İktidar mahallesi Taliban’ı ve kadına bakışını tartışıyor

İktidar mahallesi Taliban’ı ve kadına bakışını tartışıyor

İktidara yakın medya, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesininin ardından hakimiyeti ele geçerien Taliban'ın kadına bakışını tartışıyor.

Dünya ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin ardından Taliban’ın ülkedeki hakimiyeti ele geçirmesini seyrediyor.

Türkiye’de ise iktidar cenahında Taliban’ın kadına bakışı tartışılıyor. Bu konuda fikir birliği olmasa da dikkat çeken yorumlar öne çıkıyor.

Odatv''nin derlediği habere göre; Taliban’ı eleştiren yazar Alev Alatlı yaptığı paylaşımda, “Prof. Dr. Mehmet Görmez: Hz. Muhammed, Medine’yi bir açık üniversiteye dönüştürdü; kadınları ilim ve hikmeti tahsil etmeye sevk etti” cümlesini paylaşarak devamında, “On dört asır sonra bir Müslüman bir devlet yönetimine talip olduğu zaman ‘Kusura bakmayın, biz kadınlarla nasıl konuşulacağını bilmiyoruz.’ diyor. Bu olmaz. Bu anlama biçimi üzerine yeniden düşünmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. 

Alatlı’ya destek anlamında eski Yeni Şafak yazarı Müfid Yüksel de “Bugüne kadar Arabistan''da kadınlara ait 120''yi aşkın erken İslâmi dönem yazıtları bulundu” dedi. Yüksel devamında da “Arabistan''da, kadınlara ait çok sayıda erken İslâmi dönem kaya yazıtları bulunuyor. O dönemde, kadınları da kapsayan,  ciddi bir okuma-yazma seferberliği var” diye yazdı.

“Elimizde buna benzer, kadınlara ait çok sayıda, erken İslâmi dönem kaya yazıtı örneği bulunuyor” diyen Müfid Yüksel, Taliban’ın İslamiyet anlayışının aksine İslam tarihinde Müslümanlıkta kadının inancın merkezinde olduğunu vurguladı. 

Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan ise Taliban’a karşı soğukkanlı olunması gerektiğini vurgulayarak, “Taliban yönetimi ele aldığından bu yana genel af ilan edip farklı grupları, hatta Amerikan destekli yönetimdeki siyasi önderleri bile içleyecek kapsamlı bir çalışma yürütüyor. İç savaş hayallari bu yüzden Bernard Levy''nin yeni ziyaret ettiği Ahmet Mesud''a kalmış durumda. Afganistan''daki yeni yönetimin eski kronik hataları işlemesi için büyük bir uluslararası baskı ve kıskaca alma harekâtı sürdürülüyor. Mehmetçik vazifesini başarıyla yerine getirip geri dönerken, bizlerin olan biteni soğukkanlılıkla yorumlayıp, yüz yıldır işgal ve yağma yaşamış bir toplumdan İsveç çıkmadığı için kendini harap edenlerle harcayacak vaktimiz yok” diye yazdı.

“DİNİ ALANDA İKİ BAKIŞ TARZI”

Diğer bir Sabah yazarı Nihat Hatipoğlu ise isim vermeden Taliban’ın İslamiyet anlayışını eleştirdi. “Cebrail’in getirdiği İslam” başlıklı yazısında, “Dini alanda iki bakış tarzı, tarih süresince İslam''ı anlatmak konusunda kendini yetkin görmüştür. Bu anlayışlardan birine göre, Kur''an-ı Kerim dışında itibara alınacak ve bizi bağlayacak herhangi bir kaynak yoktur. Onlar Kur''an-ı Kerim''e bakar ve o kitaptan anladıklarını anlatırlar. Burada ayeti ayetle tarife çabalarken eski kabulleri önemsemez, kendi akli kabullerini öne alırlar. Ne anlıyorlarsa o doğrudur” ifadelerini kullandı.

Hatipoğlu yazısının sonlarında ise şunlar aktardı:

“Cebrail''in getirdiği İslam derken bizler Kur''an ve sünnete uygun olan İslam''ı kastediyoruz. Yüce Allah''ın melek Cebrail''e ilettiği ve O''nun da Hz. Peygamber''e ulaştırdığı bir İslam''dır. Din adına söylenen söz halkın kabulleriyle karşılaşıyorsa, hiç şüpheniz olmasın Hakk''ın da hoşnutluğunu hak ediyordur.

Merhamet et, affet, kırma, sövme, nefret ettirme ve etme, toleransla davran, şefkat et, kin tutma, insanları hallerine göre değerlendir, kibirde bulunma, haset etme... Bu ve benzeri faziletler seni germiyorsa, rahatsız etmiyorsa inşallah dini doğru anlamışsındır. Hurafe, batıl ve esası olmayan sözler din adına naklediliyorsa, elbette bununla aramıza mesafe koyacağız.”

“İŞGALCİLER SÖKÜLÜP ATILDI”

Yani Akit yazarı Kenan Alpay ise “Modern Sömürgeciliğin Hizmetine Koşulan ‘Taliban Güzellemesi’ Retoriği” başlıklı yazısında Taliban’ın eleştirilip ABD’nin yarattığı katliamları konuşmayanlara tepki gösterdi. 

