İYİ Parti Başkanlık Divanı toplantısı sonrası açıklama yapan Genel Sekreter ve Parti Sözcüsü Cihan Paçacı, “Devletin tüm kurumlarını uzun bir süredir ve tek başına elinde bulunduran bir iktidarın, 'Tarihin en şaibeli seçimi' gibi ifadelerle millet iradesine saygısızlık yapmaya hakkı yoktur. Tüm denetim imkanları ellerinin altındayken, tüm kurumlar sorgusuz sualsiz biat durumundayken, bu tür söylemlerle millet iradesini karalamak kimsenin haddi değildir” ifadelerini kullandı.
İYİ Parti sözcüsü Paçacı, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Değerli Basın Mensupları!..
Ülkemiz, geçtiğimiz Pazar günü yaptığı yerel seçimlerle bir demokrasi sınavı daha vermiş ve bu sınavdan da başarıyla çıkmıştır.
İYİ Parti olarak, sonuçların ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyoruz.
Hangi partiden olursa olsun seçilen tüm başkanlara, il genel ve belediye meclis üyelerine ve muhtarlarımıza, Türk Milletine hizmet yolunda başarılar diliyoruz.
Birkaç yerde yaşanan ve vatandaşlarımızın hayatına mal olan, elim olaylar dışında, kendisine yakışır bir olgunlukla kendi tercihini yapmıştır.
Hiçbir makam ya da başarının vatandaşımızın hayatından kıymetli olmadığını bir kez daha yineliyor, hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyoruz.
“TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİSİ SAHİPSİZ DEĞİLDİR”
"Değerli Basın Mensupları!..
Bu seçimlerde Türk Milleti, hukuk devletinin, çoğulcu demokrasinin, milli birlik ve beraberliğimizin yanında olduğunu net bir şekilde tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir.
Sırası gelmişken, Türkiye’deki seçimlere dair görüş beyan ederken iç işlerimize karışmak gibi bir algıya sebep olabilecek ifadelerde bulunan bazı ülkeleri uyarmak isteriz. Türk devleti birçok batılı ülkeden çok daha köklü demokrasi geçmişine, Türk Milleti de çok daha güçlü demokratik geleneklere sahiptir.
Bu gerçek ışığında hatırlatmak isteriz ki, Türkiye’nin demokrasisi sahipsiz değildir ve onu yorumlamak isteyen her devlet sözlerine ve tavrına dikkat etmelidir."
“İKTİDAR CİDDİ BİR YARI ALDI”
"Değerli Basın Mensupları!..
Yeni sistemle ortaya çıkan siyasi iklimin bir sonucu olarak bu seçim de “bir ittifaklar seçimi”ydi.
Takdir edersiniz ki her seçimin kaybedenleri ve kazananları vardır.
Yerel seçimlerde Millet İttifakının başarısı apaçık ortadadır.
31 Mart akşamı alınan sonuçlar, 17 yıllık AK Parti hükümetlerinin dayatmacı politikalarının, tek adama dayalı yönetim heveslilerinin ve onların kullandığı, ayrıştırıcı ve bölücü söylemlerinin milletimizden ciddi bir uyarı aldığının ve esaslı bir şekilde kulağının çekildiğinin göstergesidir.
Türk Milleti, üç büyük şehir başta olmak üzere birçok büyükşehir belediyesini Cumhur İttifakından alarak “Millet İttifakı”na emanet etmiş, bu tercihi ile iktidara son derece önemli ve güçlü bir mesaj vermiştir.
Milletimiz yerel yönetimlerle ilgili tercihini yaparken AK Parti iktidarına da;
Mutfaktaki yangını söndür,
Suni gündemlerle değil, benim dertlerimle ilgilen,
Hukuk ve adalete, temel hak ve özgürlüklere, çoğulcu demokrasiye bağlılıktan ayrılma,
Hür teşebbüs ve mülkiyet hakkına saygı duy,
Siyasal tercihim yüzünden bana, komşuma, arkadaşıma, yakınlarıma, sevdiklerime hakaret etme,
Kayırmacılıktan,
Millet, sıkıntıdan inim inim inlerken lüks ve şatafattan uzak dur,
Demiştir…
Ümit ediyoruz ki, bu sonuçlar ışığında AK Parti hükümeti ve Sayın Erdoğan bu mesajları alacak, milletin diğer yarısının da hükümeti ve Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlayacaktır.
31 Mart seçimlerinden sonra oluşan tablodan AK Parti iktidarının çıkarması gereken dersler vardır.
Türk Milletinin;
Bir insanın iki dudağının arasından çıkan emir kipleriyle yönetilmeye,
Farklı inanç, düşünce ve yaşam tarzlarından dolayı ötekileştirilmeye,
Yandaşlık ve adaletsizliklere mahkum ve mecbur edilmeye itirazı vardır.
AK Parti, milletin bu itirazını görmeli ve kendisine, siyasi üslubuna çeki-düzen vermelidir. En büyük gücümüz ve değerimizin milli birliğimiz olduğunu unutmamalıdır.
