İki ayaklı Pitbull gibiler...
KCK’lı teröristler yüzünden insanlar sokağa çıkamaz, hatta evlerinde bile rahat oturamaz hâle geldi. Ne mal emniyeti kaldı, ne can emniyeti. Yapanın yanına kâr kalıyor üstelik. Yüz eylemciden altısı yedisi anca yakalanıyor, onların da çoğu serbest bırakılıyor. Medyada ise öyle dostları, savunucuları var ki, insanın aklı duruyor.
Dünyada düzgün hiçbir ülke vatandaşının canı ve malı ile böylesine oynatmaz..
Yanlış hatırlamıyorsam 1995 yılıydı. Berlin’de, şeker komasına girdiği için yaya kaldırımında bayılan kasap Wolfgang Firtz, kendisini hastanenin acil servislerinden birinde değil, mahkemede hâkim karşısında bulmuş ve duyduklarına inanamamıştı:
“-Şeker komasına girmiş de olsan kaldırımda bayılarak trafiği aksattığın için seni 30 mark ceza ödemeye mahkûm ediyorum!”
Devlet dediğin böyle olur diyesi geliyor insanın.
Sahi, ne olacak bu işin sonu? Yüzleri maskeli 60-70 kişilik gruplar doğudan batıya bütün şehirlerde bir anda ortaya çıkıyor, park halindeki otomobilleri, işyerlerini darmadağın ediyor, evlerinin balkonundan kendilerini ikaz eden masum insanları Molotof koyteylleri ile cayır cayır yakıyor. Hatta benzin istasyonlarını havaya uçurma teşebbüslerinde bulunuyorlar. Bir benzin istasyonunun patlaması demek bir mahallenin toptan yanması demek değil mi?
Ben bunlara iki ayaklı pitbullar demek istiyorum söz yerine oturmuyor. Pitbullar bile bu kadar tahripkâr değil, onlar neticede bir kişiye, iki kişiye zarar verme kapasitesindeler. Ama bunlar ülkeyi baştanbaşa ısırıyor, kan deryasına çeviriyorlar. Seminerlerde aldıkları kullandıkları eroinden mi, Öcalan’ı peygamber kabul eden Mecusilik eğitiminde mi böylesine katil ruhlar haline getiriliyorlar, bilemiyorum. Bildiğim bir şey var ki, bu ülkenin hatta bütün insanlığın geleceği için nereye döşendiği bilinmeyen mayınlar kadar tehlikeli olduklarıdır. Düşünsenize yakalanıp hapse girseler bile bir gün cezaları bitecek, aramıza katılacaklar. Yakalananların oranı da zaten yüzde onu on beşi geçmeyecek. Türk Kürt demeden, (Çünkü aynı cinayetleri Hakkâri’de, Şırnak’ta, Van’da da işliyorlar) hemcinslerini pitbullar gibi parçalayan bu kişiler yarın öbür gün esnaf olarak, doktor olarak, hemşire olarak, hâkim olarak, öğretmen olarak, polis olarak, memur olarak aramıza katılacaklar. Biz onlara yerine göre canımızı, çoluk çocuğumuzu, fırınımızı, su kaynaklarımızı teslim edeceğiz, asker olacaklar, silahlarımızı emanet edeceğiz. Düşünebiliyor musunuz bu durumda başımıza nelerin gelebileceğini! PKK silahı bıraksa bile, bu gençler bu ülke ve insanlık için PKK’dan daha az tehlikeli değil, bunu nasıl görmüyoruz?
KCK’nın peşine düştü diye polisi yerden yere vuran ve devleti suçlayan kalem ve söz erbabına, siz asıl bir de meselenin bu yönüne bakın diyeceğiz amma, kulaklarına laf gireceğini hiç zannetmiyoruz. Kiminin basireti bağlanmış, kiminin kesesi; öyle görünüyor.
Devlet bilsin ki, polis ve adliye yalnızca aysbergin su üstünde kalan kısmını, o da, bir süreliğine halledebilir. Turpun büyüğü hatta tamamı heybede...
Allah(c.c.) herkese basiret ihsan buyursun ve akıbetimizi hayreylesin...
Desem de inanma
Unutma hiç yağcılığı,
Nasihatim budur benim.
Oy için yap sağcılığı,
Nasihatim budur benim.
***
Yalan söyle, sevilirsin,
Doğru deme, dövülürsün.
Hırsız isen övülürsün,
Nasihatim budur benim.
***
Kim düşmüşse bir de sen vur,
El çalışsın sen yat, otur..
Arı isen, iğne batır,
Nasihatim budur benim.
***
Her tekere bir çomak sok,
Sabun değil eroin kok...
Haram yersen olursun tok,
Nasihatim budur benim.
***
Bölücüye övgüler düz,
Düşman coşsun, dostları üz.
Çözümlere çıkart pürüz,
Nasihatim budur benim.
***
Rüşvet aşın, işin olsun,
Isıracak dişin olsun,
İhanetin peşin olsun,
Nasihatim budur benim.
Hasan Demir