İBB'de PKK'lı terörist arayanların bu kahramandan haberi var mı? - Ahmet Yabuloğlu

İBB'de PKK'lı terörist arayanların  bu kahramandan haberi var mı? - Ahmet Yabuloğlu

İBB'nin böyle eğitimli ve birikimli bir Türk subayını değerlendirip istihdam etmesi takdire şayan...

İktidar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi''ni (İBB) kaybettiği günden beri sürekli gündemde... Düzenlenen operasyonlarla İBB''de PKK''lı terörist aranıyor... Bir takım kişiler ele geçirilip afişe ediliyor... Bakıyorsunuz bu kişiler devletin kurumlarından aldıkları "temiz" adli sicil raporları görülerek İBB''de istihdam edilmiş... Pek tabi ki herhangi bir terör örgütü mensubu veya terör örgütüyle iltisaklı kişilerin İBB veya başka bir kamu kurumunda istihdam edilmesi kabul edilemez. Bu tür kişiler devletin ciddi takibi ve ciddi operasyonlarıyla kamudan temizlenip yargılanmalıdır.

Ben bugün sizi, bünyesinde PKK''lıları istihdam ettiği iddiasıyla iktidar çevrelerinin hedefi haline getirilen İBB''de istihdam edilen kahraman bir Türk subayı ile tanıştırmak istiyorum.

İBB Dış İlişkiler Daire Başkanı Dr. Mehmet Alkanalka, yıllarca Doğu ve Güneydoğu''da PKK ile mücadele etmiş, ancak o dönem FETÖ''nün TSK''daki uzantıları tarafından yıldızı karartılarak generalliği engellenen kahraman bir kurmay albay...

Yaklaşık 5 yıl önce, emekli kurmay albay Mehmet Alkanaka''nın yazdığı "Karartılmış Yıldızlar" kitabı hakkında bir yazı kaleme almıştım. Alkanalka, TSK''ya sızmış FETÖ çetesi tarafından generallik rütbesi çalınan, hayatının en genç ve pırıl pırıl yıllarını bu ülkenin geleceği, aydınlığı, huzur ve güvenliği için harcamış, terörle mücadelede ülkenin en zorlu coğrafyasında, deyim yerindeyse, "kelle koltukta" görevler yapmış, kendi deyimiyle "çocuklarının çocukluklarını görememiş" Harbiye Devre Birincisi vatansever bir subaydı.

Mehmet Alkanalka 2020 yılı başlarından bu yana İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Dış İlişkiler Daire Başkanı olarak göreve yapmakta. Görevi esnasında İBB adına 3 milyon Euro tutarındaki SECAP Projesinin kazanılması dâhil, C40 (İklim Liderlik Grubu Şehirleri) başta olmak üzere, Brüksel,Vilnius,Lefkoşa, Balkan Şehirleri ve Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerin geliştirilmesine katkıda bulundu. National Gallery''nin "Daimi sergilenen sanat eserleri" arasında yer alan Fatih Sultan Mehmet''in orijinal portresinin Londra''da düzenlenen müzayedesine; İBB''yi temsilen Dış İlişkiler Daire Başkanı olarak katılıp, müzayedenin kazanılmasını sağladı. "Karartılmış Yıldızlar" kitabının yyanı sıra "100. Yılında İnönü Savaşları" kitabının da ortak yazarı. Arnavutluk Cumhurbaşkanlığı Madalyası, Bulgaristan Devlet Nişanı, ABD Airborne/Ranger Kurs Madalyası ve Bosna Hersek''teki görevi nedeniyle AB Hizmet Madalyası sahibi.

İBB''nin böyle eğitimli ve birikimli bir Türk subayını değerlendirip istihdam etmesi takdire şayan...

Gelelim emekli kurmay albay Mehmet Alkanalka''nın mağduriyetine...

FETÖ''nün TSK''daki müdahaleleri ortaya çıkmasına rağmen, maalesef Devletimiz Alkanaka gibi haksızlıklara maruz kalmış komutanların uğradığı haksızlıkların telafisi yönünde ve de iade-i itibar kapsamında şu ana kadar hiçbir adım atmamıştır.

Hükûmet tarafından sık sık 12 Eylül Darbe Anayasası ile yönetilmemiz uygun değil, sivil anayasa gerekir gibi söylemler sık sık dile getirilmesine rağmen; belki de askeri darbe girişimine neden olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetici kadrosunu belirleyen Anayasa Madde 125''teki YAŞ terfi kararlarının yargıya kapalı olması maddesinin 15 Temmuz Darbe girişimi sonrası yapılan anayasa değişikliğinde bile gündeme getirilmemesi manidardır.

