Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında bugün başlayan Taraflar Konferansı’na yönelik açıklamalarda bulunan Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, iklim krizinin kendini iyiden iyiye hissettirdiğini söyledi. Konferansın önemine dikkat çeken Doç. Dr. Uyduranoğlu, “Dünya alınması gereken önlemler konusunda da her geçen gün biraz daha geç kalıyor” dedi.
İklim krizi, ekosistemi ve dolayısıyla insanlığı tehdit eden en önemli faktörlerden biri konumunda. Hal böyleyken Dünya gözünü Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında 2-13 Aralık tarihleri arasında Madrid’de yapılacak Taraflar Konferansı’na çevirmiş durumda. Fakat yürütülen tüm çalışmalara rağmen, iklim krizi büyümeye devam ediyor.
Paris Anlaşması’na göre bu yüzyılın sonuna kadar yeryüzü sıcaklık artışını 2 santigrat derece ile sınırlandıramazsak, iklim krizinin katastrofik etkilerini kaçınılmaz olarak görmeye başlayacağız.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğlu’na göre bu hedefe ulaşmak için ülkelerin sera gazı emisyon azaltma çabaları yeterli değil. Özellikle hızlı emisyon artışlarına sahip olan gelişen ülkelerin izleyeceği politikaların hedefe ulaşma açısından hayati önemi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Uyduranoğlu, “1990’dan 2017’ye kadar emisyon artış oranı yüzde 140.1 olarak kayda geçen Türkiye, dünyanın en büyük yirmi kirleticisinden biri durumunda” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN DAHA FAZLA ÇABA GÖSTERMESİ GEREKİR”
G20 ülkeleri arasında yalnızca Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı imzalamadığına da değinen Doç. Dr. Uyduranoğlu, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Sekreteryası’na 2015 yılında sunduğu ‘Ulusal Niyet Katkı Beyanı’na da dikkat çekti. Doç. Dr. Uyduranoğlu, “2020 yılından başlamak üzere on yıl boyunca emisyon artışından yüzde 21 oranında azaltım yapacağımızı beyan ettik. Ancak, diğer tüm ülkelerin de artıştan azaltım yapması halinde bile sıcaklık artışını 2 santigrat dereceyle sınırlamadığımız gibi, 4 santigrat dereceye kadar bir artış yaşanması söz konusu. Dolayısıyla Türkiye’nin artıştan azaltım değil referans aldığı bir yıldan azaltım yapması gerekir” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Uyduranoğlu, “Türkiye’nin karbon vergisi de dahil olmak üzere fiyatlandırma politikalarını ve tatmin edici bir azaltım yükümlülüğü içeren iklim politikalarını uygulaması gerekiyor. Fiyatlandırma politikalarının toplum tarafından kabul edilebilir olması hem uygulamada etkinliği artırır hem de ülkeye finansal kaynak yaratır” dedi.
İklim kriziyle mücadele etmemenin, etmekten çok daha maliyetli olduğunu da vurgulayan Doç. Dr. Uyduranoğlu, “Ekonomide güçlü olmanın yollarından biri de iklim riskine karşı güvenliği sağlamaktır. 25’inci Taraflar Konferansı’nda Türkiye’nin daha fazla yükümlülük alması gerekmektedir” diye konuştu.