İletişim Başkanlığı'nın İstanbul Kanalı hassasiyeti!
İletişim Başkanlığı "Kanal İstanbul" için sayfa açmış. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile İstanbul Kanalı arasında nasıl bir bağ var, bilemedim.
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" diye tuhaf bir ad verdikleri yeni rejimde, her şey iç içe. Vazife sınırının neresi olduğunu bilemiyoruz. Kim evvel davranır, kim bir ucundan tutarsa kaldırmak istiyor.
"İletişim" adlandırması da bir garip... Önceki adı "Enformasyon" idi.
İletişim, iletmekten gelir. Elle tutulur bir şey iletilir. Söz ise taşınır veya nakledilir. Türkçenin inceliğine bakın siz... Taşımak Türkçe. Arapçadan gelmiş bir kelime (Nakil ise Arapça bir kelime demiyorum!). Çünkü, Türkçemizin artık aslî bir kelimesidir.
"Söz taşımak" ile "söz nakletmek" arasındaki farkı bilirsiniz. Birincisi gıybete girer. "Gıybet" Arapçadır kullanmam diyen, "dedikodu" diyebilir. Cumhuriyet öncesinde bile kullanılırdı. Osmanlı Türkçesini ben hallederim, diyebilenin bile tereddüt edeceği M. Kemal'in Nutuk'unda, "dedikodu" geçer (altı yerde), "gıybet" geçmez.
"Söz" yanında, "laf" var, "lakırdı" var... "Lagaluga" argoya kaçıyor ama dilimizin zenginliği, Arapçadan gelmiştir... "Laf paralama"... Aynı yine...
İletişim Başkanlığı. Enfermasyon'un yerini aldı ama "iletişim" karşılığı "mükâleme" ve "communication" gösteriliyor.
İletişim kelimesi ne zaman çıktı? Bir televizyon programında İngiliz-Amerikan dili ve edebiyatı prof'u., yazar Murat Belge, 16 Ocak 2011'de, NTV'deki bir programda "Ben çıkardım." demiş:
"Mesela 'anlam' diyoruz, Ataç'ın bulduğu bir şeydir. Kullandığımız birçok kelime... Demin konuştuk; 'söylem'... 'Söylem' benim icadım; 'iletişim', benim icadım. İlk ben bunları icat ettim. Yani...", Ama diğer taraftan Nişanyan, 1971'de Cumhuriyet gazetesinde bu kelimeyle karşılaştığını yazıyor. Yine M. Belge mi kullandı? Bilemiyoruz."
Kelime uyduranlar kendilerini öne çıkarmada sınır tanımıyorlar. Doğru mu yaptılar, yanlış mı yaptılar düşünmüyorlar! M. Belge öyle uydurukçaya da hevesli görünen biri değil.
Ömer Asım Aksoy'un, Emin Özdemir'in nasıl kelime uydurduklarını ballandıra ballandıra anlattıklarını bizzat dinlediğimi yazmıştım.
Neden bahsediyorduk, nereye geldik. "İletişim" diyeceğimize, "enformasyon" kalsaydı, daha açıklayıcı olurdu.
Enformasyon ne peki...
"Enformasyon düzenlenmiş veri olarak tanımlanabilir. Düzenlenme başkaları tarafından yapılır ve yalnızca ilgili kişi için bir anlam taşımaktadır. Enformasyon anlamlıdır, amacı vardır konu ile ilgilidir, belirli bir amaç için şekillenmiştir. Enformasyon, çalışanlara ve yöneticilere ağ bağlantıları, internet veya e-mail ile ulaşır. Enformasyon, olay ve objeleri yorumlamak için bir bakış açısı kazandırır ve bilgi oluşturmak için gerekli bir öğedir. Enformasyon, bilgiye katkıda bulunarak onu etkiler. Veri ve enformasyon için kullanılan sorular; 'kim-ne-nerede-ne zaman?' sorularıdır, fakat bilgi için sorulan sorular ise 'neden?' ve 'niçin?'dir."(Nezahat Güçlü, Kseanela Sotirofski, "Bilgi Yönetimi", Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, C. 4, S. 4, Güz 2006).
"Enformasyon"u kaldırıp "iletişim" derken asıl neyin kastedilmek istendiğine kafa yorulmalıydı.
"Kanal İstanbul iletişimi"ne de geleceğiz!