Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

İflas etmiş Suriye politikası ve AKP

Suriye'den Türkiye'ye iki milyonu aşkın göçmen geldi. Bu aşırı ve kontrolsüz göçün Türkiye'de yarattığı ailevi, ahlaki ve insani sorunlar geleceğe miras kalacak kadar büyüktür. Dahası Türkiye bu göçmenler için 7.6 milyar dolar harcama yapmıştır. Türkiye'nin Orta Doğu'ya Suriye üzerinden TIR'larla yaptığı kara ticareti durmuş ve Türk girişimcilerin Suriye'deki yatırımları da tasfiye edilmiştir.

Kaldırılamaz ağırlıkta olan sosyal ve ekonomik maliyet bir yana aynı zamanda Suriye, Türkiye için bir güvenlik sorunu halini almıştır. PKK'nın ilan ettirdiği kantonlar, Bayır Bucak Türkmenleri'nin içine düşürüldüğü durum, kontrol edilemeyen 911 kilometrelik sınır, artan kaçakçılık, taşınan Süleyman Şah Türbesi ve DAEŞ'in Türkiye'yi Pakistanlaştırma stratejisi büyük tehdittir.

Bütün bu maliyete katlanmanın karşılığında AKP'nin Suriye'yi "Eset'den" kurtarma ihtimali de yoktur. Suriye'de Türkiye için en tehlikeli durum Suriye merkez yönetiminin çökmesi ve ülkenin parçalanmasıdır. Kuzeyde oluşan ve oluşacak olan PKK kantonları, eninde sonunda Türkiye sınırlarındaki uzantılarıyla birleşmek için harekete geçecektir. Suriye'nin üçe ya da beşe bölünmesi yalnızca İsrail'in, PKK/PYD'nin ve ABD'nin çıkarlarına hizmet edecektir.

AKP kurmayları, Suriye'de rejimin Mısır ve Libya'da olduğu gibi üç ay içinde çökeceğini ve "Emevi Camii'nde namaz kılacaklarını" hesap etmişlerdi, hesap tutmadı. ÖSO'nun kısa sürede duruma vaziyet edeceğini düşünüyorlardı, düşündükleri gibi olmadı. Suriye'den Türkiye'ye göçün yüz bini geçmesini kırmızı çizgi olarak nitelemişlerdi, göçmen iki milyonu aştı çizgiler alt üst oldu. Her öngörüsü yanlış çıkan bir iktidarla Türkiye karşı karşıyadır.

Bu arada Suriye ile ilgili dikkatten kaçmayan vahim gelişmeler de yaşanıyor. Türkiye'nin ABD ile İncirlik konusunda yaptığı anlaşmaya İran ve Rusya karşı hamlelerle cevap vermiştir.

İran, PKK'lı teröristleri Türkiye'ye karşı harekete geçirmiş, önlerindeki engelleri kaldırmış ve teröristlere eyleme geçmesi için alan açmıştır. Böylece Türkiye'ye 'sınırların dışını değil içini kontrol altına al' mesajını vermiştir. İran sınırlarının dışında Şia'nın olduğu her yerde hem askeri hem de kültürel bir güç olarak var. Suriye'de İran birliklerinin çatışmalara katıldığı da sır değil.

Rusya'nın da Suriye'nin birçok yerinde istihbarat üsleri ve radarları var. Suriyeli subayları Rusya eğitiyor. Suriye'nin silah ihtiyacını büyük oranda Rusya karşılıyor. Rusya'nın Tartus Deniz Üssü'nü, kıyıya çok yakın olan havalimanının hemen karşısına taşıyacağı öne sürülüyor. Rusya İncirlik Üssü'ne yaklaşık 185 km. uzaklığa askeri gücü ile tamamen yerleşiyor.

Öyle anlaşılıyor ki Putin, Esad'a olan desteğini artırarak devam ettirecek. Söylenenlerin aksine Putin, Esad'sız Suriye düşünmüyor. Erdoğan da Esad'lı Suriye düşünemiyor.

Türkiye en azından tıpkı ABD gibi, Rusya gibi, Almanya ya da Fransa gibi kapı komşusu olan Suriye'yle akılcı, gerçekçi ve her şart altında sürdürülebilir bir ilişki kurmak zorundadır.

"Esad katildir. Halkına karşı cinayet işlemiştir. Kimyasal silah kullanmıştır" bütün bunların hepsi doğru olabilir. Ancak Esad, AKP'nin değil Suriye halkının sorunudur. Kaldı ki uluslararası ilişkilerde haklı olmanın da bir zamanı vardır. 'Ahlaken doğru olanı yapıyoruz, varsın siyaseten yanlış olsun' kimse diyemez! Çünkü iktidarın yanlışının bedelini halk ödüyor.

Bunca gelişmeye rağmen AKP, Suriye konusundaki kör stratejisinden geri adım atmıyor. Olan, Türkiye ve Suriye halkına oluyor.

AKP yürüttüğü sığ, ferasetsiz ve yüzeysel Suriye politikasıyla bölgenin sorunlarını Türkiye'ye ithal etmiştir. Bu durumun uzun vadede üreteceği sonuçları şimdiden kestirmek bile mümkün değildir.

AKP'nin iflas etmiş Suriye politikasında ısrar etmesinin maliyetini Türk halkı ödüyor. İktidarın kör stratejisine artık yeter demenin zamanıdır!

Yazarın Diğer Yazıları