Anayasa Madde 125: B. Yargı yolu bölümünde; "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır… Yüksek Askeri Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır… İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." ibareleri yer almaktadır. Madde kendi içinde çelişkiler taşımaktadır. Başlangıçta "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır." ibaresi olmasına ve Yüksek Askeri Şura da idari bir organ olmasına rağmen devamında muafiyet hükmü bulunmaktadır. Maddenin sonunda; "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." ibaresi bulunmaktadır. Ancak, yargı yolu kapalı olan bir konuda İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı nasıl ödeyecektir? Yükümlülüğe kim karar verecektir? Son tahlilde 15 Temmuz darbe girişimine yol açan terfi işlemlerinden doğan zarara kim karar verecektir ve bu zararlar nasıl ödenecektir?

Anayasa''nın 125''inci Maddesinde 2010 yılına kadar YAŞ disiplin kararlarının da yargıya kapalı olması söz konusu idi. 2010 yılında yapılan Anayasa Değişikliği Referandumunda dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan; "12 Eylülün o dokunulmazlık zırhını kaldırıyoruz, yeni 12 Eylüller olmasın diyoruz. Evet mi?'''' diye sormuş ve şöyle devam etmişti:

''''Şimdi MHP sağa sola gidip diyor ki, ''Oh, geçmişteki 12 Eylül zaman aşımına uğradı.'' Ayıptır yahu, ayıptır. En azından hiçbir şey olmasa bile, hukukta iade-i itibar diye bir şey var. İnsanlıkta, iade-i itibar diye bir şey var. Ve bütün o kardeşlerinin, o arkadaşlarının hukuku noktasında bir mücadeleyi vermek diye bir şey var. İşte biz şimdi bu mücadeleyi veriyoruz ve hakkını veriyoruz." ifadesinde bulunmuştu. Sonuçta YAŞ disiplin kararları ile yargıya gidemeyenler sırf bu nedenle iade-i itibar kapsamında özlük haklarına emsallerine yürütülerek hak sahibi olmuşlardır. Devlet söz konusu insanlara özür mektubu yazmış, örneğin üsteğmenken iken ilişiği kesilen birisinin emsalleri albay ise albay özlük haklarına kavuşturulmuş yıllar sonra da olsa TSK''ya dönme veya kamuda çalışma imkânı da sunulmuştur.

Hiç kimsenin hayır diyemeyeceği tek maddelik bir Anayasa Değişikliği teklifi ile Madde 125''teki YAŞ terfi kararlarının yargıya açılması ile; hem HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ tesis edilerek keyfilik ortadan kaldırılacak, hem de YAŞ terfi mağdurlarının mağduriyeti ortadan kaldırılacaktır.

15 Temmuz 2016 darbe girişiminden önceki son iki Yüksek Askeri Şura olan 2014 yılı ve 2015 yılı Yüksek Askeri Şuralarında terfi eden tuğgenerallerin çoğunluğunun bir terör örgütü üyesi olması ve de karar veren Yüksek Askeri Şura ve/veya Değerlendirme anketlerine katılan generallerin de aynı terör örgütü üyeliğinden tutuklanmaları nedeniyle; ortada zaten büyük bir haksızlık bulunmaktadır. Dönemin Savunma Bakanı Fikri Işık; geçmişteki Yüksek Askeri Şura Kararlarına yönelik olarak; "''YAŞ''ta sivilin olması liyakatı arka plana iter'' diyorlar. Liyakat mı kalmış kardeşim? Paralelciysen şak diye yükseliyorsun." açıklamasında bulunmuştu.

Sonuç olarak; YAŞ terfilerindeki haksızlık bizzat Savunma Bakanı tarafından ifade edilmesine rağmen, 15 Temmuz ve sonraki süreçte acı bir şekilde öğrenilmesine rağmen; Anayasa''daki bu hususun dokunulmazlık zırhı altında yapılan HAK KAYBI ve HAKSIZLIK hâlen devam etmektedir. Sn. Erdoğan''ın da ifade ettiği gibi; ''Hukukta iade-i itibar diye bir şey var. İnsanlıkta, iade-i itibar diye bir şey var.''