İki kez öldü zannedilerek morga koydular. Yaşını duyan şaşıp kalıyor

İki kez öldü zannedilerek morga koydular. Yaşını duyan şaşıp kalıyor

Küçükken geçirdiği tifo, sıtma, raşitizm hastalıkları sebebiyle yürümekte bile zorlandığı günler geçiren 98 yaşındaki Halil İbrahim Demirkanlı, 2 kez öldü sanılarak morga konuldu. Bir şekilde Tekrar hayata dönen Demirkanlı ise yaşadığı bu zorlu süreçlerden sonra tekrar hayata tutundu. İşte detaylar...

Trabzon'un Ortahisar ilçesinde 1929 yılında dünyaya gelen 98 yaşındaki Halil İbrahim Demirkanlı çocukluk yaşlarda geçirdiği tifo, sıtma ve raşitizm gibi hastalıklar sebebiyle zor günler yaşadı. Yaşıtları sokaklarda oynarken, pencereden bakan Halil İbrahim Demirkanlı hastalığı sebebiyle 2 kez öldü sanılarak morga götürüldü. Tekrar hayata dönen Halil İbrahim Demirkanlı, yürüyemediği için ailesi tarafından bebek gibi taşındı.

foto1.jpg

Hastalığı sebebiyle yaşıtları ile oynamayan Halil İbrahim Demirkanlı bir süre sonra Trabzon'da görev yapan tek çocuk doktoru tarafından muayene edildi. Yapılan tedaviden sonra sağlığına kavuşan Halil İbrahim Demirkanlı daha sonra spor ile tanıştı. Okul çıkışlarında ve bulduğu her fırsatta spor yapmaya başlayan Halil İbrahim Demirkanlı, koşu yarışlarına katıldı.

Rakiplerini geride bırakan Halil İbrahim Demirkanlı'nın hırsını fark eden antrenörler duruma el attı. Bin 500 metre yarışları ile başladığı atletizmde 10 bin metre yarışlarına kadar katılan Halil İbrahim Demirkanlı, bir çok madalya kazandı. Trabzon'un geçilemeyen atleti olarak adlandırılan Halil İbrahim Demirkanlı, çeşitli şehirlerde girdiği yarışmalarda da dereceler elde etti.

foto2.jpg

Bir dönem İdmangücü takımının lisanslı sporcusu olan Halil İbrahim Demirkanlı, 30 yaşına kadar atletizm sporunu bırakmadı. Trabzon'un en tanınmış atleti olarak tarihe adını altın harflerle yazdıran Halil İbrahim Demirkanlı, son olarak Trabzon PTT Merkez Müdürü olduktan sonra gerçekleştirilen Postacı Yürüyüş Şampiyonası'na katıldı. Yaş grubunda Türkiye birincisi olan Halil İbrahim Demirkanlı daha sonra atletizmi bıraktı.

Sağlığını spora ve düzenli beslenmeye bağlayan Halil İbrahim Demirkanlı, bir dönem kazandığı madalyaları ise komşularına hediye etti. Komşularının, "Bronz madalyaları bize ver eritip dişlerimize dolgu yaptıralım" teklifini kabul eden Halil İbrahim Demirkanlı, hayat hikayesinden bahsetti.

foto3.jpg

“ANNEM ÖLMEMİ BEKLERDİ”

Sekiz yaşına kadar hastalıklarla uğraştığını belirten Demirkanlı, “Raşitizm, sıtma, tifo. Annem beklerdi ki ölsün diye. Babam yoktu. Annemin karnındayken babam öldü. Komşu, 'Bu uşak mavi gözlü ölmez' dedi. Bunu 'Bir doktora götür' dedi. Annem beni peştamale koydu aldı arkasına doktora götürdü. Doktor dedi ‘teyze dedi bunu nasıl tedavi ediyorsun? Annem de dedi ki yoğurdu sulandırıyorum entariyi sokuyordum içerisine” ifadelerini kullandı.

