Geniş bir aileden yüksek bürokrasi mensubu bir babanın oğlu olarak dâhil olduğu siyasi ve sosyo-kültürel iklimde keskin zekâsı, güçlü kalemi, yüksek ahlakı, mücadele cesaret ve azmi ile kendisine sağlam bir yer edinmiştir. Her ne kadar hukukçu kimliği öne çıksa da onun entelektüel çapını öyle birkaç konu ile sınırlayabilmek mümkün değildir.
Öylesine zengin bir birikime sahiptir ki sadece Tanin gazetesinde yazarlık yaptığı beş yıl boyunca kaleme aldığı 647 yazının konu başlıkları bile birkaç sayfa tutacak kadar çeşitli ve birkaç teze konu olabilecek kadar derindir.
Devrinin ve mensup olduğu siyasi hareketin vicdanı olmayı başarabilmiş böyle önemli bir aydını hayatının baharı denebilecek bir yaşta (37) kaybetmek ise Türk milletinin talihsizliği olmuştur. Bir hazine sandığı gibi keşfedilmeyi bekleyen geride bıraktığı hacimli eserler ve kaleme aldığı köşe yazıları döneme ışık tutması bakımından bir teselli sayılabilir. Bu yazılar bir anlamda "II. Meşrutiyet dönemi Güncesi" niteliğindedir.
Hüseyin Özdemir''in hazırlayıp Ötüken Neşriyat tarafından "Tanin Yazıları / Babanzade İsmail Hakkı adıyla yayınlanan kitapta neler yok ki;
Babanzade İsmail Hakkı Bey''in ilgi alanında: Amerika''daki başkanlık seçimlerinden Rus-Japon Muharebesi''ne, Çin''deki gelişmelerden Fas ve İran''ın emperyalizmin dişleri arasında öğütülüşüne, İtilaf ve İttifak devletlerinin kendi aralarındaki dengelerden Osmanlı Devleti ile ilişkilerine kadar geniş bir dış politika sahası... Buna paralel olarak II. Meşrutiyet''in ilanı sonrasındaki süreç, 31 Mart Vakası, Bulgaristan, Bosna-Hersek, Girit meseleleri, Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, Arnavutluk İsyanı, Halaskâr Zabitan hareketi, Arap coğrafyasındaki hareketlilik, Makedonya''nın kaybedilişi, iç politik dengeler, siyasi cinayetler, azınlıklarla ilişkiler, Anayasa tadilatı ve ıslahat çalışmaları, iktisadi bağımsızlık, boykotaj meselesi vb. gibi iç politika başlıklarıyla daha da uzayıp gidecek olan bir liste…
Ölümünden birkaç ay evveline kadar oldukça istikrarlı bir surette devam eden bu yazılarıyla İsmail Hakkı Bey, adeta dönemin günlüğünü tutmuştur. Hemen her gün olmakla birlikte ortalama üç günde bir köşe yazısı kaleme almıştır. Elbette İsmail Hakkı Bey, bu yazılarında sadece vaka nakli ile yetinmemiş, ele aldığı konularla ilgili Osmanlı Devleti''nin hangi politikayı benimsemesi gerektiğine dair oldukça sağlam bir mantık çerçevesine oturttuğu fikirleriyle devlet yöneticilerine de yardımcı olmaya çalışmıştır.
Hüseyin Cahit Yalçın, "Tanıdıklarım" kitabında İsmail Hakkı Bey''li ilgili şu değerlendirmeyi yapmaktadır:
"İsmail Hakkı, İttihat ve Terakki içinde münevver, Avrupa''yı bilir, okumuş ve daima okuyan, çalışan bir unsur idi. Meşrutiyet''in ilk zamanlarında, gizli bir ihtilal cemiyetinden âşikâr bir siyasî parti haline geçmek safhalarında bulunan İttihat ve Terakki için için buhranlar ve mücadeleler geçirirken Babanzade İsmail Hakkı, nazarî bilgisi ve köklü hiss-i selimi ile daima itidal tarafında, doğru yol üzerinde idi. (…) Babanzade İsmail Hakkı kendi kabiliyeti için açık sahayı Tanin''de buldu ve orada, iki kardeş kalem halinde, yan yana hürriyet ve terakki idealine hizmetkârlık ettik. Bazı kere fikirlerimizin birleşmediği olurdu. Fakat birbirimizin kanaatlerine aynı mütekabil hürmet ile ses çıkarmadığımız için aramızda hiçbir ihtilâf çıkmadı. Babanzade İsmail Hakkı yalnız İttihat ve Terakki teşkilâtı içinde, yalnız Tanin sütunlarında değil, Meclis-i Mebusan komisyonlarında ve kürsüsünde de memlekete karşı vazifesini yapmıştır. O, daima en açık, en hürriyetperver, memleket için en hayırlı davaların müdafii olurdu."
Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50
***
Taşı toprağı rant İstanbul
Genç gazeteci Hazal Ocak, İstanbul''a karşı işlenen rant suçlarını "İhanet" adıyla kitaplaştırdı. Artık görmezden gelinemeyecek bu ihanet, siyasi hayatında yıldızı İstanbul Belediye Başkanı iken parlamış olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan''ı da isyan ettirmişti. Erdoğan''ın, "Biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum" sözleri de adeta bu ihanetin bir itirafı olarak tarihe geçti.
