AKP iktidarına yakınlığı ile bilinen Yeni Akit Gazetesi yazarı Akif Bedir, bugünkü köşesinde dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Yazısında parti içi muhalefetin söylem ve eleştirilerine yakın ifadeler kullanan Bedir, yeni bir AKP'ye ihtiyaç olduğunu söyleyerek "Reisin etrafını saran yağdanlıkların, menfaatçilerin dağıtılması ve günümüz siyasetinin işsiz takımının partiden atılması için milli ve yerli kimliğiyle mücadele edecek, beka cephesini güçlü kılacak sevdalılara ihtiyaç var" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çeşitli dönemlerde yaptığı 'yenilik' açıklamasının 'herkesi büyük bir beklenti içine soktuğunu' söyleyen Bedir, "AK Parti’de tepeden tırnağa bir değişim mutlak şart. AK Parti tabanın sesine kulak verip, kendini yeniler ve değiştirirse yoluna devam edebilir. AK Parti’de davanın özünü kaybetmiş kişilerin elenmesi zarurettir" ifadelerini kullandı.
Bedir'in yazısının tamamı şu şekilde;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yerel seçim sonrası hemen her konuşmasında değişimden, yenilikten bahsederek herkesi büyük bir beklenti içine soktu.
Hem kabinede hem partide değişim beklentisi yüksek, atacağı adımlar merakla bekleniyor.
İkiyüzlü, pervasız, hilekâr, yeri geldiğinde çukura dönüşen bir siyaset zemini, ilkelerini rafa kaldırmış siyasilerin başrol oyuncusu olduğu bir siyasi iklimde yeniden tırmanış için değişim şart, hem de olmazsa olmaz bir şart.
AK Parti’de büyük kongre tarihinin bir yıl öne alınması değişimin teşkilat yöneticilerinin seçim süreci ile başlayacağı kanaatimizi güçlendirdi.
AK Parti’de tepeden tırnağa bir değişim mutlak şart. AK Parti tabanın sesine kulak verip, kendini yeniler ve değiştirirse yoluna devam edebilir. Ak Parti’de davanın özünü kaybetmiş kişilerin elenmesi zarurettir.
Davasına, geleneklerine, ilkelerine bağlı ve milli nitelikleri güçlü toplumsal çoğunluğun küstürülerek, kızdırılarak, incitilerek evine ve sessizliğe çekilmesi AK Parti ile toplum arasında bir kopuşun oluşmasına sebep oldu.
Milletle olmak ve milletin emrinde olmak düsturu sekteye uğratılınca hâsıl olan değişim ihtiyacını millet sandıkta kendisi yapıyor.
Jübilesini yapması gereken, emekliliği dolmuş siyasetçilere yeni bir “siyasi meşgale alanı” açmak için istişare heyeti üyeliği ile asgari ücretin sekiz katı maaş verip susturmak değişim ya da öze dönüş değildir.
Ak Parti’de kucaklayan, gülümseyen, misyonu ve vizyonu yüksek, dünya ile bütünleşecek, zamanın ruhuna ve toplumun genel beklentilerine cevap verecek isimlere ihtiyaç var.
Ak Parti’de siyaseti sosyolojik, dini ve ekonomik hayatta dâhil olduğu grubu temsil eden değil doğrudan millet mensubiyetiyle yapan milletin adamlarına ihtiyaç var.
Ak Parti’de siyaseti geçim kaynağı görmeyip, şahsi menfaatleri için kullanmayan, siyaseti dava gören ve bunun için koşan dava adamlarına ihtiyaç var.
Milletin umutlarını yeşertecek, gelecek beklentisini yükseltecek değişimini tamamlamış yepyeni bir AK Parti’ye ihtiyaç var.
Siyaset pazarının yeniden kurulmaya çalışıldığı bir siyasi iklimde millette karşılığı olmayan isimlerin milletin önüne getirilmesi takdir değil tepki oluşturuyor.
Türkiye’de bütün siyasi kimlikleri tek cephede toparlamaya çalışan bir siyasi mühendislik çalışması yürütülürken partiyi asıl kitlesinden koparan, uzaklaştıran, izole eden kişileri silkeleyip atmazsan millet beklentilerine cevap verecek birilerini arayacaktır.
Zayıf liderlerin, köksüz hareketlerin, derinliği olmayan siyasi akımların istilası altındaki siyaset sahnesinde çalışmayan, proje üretmeyen, halka dokunmayan kibir abidelerinin, güç sarhoşu olanların yapılan ikazları dikkate almıyor olmaları milletin geri çekilmesine ve düşünmesine sebep olmuştur.
Son dönemki dövizdeki oynaklık, mevcut zamlar, belediyelerin şımarıklığı, memura, emekliye verilen dört+dörtlük zam oranı toplumun bazı şeyleri sorgulamasına yol açmıştır.
Değişime direnmek akıntıya karşı kürek çekmek gibidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dava adamlığına yaptığı vurgu ve birlik olma fikriyatını öne çıkardığı konuşmalar çözüm yoluna döşenen taşlar olarak yön tayinini yapmaktadır.
Dünya genelinde artan tansiyon, yükselen küresel tehditler ve coğrafyamızın ateş çemberiyle çevrili olması, bizlere de yeni sorumluluklar yüklüyor.
Türkiye’nin bugünkü yükselişinin, güçlenmesinin, kendi havzasına dönmesinin, kendi tarihine ve hafızasına dönmesinin önüne geçmeyi hedefleyen dâhili ve harici bedbahtların oyunları bozmak, hayallerini yıkmak için kabuğumuza çekilmek yerine sahaya inmeli, oyuna katılmalıyız.
Reisin etrafını saran yağdanlıkların, menfaatçilerin dağıtılması ve günümüz siyasetinin işsiz takımının partiden atılması için milli ve yerli kimliğiyle mücadele edecek, beka cephesini güçlü kılacak sevdalılara ihtiyaç var.
Hizmet aşkı değil, makamları ve menfaatleri için “AK”lanmaya çalışan, alkış ve şöhret sarhoşluğu veya açlığını gidermek için her yolu mubah sayan, en küçük tökezlemede kaçmaya hazır ve nazır tuzlukları saf dışı bırakacak milli direnişçilere ihtiyaç var.
İçeride “çokuluslu cephe” inşası adına yürütülen siyasi mühendisliğin önüne geçebilecek ve milli ruhunu şahlandıracak gönüllülere ihtiyaç var.
Millete tepeden bakan, kibir taslayan, derdiyle hemhal olmayan aksine lüks, konfor, refah ve şatafat içinde yaşamı seçen teşkilat başkanı, belediye başkanı, bakan ve milletvekillerini yerinden edecek, tabanın sesine kulak verecek, gücünü milletten alacak yeni yüzlere ihtiyaç var.
Binecek at arayan eski makam sahiplerine jübilelerini yaptırıp inlerine itecek akıllara ihtiyaç var.
Değişime kendinden başlayanlar ancak köklü değişimlere öncülük edebilirler. Bunun başka yolu ve yöntemi de yoktur, bu böyle biline…