İlahi mesaj

Van’da yaşadığımız felâket üzerine yapılan yorumlar, bakış açıları arasında ne kadar büyük fark olduğunu gösterdi. Bizler, deprem felâketi, Allah’ın, kardeş kavgasının bitirilmesi için bir uyarısıdır ve bu “toprak ana üzerinde” yaşayanların hepsinin aslında “tek bir millet olduğunu ve bölünemeyeceğimizi gösterdi” ve Müslümanlık mezhep farklarına rağmen bu birliğin temel öğelerinden biri ama, bizi birleştiren çok unsurlar var, diyoruz... Bazı vicdansızlar ise bu felaketten başka ders çıkarmışlar; mesela “Ağlama sırası onlarda” demişler. MHP lideri Devlet Bahçeli, milli dayanışma içinde olmamız gereken günlerde, böyle intikam hisleri ifade edenlere, haklı olarak tepkisini gösterdi. “Lânetlenmesi gereken büyük densizlik ve soysuzluktur” dedi.. Düşman da olsalar böylesine bir yaranın üzerine tuz basmamak lazım...

***


Ancak felaketten çıkan dersi doğru okumak, Allah’ın “uyarısını” anlamak asıl onlara, ötekilere düşer... Terör silahını önce onlar çıkardıklarına göre şimdi bu felaketten ders alarak bırakmak da onlara düşer!.. Fakat terörün destekçileri şimdi asıl lanet olası densizliklerini Türk Ordusu’na ve devletine karşı gösteriyorlar; ders almamızı istiyorlar... Bir “Depreme harekât sebep oldu; fay hatları, bombardımanlar yüzünden kırıldı” demedikleri kaldı... Yakında onu da derler. Demedi demeyin!..
Cengiz Çandar “Çözüm için ilahi bir mesaj mı” diye soruyor ve (felaket) “zihinlerde bırakması gereken bir ders olmalı” dedikten sonra çıkardığı ahkâm özetle şöyle: “Kürt sorununda barışçıl çözümü hançerleyen son günlerin şiddet olaylarının, Hakkâri’nin Çukurca’sı ve Bitlis’in Norşin’inde acımasız kurşunlara feda ettiği evlatlarından” söz ediyor. Çandar, “Acaba, Van depremi, siyaset aktörleri için bir ’İlahi mesaj’olarak algılanacak mı” diye soruyor. Ama bu olaylardan kimin sorumlu olduğu hususu muğlak ve meşkûk. Onu tanıdığımız kadar murat ettiği sorumlu bölücüler, PKK değil, TSK’dır... Ve ona kalırsa “harekât durdurulmalı!..”
Ama “felâketten asıl ders alması gerekenler, hemen silahlarını bırakmazlarsa Türk Ordusu harekâtı durdurmalı. Ama eşkıya duraklasa da terörü
bırakmayacak. Çünkü emel ve hayalleri, büyük” !..
Bu konuları bir meslektaşımla tartışıyordum. O, iyi niyetli “Her şeye rağmen hele deprem üzerine, eşkıya ile müzakereye devam” diyor... Ah kardeşim; bu okul münazarası değil... Havanda su döver, abesle iştigal ederken, lafügüzafla vakit
kaybederken eşkıya kazanıyor ve biz
kaybediyoruz...
Ülkemizin altındaki kırılgan fay hatları, zaman zaman kırıldığı gibi aynı zeminde kırılgan başka fay hatları da var ve kesişiyorlar. Bunlar kırılırsa, deprem TC’yi yıkacak ve vatanımızı, devletimizi enkazın
altından AKUT bile kurtaramayacak...

***


Van-Erciş felaketinden sonra yaralar sarılacak ama toplumda ve ailelerde çok derin izler bırakacak nice dramlar, trajediler çıkacak. Beni çok etkileyen kareler, enkazdan kurtarılmayı bekleyen bebenin eli... Ve kurtarılan çocuğun korku ve sevinç dolu gözleri! Yurdun dört bir yanından bölgeye koşan kurtarma ve itfaiye ekiplerinin gayretleri her türlü övgü ve minnete lâyık. Bazen “İnsanlık öldü mü” diye sorarız ya; Van ve Erciş’te anladık: “İnsanlık ölmemiş...”
Mehmet Ali Birand’la mizacım uyuşmaz ama itiraf edeyim; ağır bir ameliyattan yeni kalktığı halde, nekahet döneminde bölgeye gidip o soğuklarda oradan yayın yapmasını çok takdir ettim ve yayınlarını çok başarılı buldum. İyi televizyonculuk yaptı... Yaşanan dramı özellikle de halkın “çadır, battaniye” ihtiyaçlarını ayyuka çıkaran feryatlarını yansıttı. Görmesi gerekenler gördü mü acaba!..
Bu feryatları hükümet duydu mu?.. Açıkçası, bölgeye çadır, battaniye ve yardım konusunda hükümet çuvallamıştır...
Erdoğan dışarıdan yardımları reddetmiş, “Biz kendi başımıza altından kalkarız” demiş, ama altından kalkamadıkları işte gün gibi ortada...

Yazarın Diğer Yazıları