Alpay “20 uzun ve acılı yılın bütünüyle enkaza çevirdiği Afganistan’a dair tek kaygıları Taliban’ın hükümet etme biçiminden ibaret” diye yazarken devamında şunları söyledi:

“İşgalcilerin sökülüp atıldığı Afganistan’da kız çocuklarının eğitim-öğretimden mahrum edileceği, kadınların çalışma ve siyasi hayatın dışına atılacağına dair kaygıların abartılma katsayısı ile modern sömürgeciliği temize çıkarmak için yırtınıp duruyorlar. Amerika-NATO ordularının barbarca yakıp yıktığı Afganistan’ın telafisi imkânsız kayıplarını görünmez kılmak üzere küresel çapta muazzam bir seferberlik görülüyor. Daha önemlisi hayatın asli gayesi şeklinde tasvir edilen seküler semboller marifetiyle bir taraftan karikatürize edilen diğer taraftan mutlak bir nefret objesine tebdil edilen Taliban sembolizmiyle bütün Müslüman toplumlara ve İslami değerlere yapılan saldırıları meşru ve zaruri sayan son derece çirkin bir söylem geliştiriliyor.”

Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler ise Taliban’ın konuşulmasından çok ülkede yaşanan ve yaşanacak insanlık dramına dikkat çekiyor.

“Herkes birbirine iterken Afgan mültecilerin durumu gerçek bir insanlık krizine dönüşmüş durumda” diyen Böhürler, “Uluslararası toplumun Afgan mültecileri bölgede Pakistan, İran veya bir Orta Asya ülkesinde tutmaya çalışma kararı ne kadar işleyebilecek… Afgan insanları dünyaya pompalanan korkulara gerekçe oluşturmaya daha ne kadar devam edecek bilmiyoruz. Ama ortada gayri insani bir tablo var. Bu tablonun failleri ellerini yıkayıp işin içinden çıktılar ak kaşık gibi. Kenardan, olanları izleyip vay Afganlı kadınlar diye ağıt yakıyorlar. İşaret edilene değil, gerçeğe, kötülüğün kaynağına bakmakta fayda var” ifadelerini kullanıyor.

“YALTAKÇILIK”

Yeni Şafak’ın bir diğer yazarı İlahiyatçı Tamer Korkmaz ise açıktan ve sert bir ABD eleştirisi yaparak, “Yirmi yıl önce Haydut ABD uydurma gerekçelerle Afganistan’a (ve Irak’a) çökerken; Ertuğrul Özbush, Güneri Nicholson, Kifayetsiz Muhteris Dumanlı, Eyüp John Sağlık ve benzerleri, her iki gayrı meşru işgali de coşkuyla alkışlamışlardı” dedi. 

Devamında da medya eleştirisi yaparak şunları yazı:

“Gaddar ABD’nin öncülüğündeki Batılı Koalisyon güçleri; Afganistan’da üç buçuk milyon sivili kasten katlederken, bunların kılı dahi kıpırdamadı. Kadınlar, çocuklar, bebekler; bütün masumlar taammüden öldürülürken gıkları çıkmadı. Katliamları desteklediler. Sam Amca’sının bu etki ajanları, yirmi yıl sonra Robin Wright gibi yapıp devasa hesabı Washington’ın masasına zinhar getirmezler. Yaltakçılık kıvamındaki etki ajanlığına kaldıkları yerden pişkince devam ederler… Bazıları medyamızdaki köşelerinden, kimileri de kaçak olarak yaşadıkları Batılı ülkelerden yaparlar, bunu!” 

“SANKİ TALİBAN AFGANİSTAN’I İŞGAL ETTİ”

Türkiye gazetesi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ise Taliban’ı savunarak “Öyle ki on gündür Taliban Afganistan’ı işgal etmiş gibi gösteriliyor. Sanırsınız ki Taliban binlerce km uzaktan geldi. Başka bir ülkenin ordusuydu” diye yazdı.

Şimşirgil devamında ise “Sanki ABD askeri ise o ülkenin ordusuydu da çıkarıldı. Böyle mi değerlendirmek gerekir? Düşünelim. Bu yorumlarla saatlerimizi çalanlara ve gençlerimizin beyinlerine hitap edenlere soralım: Türkiye’nin emir komutası, idaresi ve başkenti ve bütün yetkisi ABD ordusunun elinde olsun ister misiniz? Böyle bir durumda ona direnen güçleri siz terör örgütü diye mi isimlendirirsiniz? Konu Afganistan olunca neden ABD kurtarıcı ülke gibi oluyor” diye sordu. 

“TALİBAN, SİSİ, ESAD ÜÇÜ DE BENZER”

Gazetenin bir diğer yazarı Cem Küçük ise “Bir yönetimin iyi ya da kötü olduğunu uygulamaları gösterir. O kişinin dinî veya seküler motivasyonlarla hareket etmesi önemli değil” görüşünü paylaştı. 

“Taliban, Sisi, Esad” başlıklı bir yazı kaleme alan Küçük, “Türkiye’de bugünlerde Taliban’la ilişkileri keselim diyorlar. Taliban’ın vahşi bir örgüt olduğuna şüphe yok. Türkiye Taliban’la görüşebilir. Ülkemizin çıkarları bunu gerektiriyorsa Taliban’la görüşmekte hiçbir zarar yok” dedi. 

Fakat Taliban’ın terör örgütü olduğunu vurgulayan Cem Küçük, “Taliban, Sisi, Esad üçü de benzer özelliklere sahip. Biri diğerinden daha iyi ya da kötü değil. Biz elbette ülkemizin çıkarlarına göre hareket etmeliyiz” diye yazdı. 

İlgili Haberler