“2 DEFA MORGA İNİP ÇIKTIM. ÖLDÜM, CANLANDIM”

Doktorun kendisini sıtmadan kurtardığını belirten Demirkanlı, “Annem beni mektebe verdi düzeldim. Mektebe giderken tifo oldum. Trabzon'da bir tane hastane vardı. Orada tedavi oluyoruz. Bir leğenin ortasına koyuyorlar seni soğuk su ile yıkıyorlar. Öldüğünde morga indiriyorlar. Orada soğukta canlanıyorsun alıyorlar seni yukarıya. 2 defa morga inip çıktım. Öldüm, canlandım” ifadelerini kullandı.

foto4.jpg

“OKULA GİDERKEN DUVARLARI TUTA TUTA GİDİYORDUM”

27 gün hastanede yattığını belirten Demirkanlı, “Sonrasında tekrar düzeldim. Annem beni mektebe verdi ama okula giderken duvarları tuta tuta gidiyordum. İlkokulda okuyordum. Herkes saat 3'ten sonra evine gidiyor, dağılıyor. Ama ben gitmiyorum. Okulun bahçesi uzundu. Orayı dolanıyordum. Yavaş yavaş. 11 yaşında öyle bir hale geldi ki şahane bir vücut yaptım. Bir fotoğrafçı da benim fotoğrafı çekerek dükkanına astı” ifadelerini kullandı.

“ÜNLÜ ATLETLERLE YARIŞIRKEN BİRİNCİ OLDUM”

Ünlü atletlerle yarıştığı bir yarışmada birinci olmasının ardından idmangücü'nün lisanslı sporcusu olduğunu ifade eden Halil İbrahim Demirkanlı,

"Bir gün sahaya gittim. Futbol maçı var. Ben de 11 yaşlarında varım. Sahada koşuyorum. Orada 11 tur yaptım. Ortaokulda okullar arası üç kilometrede şampiyon oldum. Ortaokul sonunda ikmale kaldım. Trabzon'un şampiyonluk yarışması vardı. Mahalleden toplanarak oraya gittik ama koşu amaçlı değildi. Girdik oraya arkadaşlar dedi ki 'Ya patron sen de koş' dedi.

foto5.jpg

Dedim giderim ama beş kilometre koşacağız; Trabzon Şampiyonası diye serbest. Hava sıcaktı. Yarışmada ünlü atletler vardı. O ünlü atletler beraber yarışırken bitime 20-30 metre kala birinci oldum. O yarıştan sonra İdmangücü'nün atleti oldum. Ondan sonra her hafta koşuyordum. Trabzon öyle bir spor şehirdi ki atletizm futbolun önündeydi. Her hafta koşu olurdu. 3 bin metrede, Atatürk koşusu, kır ve bahar koşusu oluyordu hepsinde de birinci geliyordum” ifadelerini kullandı.

“GİRDİĞİM YARIŞMALARDA SADECE SPOR KIYAFETLERİ VE 5 LİRA YEVMİYE OLUYORDU”

Bir defa Atatürk koşusunda 7 bin 500'de iyi koşamadığını belirten Demirkanlı, “Mide bulantısı olmuştu onda ikinci oldum. Şansıma o yarışmadan ikinci kez oldu tekrar çağırdılar ve birinci oldum. Ondan sonra Karadeniz Şampiyonasına gittim. Takım halinde 10 bin metre için gittik. Samsun'da koştuk. Birinci oldum orada. Oradan Türkiye yarışmalarına gittik. Kamyonun kasasında yarışmaya gitmiştim. O yarışmayı bacağıma 2 kez kramp girmesi nedeniyle dördüncü bitirdim. Girdiğim yarışmalarda sadece spor kıyafetleri ve 5 lira yevmiye oluyordu.