Her rejimde iktidar vardır, ama muhalefet sadece demokrasilerde vardır.
Bu sebeple muhalefeti demokrasinin vazgeçilmezi kabul edip, parmak sallamaktan ve ıslah etme hevesinden vazgeçmelidir."
“YEREL İKTİDARDAKİ DEĞİŞİMİN OLUMLU HAVASI TÜM YURTTA HİSSEDİLİYOR”
"Değerli Basın Mensupları!..
31 Mart’ta Türkiye’de çok önemli bir değişim yaşanmış, en büyük iki kentimizdeki 25 yıllık yerel iktidarlar değişmiştir. Ve bu değişimle birlikte, ortaya çıkan olumlu hava bütün yurtta etkisini hissettirmiştir.
Tablo doğru ve dikkatli incelendiğinde görülecektir ki;
İYİ Parti; 17 yıllık konforlu siyasete nokta koyan güçtür.
Partimizin kurulduğu gün, Sayın Genel Başkanımız; şöyle demişti;
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İYİ Parti konforlu siyasetin koridorlarına sıkıştırılmış Türkiye’nin nefes borusudur. İYİ Parti, can çekişen Türk siyasetinin yaşam odasıdır. İYİ Parti, Türk Milleti ve devletinin bekası için bir erken uyarı sistemidir.”
Öyle de oldu. Emin olun ki Türkiye ve demokrasimiz, 31 Mart seçimleriyle nefes aldı.
31 Mart sonrası, büyükşehirlerde, millete nefes aldıran, insanımızı rahatlatan bir dönüşüm yaşandıysa, Türkiye’nin siyasi görünümü değişmişse, bu, İYİ Partinin Millet İttifakı içerisinde ortaya koyduğu performans ve katkı dolayısıyladır.
İYİ Parti; toplumsal yaşam alanına 17 yıldır fütursuzca yapılan müdahalelere “Dur” demiş, insanların özgürlük alanına sahip çıkarak, kendisinden beklenen işlevini yerine getirmiştir.
İYİ Parti; bir süredir üzerinde kara bulutlar dolaşan ülkemizin güvenli geleceği ve sahip olduğu çoğulcu rejime kurulmaya çalışılan kumpası ortadan kaldırmıştır.
İYİ Parti; milletimizin asırlık demokrasi yolculuğunda, bedelini fazlasıyla ödeyerek kazandığı demokratik değerlere, milli iradeye ve sandık kutsiyetine sahip çıkmıştır.
İYİ Parti; AK Parti yönetimlerince dejenere edilmeye çalışılan çoğulcu toplumdan, tekçi devlet ve toplum yapısına doğru giden sapmaların önüne geçmiştir.
İYİ Parti; bu tarihi sorumluluğunu yerine getirirken, her zaman olduğu gibi günlük ve kısır siyasi hesapların dışında kalmış, milletin genel yararını düşünerek hareket etmiştir.
İYİ Parti; karanlıklara meydan okuyan gün ışığı misali, ülkemizin bugününü aydınlatarak gelecek korkusu ve kaygılarını ortadan kaldırmıştır.
Seçim sürecinde asaletin, cesaretin ve nezaketin en güzel örneklerini sergileyen Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, kullandığı dil ve benimsediği siyaset duruşu ile kutuplaşma ve ayrışmanın dermanı olmasını bilmiştir. Korku dağlarına sırtını dönmüş, baskı, sindirme ve tehdit sahiplerine pabuç bırakmamıştır.
Bu özellikleri ile İYİ Parti, Türk siyasi hayatında kalıcı ve müstesna bir yere sahip olduğunu herkese göstermiştir.
Bu ülkede iyi ve cesur insanlar vardır!..
Onların kurduğu İYİ Parti vardır!..
Ve bu parti bir buçuk yıllık geçmişi ile “sözde değil, özde” iyilerin ve iyiliklerin temsilcisi olduğunu göstermiştir.
Ülkemizin özgür geleceği ve millet varlığımızla ilgili şer hesapları olanlar, alınan seçim sonuçlarıyla “İYİ Parti” olmaksızın yapılan hesapların havanda su dövmekten ibaret olduğunu bir kez daha idrak etmek zorunda kalmışlardır."
“İKTİDARIN MİLLET İRADESİNE SAYGISIZLIK YAPMAYA HAKKI YOKTUR”
"Değerli Basın Mensupları!..
Seçim gecesinden bu yana süren bazı tartışmalara da değinmek istiyorum.
İstanbul ve Ankara sonuçları üzerine yürütülen iddia ve tartışmalar, elbette bütün taraflar için demokratik bir haktır.
Ancak, bu tartışmalar da, seçim kurullarına itirazlar yapılırken, incelemeler sürerken, yeterince yorulmuş demokrasimizin daha fazla yara almamasına bütün taraflar özen göstermelidir.
Şunu da vurgulamakta büyük fayda vardır.
