününü, yaşı daha büyük olmasına rağmen 1919 diye belirleyen Satı Hanım da vardı.

 


Satı Hanım ailesiyle ve takım elbisesiyle Meclis''te

Gündelik hayatta Satı’nın başı, tüm Anadolu kadınları gibi kapalıydı. Vekil olduğu gün başörtüsünü çıkardı. Takım elbise giydi, kravatını takarak meclise gitti. Satı Hanım, böylece bütün Türk kadınlarına örnek oldu.

Satı Hanım yemin ederken

TBMM kayıtlarına adı Hatı Çırpan olarak geçen Satı, vekil olduğunda 45 yaşındaydı. Satı Hanım, hemen okumayı ve yazmayı öğrendi. Ayrıca Ziraat Komisyonu’nda görev aldı. Ankara’ya yerleşmişti ama evi her zaman köylüleriyle dolup taşardı. Geldiği yeri hiç unutmadı ve herkesin derdine çare olmak için durmadan çalışıp didindi…

Satı Hanım, vekillik süresi dolduktan sonra köyüne döndü. 1956 yılında hayata veda etti…

Yazarın Diğer Yazıları