14-15 yaşımdan beri 50 yarışmaya girmiştim. O zaman milli takım diye bir şey yoktu. Ama atletizm futbolun önündeydi. 10 kilometrede Trabzon Şampiyonu oldum. Aldığım bir futbol topuydu. Onu da mahallede birisine verdim. Samsun'da koştum. Orada altın kaplama madalya verdiler. Trabzon'da da maraton koştum. Kemal diye birisi vardı. O benim için 'Trabzon'un hiç geçilmeyen atleti, gönüllerin şampiyonu' derdi. 10 bin metre rekorum 32 dakikaydı” ifadelerini kullandı.

foto6.jpg

"BENİ TEDAVİ EDEN DOKTORUN 'YÜRÜYECEK, KOŞACAK' LAFI AKLIMDA KALDI"

Hayat hikayesini sporla ilişkilendiren Demirkanlı,

"Mesela 10 bin metrelik koşacağım, 30 kilometre antrenman yapardım. Benim bu hikayemi spora ve yürümeye bağlıyorum. Ayrıca beni tedavi eden doktorun 'Yürüyecek, koşacak' lafı kafamda kaldı. Sonra yediğim içtiği her şey doğal. Yayık ayran, tereyağı işte bu tür şeyler yiyorum.

Annem iyi bakıyordu. Yüzmeyi hiçbir zaman bırakmadım. Nerede fırsat bulursam denize indim. PTT'de Yomra müdürüyken Yomra ilçesinden Arsin ilçesine kadar yüzüyordum. O ara 8 kilometre var. Denizden korkmuyorum. Denizi kara gibi kullanıyorum. Hala denizdeyim” ifadelerini kullandı.

HAYATI SPORLA GEÇTİ

PTT Trabzon Merkez Müdürü olarak emekli olduktan sonra birçok kurumda genel müdürlük yaptığını ifade eden Halil İbrahim Demirkanlı,

"Ben ortaokuldan sonra PTT'ye gittim. PTT'nin imtihanlarını kazandım. PTT'de okudum. Ondan sonra Trabzon'a memur tayin oldum. Orayı bitirdim. Memurdan sonra yedek subaylığımı yaptım. Askerlikten sonra Erzurum'da 20 ay kaldım. Trabzon'a geldim. 2-3 sene devlet memuru olarak çalıştım. Sonra Yomra'ya müdür gittim. O zaman tahsilli adam yoktu” dedi.

“TRABZON'UN GEÇİLEMEYEN ATLETİYDİM BİR KERE BİLE ARAMADILAR”

Yarışmalarda kazandığı madalyaları komşularına verdiğini ifade eden Halil İbrahim Demirkanlı,

"Mahallede ihtiyarlar vardı. Benim altın ve bronz madalyalarım vardı. Yanıma gelip, 'Ver bana o madalyayı diş yaptırayım' dediler. Al dedim. Zaten bir işe yaramıyordu. İdmangücü ile Trabzon birleşti. Bir sürü madalya vermiştim. Şimdi gidip baktığımda hiçbirini göremiyorum. Hepsi kayboldu. Bir tek Trabzon'un tarihinde adımı görüyorum. Trabzon'un geçilemeyen atletiydim bir kere bile aramadılar. Ama futbolcu olsaydım göklere çıkartılar” dedi.

foto7.jpg

"98 YAŞINDA OLDUĞUMU SÖYLEYİNCE ŞAŞIRIYORLAR"

Gençlere tavsiyelerde bulunan Halil İbrahim Demirkanlı,

"Beni görenler korkuyor. 98 yaşında olduğumu söyleyince şaşırıyorlar. Allah'ın verdiği bir şeyi var. Allah beyin verdi. Akşam sabah sigara veya alkol içsem yaşayabilir miyim. Spor yaparsam, düzgün yersem yaşarım. Allah da yardım ediyor. Hani ben şimdi düşünüyorum ki bu kondisyondan 20 sene daha gidiyim. Ama bunu Allah bilir, Allah'ın takdiri.

Sabahları kalktığımda yumurta haşlayıp yerim. Boğazımdan esirgemiyorum. Fazla enerji ihtiyacım var. Tatlı ve hamur işlerini sevmem. 60 yaşındayken bile kar, fırtınada denizde yüzüyordum. Gençler spor yapsınlar. Fuzuli işleri bıraksın. Sağlıklı yaşamak istiyorsalar spor yapacaklar. Yemeklerine dikkat etsinler. Sigara içmesinler” ifadelerini kullandı.

İlgili Haberler