Devletin tüm kurumlarını uzun bir süredir ve tek başına elinde bulunduran bir iktidarın, “Tarihin en şaibeli seçimi” gibi ifadelerle millet iradesine saygısızlık yapmaya hakkı yoktur. Tüm denetim imkanları ellerinin altındayken, tüm kurumlar sorgusuz sualsiz biat durumundayken, bu tür söylemlerle millet iradesini karalamak kimsenin haddi değildir.
Şayet konu, etik dışı davranışlar ise bu konuda iktidar partisinden başka “fail” aramanın da anlamı yoktur.
Hak arayışına diyeceğimiz olmaz, ama mesnetsiz hiçbir girişim de Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerinin Millet İttifakının emanetinde olduğu gerçeğini değiştiremez."
“EKONOMİ CİDDİ BİR KRİZİN ETKİSİNDE”
"Değerli Basın Mensupları!..
Milletimiz, yaşadığı ağır ekonomik şartlar içerisinde yorgundur. Evine aş, çocuğuna iş, yarınına güvence kaygısı içerisindedir.
Türk ekonomisi, uzun süredir, uygulanan yanlış AK Parti ekonomi politikaları ile ciddi bir kriz ve iktisadi daralmanın içerisindedir.
Hükümetin “Devekuşu” misali başını kuma gömmüş olması da, bu gerçeği değiştirmemektedir.
Sanayi üretimi daralmakta, tarım ve hayvancılık pahalı girdiler dolayısıyla can çekişmekte, vatandaşın mutfağındaki yangın büyümekte, fabrikalar kapanmakta ve işsizlik ordusuna her gün binlerce yeni işsiz katılmaktadır.
Bunlardan daha vahimi ise, ülke insanının geleceğe yönelik karamsar beklentileri ve ümitsizliğidir.
Bu hayati sorunlar, tarafımızdan, aylardır dillendirilmesine rağmen, hükümet, bırakın makul ve mantıklı çözümler üretmeyi, ya sorunları görmezlikten gelmekte, ya çözüm diye, derde derman olmayan geçici adımlarla iş yapar gözükmekte, ya da ithalat kolaycılığına soyunarak yandaşlarına yeni rant kapıları aralamaktadır.
Tarım ve hayvancılık alanında kendisine yeten ender ülkelerden biri olan Türkiye, uygulanan yanlış tarım politikalarıyla tarihinin en ağır “Gıda ve beslenme krizi” ile karşı karşıyadır. Artan maliyetler dolayısıyla çiftçimiz tarlasını ekmemekte, üretim alanları daralmakta, insanlarımız ise karnını doyurmakta güçlük çekmektedir.
Şayet hükümet, ekonomik sorunları aşmak için, milli güvenliğinde zaafiyet yaratacak tank palet fabrikası gibi askeri tesisleri satmak durumunda kalıyorsa, vatandaşın sofrasına gelen patates, soğan ithalat yoluyla temin ediliyorsa, artık “Yolun sonu” gelmiş demektir.
Ekonomi ve tarım politikalarının başarılı olmasının ilk ve en önemli şartı, bu politikalara ve uygulayıcılarına duyulan güvendir.
Milletimizin, maalesef, AK Parti ekonomi politikalarına ve ekonomi yöneticilerine olan güveni kalmamıştır.
En büyük itimatsızlık da, ekonomiden sorumlu bakan “Damat Berat” ve her konuşmasında çamlar devirerek, milletine hakaretler yağdıran, devlet ciddiyetinden uzak Tarım Bakanına yöneliktir.
AK Parti hükümeti ve Sayın Erdoğan, 31 Mart sonuçlarından sonra, açıkladığı üzere, yeni bir ekonomi politikası ortaya koyacaksa, kendilerine, ilk adım olarak, milletimiz nezdinde güvenilirliğini ve itibarını sıfırlamış bu iki bakanı görevden almakla başlamasını tavsiye ediyoruz."
“İKTİDAR, SEÇİM SONRASI OLUMLU HAVANIN KIYMETİNİ BİLMELİ”
"Değerli Basın Mensupları!..
Sözlerimin sonunda bir kez daha ifade etmeliyim ki; iktidar başta olmak üzere bütün taraflar, yerel seçimler sonrası oluşan olumlu havanın kıymetini bilmeli ve bundan istifade etmelidir.
AK Parti iktidarı, ülkeyi tek adamın iradesiyle değil, iktidarı, muhalefeti, tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte ortak akılla yönetilmesi gerektiği gerçeğini biran önce kavramalıdır.
31 Mart’ın, ülkemizin önüne koyduğu imkanlarla, Türk siyaseti kısır çekişmeler ve hakaret dilini bir kenara bırakmalı ve varlık sebebi olan milletinin refahını nasıl sağlayabileceğine kafa yormalıdır.
İYİ Parti olarak, biz de üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle, milletimizin huzur ve mutluluğu için dün olduğu gibi bugün de, bu sorumluluğun gereklerini yerine getirmeye devam edeceğimizi ifade ediyoruz."