Elazığ'da yaşanan 6,8'lik depremin ardından denetimsizlik ve ihmaller yeniden gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, Afrika ziyareti öncesi açıklamalarda bulunarak, depremle ilgili önlemleri yetersiz bulanlara "Depremi durdurma şansımız var mı?" yanıtını verdi.
T24 yazarı Mehmet Yılmaz ise, bugünkü yazısında Erdoğan'ın söz konusu tepkisini değerlendirdi. Yılmaz, "Şöyle bir mantık yürütmemizi istiyor: Depremi durdurma olanağımız olmadığına göre kim bugünkü hükümeti, depremden dolayı sorumlu tutabilir?" derken, yaşadığımız gerçeği politikanın kurduğunu belirterek, "Depremi önleyemeyiz ama depremde binaların yıkılmasını, insanların ölmesini önleyebiliriz. Bu siyasetin, siyasetçinin işidir, iktidarda olanın görevidir." ifadesini kullandı.
Yılmaz, Erdoğan'a tepki göstererek, "Kayıplar nedeniyle hükümeti sorumlu tutmayacaksak kimi sorumlu tutacağız?" dedi.
Yılmaz'ın yazısı şu şekilde;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medyada "20 yıldır bu iktidar deprem için ne yaptı" diye soranlara, soruyla yanıt verdi:
"Depremi durdurma şansımız var mı?"
Cumhurbaşkanı öyle bir soru soruyor ki bir tek yanıtı var.
Zaten soruyu bilerek böyle soruyor, daha önce de bunun örneklerini vermişti, bu bir tesadüf değil.
Şöyle bir mantık yürütmemizi istiyor: Depremi durdurma olanağımız olmadığına göre kim bugünkü hükümeti, depremden dolayı sorumlu tutabilir?
Ve böyle düşünmemiz için bu soruyu sorduktan sonra, günün suçlusunu ilan etmeye sıra geliyor: Hükümeti sorumlu tutanlar "siyasi istismar yapıyorlar", sosyal medyada da zaten "insanı tahrik eden beter, berbat, ahlaksız mesajlar var"!
Erdoğan’ın düşünce sistematiği böyle: Allah’tan gelen bir dert var, hükümet bunu önleyemez. Bunun siyasetle de ilgisi yoktur, ilişki kuran istismarcıdır, zaten sosyal medyada da aşağılık tipler var!
Hayatta olup biten her şey siyasetle ilgilidir.
Bunun tersini söyleyenlere eskiden "elitist" derlerdi.
Şimdi öyle görünüyor ki memleketimizin siyasi İslamcıları da iktidarda geçirdikleri süre içinde, politikaya elitist bir bakış kazanmışlar.
Çünkü yaşadığımız gerçeği politika kurar.
Depremi önleyemeyiz ama depremde binaların yıkılmasını, insanların ölmesini önleyebiliriz.
Bu siyasetin, siyasetçinin işidir, iktidarda olanın görevidir.
Acı bu kadar tazeyken içimden Erdoğan ile çene yarıştırmak hiç gelmiyor.
Ama şunu hatırlatayım: "Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu, gelir de adl-i ilâhi Ömer'den sorar onu!"
Hazar kıyısında deprem olunca da kayıplar nedeniyle hükümeti sorumlu tutmayacaksak kimi sorumlu tutacağız?