Ilıman İslam ısındı

Bu adamı iş başına getiren yabancılara, savundukları “ılıman İslam” diye bir şeyin olamayacağı, yıllarca anlatılmaya çalışıldı.
Şimdi şimdi, kafalarına dank ediyor.
Şimdi anlıyorlar devlet yönetmeye soyunduğunda dini kullanarak seçime girenlerin, Kur’an’ı Kerim’deki insanlık öğütlerini nasıl unuttuğunu.
Biz takiye yapıyorlar dediğimizde inanmamışlardı.
Şimdi anlıyorlar bu işin ılımanlığının olamayacağını.
Bizler biliyor, söylüyorduk. Ama onlar, ihtiraslı satılık politikacıları kullanıp, deneme tahtası haline getirdikleri bizler üzerinde, bunu denemeyi de tercih ettiler. Dünya savaşlarından bile birbirlerine dayanarak çıkan Hıristiyan âlemi, İslam ülkeleri ile daha kolay oynadı. Hem onlar, hem de yetmez ama evetçiler için oldukça geç ve ne yazık ki yüksek maliyet.
İşin başörtüsü olmadığı, işin bir rant paylaşımı kavgası olduğu, bunların geldikleri gibi gitmeyeceklerini, daha yeni yeni anlamaya başladılar. Oysa biz, Erbakan’ın 1969 yılında seçildiği TOBB başkanlığı koltuğunu terk etmemekte direnişinden beri biliyorduk. Daha yeni, sivilleştirilmiş, eylemci kılığına sokulan polislerin Molotof kokteyli attığını anladı benim yetmezcilerim. Yeni, derin devleti siyasetçilerin nasıl kullandığını fark etti.
Ama siyasetçiler ve muhalefet hâlâ bir gerçeği net anlayamadı. Kalkıp, Çankaya’dakine gidip, sanki başka biriymiş gibi ondan müdahale için medet ummak. Hatırlayın Rize’de neler söyledi. Onu Dışişleri Bakanı, yapan ve sonra Çankaya’ya çıkaran kimdi? Erdoğan hükümetinin baskıcı her yasasını sorgulamadan imzalayan sanki başkası. Hâlâ hayal âleminde ve ne yazık ki çözüm yanlış yerde aranıyor.
Ama ben de umudumu başka yerlere bağladım. Umudum Erdoğan’ı atayan güçlerin yarattıkları tehlikenin, cehaletin uygarlığa saldırısının nelere mal olabileceği yolundaki Taksim uyarısını almış olması. Yapılan resmî açıklamalar, sertleşmeler uyarı şeklinde sürüyor. Ama bence en önemli uyarı Amerikan basın yayın organlarında.
Geçmişte ABD yönetimlerinin bu organları nasıl kullandığını Irak ve Afganistan savaşlarında gördük. Şimdi de Başbakan’ın başdanışmanı İbrahim Kalın’a karşı tutumu bir uyarı olarak algıladım. Ama AKP iktidarının; böyle değil, doğrudan bile uyarılsa konuyu nasıl çarpıttıkları ortada.
Türkiye, Washington’dan hem Beyaz Saray hem de Dışişleri Bakanlığı sözcüleri tarafından uyarıldı. New York’ta Birleşmiş Milletler aynı uyarıyı yaptı. Avrupa Parlamentosu, Uluslararası Af Örgütü uyarıda bulundu. Avrupa Parlamentosu’ndaki özel oturumda Türkiye’nin topluluğa bu kafayla giremeyeceği konuşuldu. Bunların dışında Amerikan medyası ağız birliği ile televizyon ve yazılı basında her gün bir haber yayınlıyor ve Erdoğan hükümetini diktatörlükle suçluyor.
Avrupa basını Amerikan basınından daha sert ve daha acı dille hükümete saldırıyor. Tüm Batı başkentlerinde AKP iktidarı diktatörlükle ve Tayyip Erdoğan yeni Hitlerizmin sembolü olarak tanımlanıyor. Alman basınında 3,5 milyon tirajlı Bild Erdoğan’ı Hitler ve Davutoğlu ile Arınç’ı da SS üniformaları içinde gösterdi.
Evet, onlara göre, içeride Gezi ve Taksim olayları nedeniyle gençliğin gazı alındı. Hafta sonunda okulların tatil olacağı ve gençlerin yaz tatiline çıkacağı hesabından, sanki AKP bu işi de sıyırdı mantığı. Ama bence, bir kere taş yerinden oynamış ve Erdoğan hükümetinin ne kadar kırılgan olabileceği ortaya konmuştur. Bir de ünlü, her şeyden kurtulmuş muhteşem ekonominin her an çökebileceği de sergilenmiş oldu. Bakın Merkez Bankası müdahalesi bile doları iki ay önceki düzeye çekemedi.
Bakmayın siz turizme etkileri falan gibi palavralara da. Bir kere Türkiye’ye, Avrupa ve Asya’nın çulsuz turistleri paket programlarla geliyor. Onları tek etkileyen oda ücretleridir. Bu tür turisti toplum olayları ve deprem bile etkilemez.
Sonuç, değişmeyeceğini açıklayan Tayyip Erdoğan’ın değiştirilmesinde. Bunu da önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları