İki kurultay, iki teşekkür, iki fark

“Sağlıklı bir rekabetin olabileceğini, bir arada rahatlıkla tartışabileceğimizi bütün dünyaya gösterdik, bundan ötürü son derece mutluyum. Gençler birleşe birleşe kazanacağız diye slogan atıyorlardı. Artık ayrılık gayrılık yok. Gücümüzü birleştireceğiz. Ben oy versin vermesin bütün delege arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.” Bu sözler kurultay kazanan Kılıçdaroğlu’nun teşekkür konuşmasından...

“Bugün, başını kaldıran fitne amacına ulaşamamıştır. Partimizi içten oyma ve etkisiz kılma girişimleri sonuçsuz kalmıştır. MHP’ye kurulan tuzaklar boşa çıkarılmıştır. İçimize sokulmaya çalışılan dedikodu ve entrika Türkiye sevdalısı siz değerli dava arkadaşlarım tarafından yerle bir edilmiştir.” Bu sözler de kurultay kazanan Devlet Bahçeli’nin ’teşekkür’konuşmasından...
Birisi kurultayı galip bitirir bitirmez “Biz büyük bir aileyiz, yarışırız, eleştiririz, uygarca yaparız” deyip rakibini kürsüye davet ediyor ve el ele salonu selamlıyor... Diğeri ise öfke ve nefret yüklü konuşmasının ardından kendisine oy vermeyen parti teşkilatlarını kapatmak için sabahı zor bekliyor...
Birisinde Genel Başkan’ın ‘toparlayıcı’ ve ’sorumlu’tavrı etkili olduğu için, kaybeden adaya “Sıfır oy aldığımız iller başta olmak üzere daha çok çalışmaya hazırım. Bir saat öncesine kadar Sayın Kılıçdaroğlu benim rakibimdi şimdi rakibim değil genel başkanımdır” demek düşüyor... Diğerinde ise muhalifler mahkeme kapılarında hak aramak ve enerjilerini karşılıklı içe dönük mücadelede harcamak zorunda bırakılıyor...
CHP’de çarşaf listeyle yönetimin belirlendiği saatlerde, MHP’de önceki kurultaydan kalma son intikam yemeği Trabzon il istifa ettirilerek yeniliyordu... Zaten önemli olan Türkiye’deki iktidar değil, parti içi iktidar olduğu için bütün tedbirler buna göre alınıyordu!.. Değil dokuz seçim, doksan dokuz seçim hezimeti de yaşansa, aslolan Siyasi Partiler Kanunu’nun verdiği acımasız yetkileri kullanarak koltukları korumaktı!.. Ülkenin iktidarı ise teferruat bile değildi!..
Özgüveniniz yüksekse veya kaybetmek sizin için dünyanın sonu demek değilse, delegeyi seçimle belirler, o delegenin iradesinin tam teşekkül edeceği ortamı sağlarsınız... Hatta Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gibi muhalefetin imza toplamasını beklemeden kurultaya gidersiniz... Muhalefetin önünü açar, ona yenildiğinde sonuca razı olmaktan başka bir pozisyon bırakmazsınız... Böylece genel başkanlığınız sadece ‘yasal’ değil, kimsenin itiraz edemeyeceği derecede ‘meşrû’olur... Aksi halde sürekli tartışılırsınız ve bu tartışmayı bastırmak için ‘fitne, ihanet, okyanus ötesi, son kale’ edebiyatı yapmakla ömür geçirirsiniz!..
CHP, ‘açılım politikası’nda bulanık bir görüntü verdiği, ‘Dersim’le ilgili AKP ağzıyla konuştuğu, Sosyalist Enternasyonel’deki dili BDP’ye benzediği, PKK’lıların güya kaçırarak şov yaptığı milletvekilini disipline bile vermediği için bu ve benzer konularda tarafımızca çok sert eleştirilmiş bir parti... Eleştirmeye de devam edeceğiz elbette... Ama kabul edelim ki kurultay konusundaki demokratik işleyişi örnek nitelikte... Nasıl diğer konularda eleştiriyorsak, buradaki hakkı da teslim etmek lâzım...
MHP kurultaylarıyla mukayese ettiğimizde, birisinde ‘herkesi önemli görme ve kucaklama’ iradesi baskınken, diğerinde ise ‘şüphe ve ihanet potansiyeli’ esas... İhanet ’vatana ihanet’ olsa anlaşılabilir de, ‘genel başkanı veya parti politikalarını eleştirme’ anlamına gelirse oradaki durumu ‘siyaset’le açıklamak ne mümkün?
Demokrasilerde her fert, her oy önemliyken ve de ‘demokratik yolla iktidara gelmek’ten başka çare yokken, sürekli gerekçe uydurarak insan dışlamak ne derece akılcı?
MHP yönetimi CHP gibi kurultay yaptığında ancak ‘yenilgiler zinciri’ni kırmaya başlayabilecektir... Üyeliklere sınır getirilmeyecek, her yerde delege seçimi olacak... İl ve üst kurul delegelikleri seçimle belirlenecek.. Muhalefete ‘potansiyel hain’ gözüyle bakılmayacak... Genel Başkan bütün partililere şüpheyle değil “Biz büyük aileyiz” şeklinde yaklaşacak, muhalefete ‘meşrû zemin’ sağlayacak, bu şartlarda yenilirse muhalefet Genel Başkan’a saygıda kusur etmeyecek... Yönetim, Genel Başkan kontenjanı haricinde ‘çarşaf liste’ yoluyla oluşacak... Kurultay bittiğinde içe dönük mücadele de bitmiş, hep birlikte iktidar mücadelesi başlamış olacak...
Var mı böyle bir ihtimal?

Yazarın Diğer Yazıları