Sanayi Devrimi’nin çevreye etkisini belgelendiren “Storm Cloud” sergisi, ABD’nin Los Angeles yakınındaki Huntington Kütüphanesi’nde açıldı. Sergi, Thomas Cole gibi sanatçıların eserleriyle atmosferin değişimini ve doğal güzelliklerin yok oluşunu gözler önüne seriyor. İngiliz-Amerikalı ressam Cole, 1839’da New York’un kuzeyinde Genesee Nehri’ne giderek o dönemin doğa manzaralarını resmetti. Ancak Cole’un resmettiği doğa, inşaat projeleriyle tahribata uğramak üzereydi; yeni bir kanal yapımı, bu manzarayı yok edecekti. Cole’un eserinde, doğanın insan eliyle bozulması gözler önüne seriliyor.
Cole’un etkileyici tablosunda, şelaleler ve uçurumlar arasındaki görkemli manzara tasvir edilirken, doğanın dokusu ve mevsimsel tonlamalar resmedilmiştir. Ancak bu cennet benzeri manzara bile inşaat kampları ve işçilerin konakladığı barakalarla çevrelenmiştir. Cole’un “Baltanın tahribatı her gün artıyor” sözleri, dönemin doğa tahribatına olan tepkisini açıkça ortaya koymaktadır.
Sergi, yalnızca sanat eserleriyle sınırlı kalmayıp bilimsel gözlemleri de içeriyor. 1833’te İngiliz kimyager Luke Howard, Londra’nın hava sıcaklığı ve kirliliğini detaylandırarak “şehir ısı adası” etkisini ortaya koydu. Bu durum, kentsel alanların doğal bölgelere göre daha sıcak olması anlamına geliyordu. Howard’ın gözlemleri, kentleşmenin çevresel etkilerini daha o dönemden tespit eden ilk çalışmalardan biridir.
Amerikalı bilim insanı Eunice Newton Foote, 1856’da yaptığı deneyle karbondioksitin (CO2) ısıyı hapsederek atmosferde sıcaklık artışına neden olduğunu ortaya koydu. Foote’un bu buluşu iklim değişikliği konusundaki ilk deneylerden biri olarak kabul edilirken, onun araştırmaları genellikle görmezden gelindi. İklim değişikliğine dair kaygılar, sadece bilim insanlarıyla sınırlı kalmayarak yazarlar ve ressamlar arasında da yankı buldu.
Örneğin, yazar Henry David Thoreau, Massachusetts’deki Walden Gölü’nde bitkilerin çiçeklenme zamanlarını ve nehir derinliklerini belgeleyerek çevresel değişimlerin izlerini kaydetti. İlerleyen yıllarda bilim insanı Richard Primack, Thoreau’nun kayıtlarını günümüz iklim değişiklikleriyle karşılaştırmak için bir referans noktası olarak kullandı.
Sergide ayrıca 19. yüzyılda İngiliz ressam John Ruskin’in “19. Yüzyılın Fırtına Bulutu” olarak adlandırdığı, kömürle çalışan sanayilerin gökyüzüne yaydığı is ve dumanın etkilerini anlatan eserler yer alıyor. Ruskin, karanlık bulutları “ölülerin ruhlarıyla dolu” olarak tanımlayarak çevresel tahribatın vahametini ortaya koymaya çalıştı. Ancak, o dönemdeki toplumsal tepki, bugünkünden çok daha sınırlı kaldı.