Hazal Ocak bu kitabıyla, İstanbul''a parsel parsel nasıl ihanet edildiğini belgeleriyle ortaya koyarken, kadim şehre yapılan ihanetin sorumlularını da tek tek gözler önüne seriyor. Kitapta yer alan konu başlıklarından bazıları şöyle:
*Fay hattını nasıl sildiler? * Deprem fırsatçılığı * İBB''nin 5 yıllık rant mesaisi *İstanbul''a nasıl ihanet edildi? *Sülietini çeyrek asırda yitiren kent *Kanal İstanbul yok, rant projeleri hazır *Bir belediye nasıl batırıldı? *Topbaş''ın arka bahçesi
Cumhuriyet Kitapları Tel:(0212) 343 72 74
***
HAFTANIN KİTABI:
Amerika''da zenci olmak
Malcolm X, Martin Luther King Jr. ve Medgar Evers. Amerika''daki siyahi mücadelenin üç sembol ismi. Üçü de 40 yaşını görmeden öldürüldüler… Birbirinden farklı yöntem ve üsluplarla Amerika''daki ırkçılığa karşı mücadele eden bu üç "siyah adam"ın ortak arkadaşıydı James Baldwin. "Ben Senin Zencin Değilim" adlı kitap,
yazdığı eserler haricinde yaşantısında da insan hakları savunucusu kimliğiyle tanınan James Baldwin''in kaleminden ABD''deki "ırkçılığa" karşı bir başkaldırı metni. James Baldwin''in tamamlayamadığı "Remember This House" adlı romanına ait notlar, diğer belge ve tanıklıkları bir araya getirip derleyen Raoul Peck''in, aynı adla sinemaya da uyarladığı "Ben Senin Zencin Değilim", Baldwin''in birçoğu kendi hayatından anlarla yıllardır değişmeyen Amerika''daki ''zenci''nin hikâyesini anlatıyor:
"Dünyada herhangi bir beyaz adam ''bana ya özgürlük ya ölüm verin,'' deyince bütün beyaz dünya alkışlıyor. Siyah bir adam tamamen, kelimesi kelimesine aynı şeyi söyleyince, suçlu olduğuna hükmediliyor ve suçlu muamelesi görüyor ve bu pis zenciden örnek oluşturmak için mümkün olan her şey yapılıyor ki bir daha onun gibisi çıkmasın."
Kırmızı Kedi Yayınevi Tel: (0212) 244 89 82
***
Yazmak kolay mı?
Usta yazar Stephen King''in, çocukluğundan başlayarak roman yazma serüvenini anlattığı rehber niteliğindeki kitabı "Yazma Sanatı" yeni çevirisiyle karşımızda. Kimi acı kimi tatlı anıların samimi bir mizahla harmanlandığı ve hayat deneyiminden süzülmüş pratik öneriler içeren Yazma Sanatı, yazmaya ilgi duyan herkesin başucu kitabı olacak! King, kitaplarının ortaya çıkış süreçlerine, hayatının dönüm noktalarına, evliliğine, çocuklarına ve ailesine değinerek bir yazarın nasıl biçimlendiğini anlattığı ''Yazma Sanatı''nda; kendi serüvenini, ''Hırsın, arzunun, şansın ve biraz da yeteneğin rol aldığı dağınık bir büyüme süreci,'' olarak tanımlıyor.
Altın Kitaplar Tel:(0212) 446 38 88
***
KÜTÜPHANEMDEN:
Belgelerle siyasi tarihimizin tartışılan yılları
Yakın tarihimizin özellikle günümüzün 100 yıl gerisinden başlayan bölümü, hala üzerinde çok şey söylenip tartışılan bir dönem. Bu dönem ile ilgili pek çok olay ve konu üzerinde mutabakat sağlanmış değil. Tarihi hakikati ortaya koymak adına farklı bakış açılarıyla yapılan farklı yorum ve farklı değerlendirmeler bu dönem üzerindeki tartışmalara katkı sağlıyor. Bu konudaki çalışmalardan biri de Süleyman Kani İrtem''in tefrika ve hatıralarından yola çıkarak Osman Selim Kocahanoğlu tarafından yayına hazırlanmış olan "Meşrutiyet Doğarken / 1908 Jön-Türk İhtilali" adlı eser. Üzerinde hala merakla araştırmalar sürdürülen İttihad ve Terakki''nin siyasi ve örgütsel mücadelesinde bilinmeyen bazı hususlar bu kitap ile biraz daha aydınlatılmaya çalışılıyor. Kitapta kullanılar pek çok belge ve bilginin bu konuda daha önce yayınlanmış eserlerin hiçbirinde yer almadığı dikkate alındığında eserin önemi daha da iyi anlaşılıyor. 1999 Temel Yayınları''ndan çıkan kitabın asıl dikkate değer tarafı ise, yazarının Meşrutiyet öncesindeki ihtilalci eylemlerin içinde bulunmuş gizli bir İttihatçı olmasıdır. Aynı zamanda Balkanlar''daki çeşitli kazalarda Abdülhamid yönetiminin kaymakamlık görevlerinde de bulunan yazar hakkında Osman Selim Kocahanoğlu şu bilgiyi veriyor:
"İttihad ve Terakki Cemiyeti, 1908 öncesinde gizli faaliyetlerini Selanik ve çevresinde yoğunlaştırır. Genç subaylar ve mülkiye memurları arasındaki taraftarlarını hızla artırmaya başlarken Süleyman Kani de bunlardan biri olur..."
(Ahmet Yabuloğlu)