Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

İlk düğmeyi doğru iliklemek...

'Durum muhasebesine düşmandan başlamak' Dündar Taşer'e rağmen itiyat hâlini almışsa eğer, ilk düğmeyi doğru ilikleme ihtimâli ortadan kalkıyor demektir.

28 Şubat'ın muhasebesi mağdurları tarafından bile tam olarak yapılamadığı için 15 Temmuz'u yaşamış bir Türkiye söz konusu.

Başbakanlık'ta verilen 'hocaefendiler iftarı'nın bizi getirdiği yerin adı tam olarak 15 Temmuz.

Başbakanlıkta herkesin iftar yapma, bir Başbakanın da konutunda her istediğine iftar verme hakkı tabii olarak vardı ve halen de var. Fakat bir iktidar sandıktan, yani milletten aldığı yetkiyi, yani millî irâdeyi kim olursa olsun, hangi grup olursa olsun, hangi dernek, hangi vakıf, hangi meşrep, hangi tarikat, hangi STK olursa olsun, ister ÇYDD olsun, ister ADD olsun, isterse bir cemaat veya vakıf olsun, bunlarla paylaşırsa, bir gün millî irâdeyi paylaştıklarının bürokrasiyi de isteyeceklerini, bürokrasiyle yetinmeyip devletin en hassas kurumlarını isteyeceklerini görmemeleri öngörüsüzlükten öte bir şeydir. Bedelini de yalnızca siyâsî iktidar değil, devlet öder, millet öder. Tıpkı 15 Temmuz'da olduğu gibi.

Bugün de hem iktidar, hem muhalefet, hem medya ve dolayısıyla hem de toplum 15 Temmuz muhasebesinden uzak...

Ve 16 Nisan itibariyle referandum neticeleriyle birlikte girilen yeni yol.

Başkanlık sistemi, partili cumhurbaşkanlığı sistemi, adına ne dersek diyelim, yeni bir sisteme geçiyoruz. 2019 itibariyle artık Türkiye'nin yeni bir yönetim sistemi olacak.

Bu yeni bir siyâsî sistem, yeni bir yargı sistemi, yeni bir seçim sistemi de demek olacak aynı zamanda.

İktidar kanadı istediği kadar güçlendirilmiş Meclis'ten söz etse de, gerçek bu değil, hepimiz biliyoruz. Güçlü olan yalnızca Başkan olacak. Meclis ise yüzde 50'nin bir üstünde oy alan partinin güçlü ve aynı zamanda da güçlü olmasına rağmen etkisiz/yetkisiz olduğu bir yapıya bürünecek. Bir nevi parlamenter sistemin Çankaya'sı Meclis, Meclis'i de Çankaya'sı olacak...

Bu durumda Başkan'ı seçemeyen partilerin milletvekilleri de yalnızca pembe bir koltuk sahibi olacaklar, hepsi bundan ibâret kalacak, haydi daha açık veya daha dramatik bir şekilde ifade edelim, 23 Nisan Bayramlarında koltuklara oturan çocuklardan pek de farkları olmayacak.

Bu tabloyu görmeden, anlamadan, muhasebesini yapmadan önümüzdeki dönem için yapılan siyâsî planların hepsinin bir tek yeri var; çöp kutusu...

Tekrar tekrar yazacağız belki de, 2019'a kadar geçecek önümüzdeki zaman dilimi milliyetçi siyâset için hayatî önem taşıyor. Bir nevî varlık yokluk muhasebesi bu ve yeni sistemin dayattığı gerçeklerden uzaklaşmadan serinkanlılıkla yapılmalı bu muhasebe. Tartışmanın merkezinde de kutsadığımız aidiyetlerimiz değil, milletin refahı, huzuru, ülkenin kalkınması, eğitim düzeyi, üretime dayalı üretim zenginliği ve tabii devletin bekası olmalı. Milletin ve devletin bekası aidiyetlerimizden geçiyorsa ne âlâ. Lâkin geçmiyorsa da "ne âlâ" diyebilmeliyiz.

Aksi takdirde Türk milliyetçileri olarak, gassalın elindeki meyyitlerden bir farkımız kalmaz...

Yazarın Diğer Yazıları