Dünyada Türkiye kadar mutena yere oturmuş başka bir ülke daha var mı?
Bakınız şu tabloya...
Türkiye bir Avrupa ülkesidir. Nitekim AB üyeliğine aday olmuştur.
Türkiye bir Asya ülkesidir. Topraklarının büyük bölümü Asya'dadır
Türkiye bir Karadeniz ülkesidir... Karadeniz İşbirliği Teşkilatı üyesi olup Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerle komşuluk ilişkisi içindedir
Türkiye bir Ortadoğu ülkesidir... Avrupa'nın Ortadoğu'ya açılan kapısıdır.
Türkiye bir Akdeniz ülkesidir... Büyük bölümü Akdeniz iklim kuşağında olup Akdeniz'e kıyısı olan devletlerin deniz komşusudur.
Türkiye bir NATO ülkesidir. Dünyanın güçlü ülkeleriyle aynı askeri ittifak içinde yer almaktadır
Türkiye OECD ülkesidir.. Ekonomi ve Kalkınma İşbirliği Örgütü'nün üyeleri arasındadır
Türkiye bir İslam ülkesidir... İslam ülkeleriyle aynı dünya içindedir.
Türkiye bu merkez konumuyla dünyanın önemli merkezlerinden biri olabilir, bu konumu ekonomik ve siyasi zenginliğe dönüştürebilirdi.
Ne var ki Türkiye bugün dünyanın en yalnız ülkelerinden biridir.
Sahip olduğumuz jeopolitik avantajları neden kullanamıyoruz?
Neden kolay yolu, yani barışı, dostluğu, çağdaşlığı geliştirmiyoruz?
Atalarımızın ve coğrafyanın bize sağladığı nimetleri neden bu kadar hoyrat kullanıyoruz...
Üzerinde düşünmemiz gerekir...
Melih Aşık/ Milliyet
***
Çilen "dolar" mı!
------
(...) Biz "Bu zorbalığa, hukuksuzluğa, talana, yalanlara oy vermeyin... Bunlarla cebiniz, tencereniz dolmaz" dedik...
"Dolar" dedin...
İşte dolar sana...
Kriz başladı...
Ekonomi tepetaklak gidiyor...
Büyük sermayede panik havası var...
Dolar borcu olan şirketlerden, dolar üzerinden kira ya da taksit ödeyene kadar...
Dolar ile gelen ithal ürünlerden, etten samana, elektrikten benzine kadar ne varsa tutamazsın...
Demokrasinin huyudur; bu da aptallığın dolar krizine dönüşmüş halidir... Krizde dahi o dolarlara sahip olanın cebi dolar...
(...)
Hâlâ "Benim çilem dolar mı?" diye beklersen...
Devletini yıkanları alkışladığın sürece...
Dolmaz...
Bekir Coşkun/ Sözcü
***
"Ilımlı İslam"ın sonu
------
AP Türkiye ile üyelik müzakere sürecinin askıya alınmasını önerirken, Ankara Şanghay Beşlisi'nin kurduğu Enerji Kulübü'nün 2017 dönem başkanlığını üstlenmekte, NATO da bu gelişmeyi kaygı ile izlemektedir.
Trump yönetiminin yeni Güvenlik Danışmanı Mike Flynn'ın İslamcı akımlarla ilgili açıklamaları ve Suriye'de arazideki son durumlar, Ortadoğu'da ve temelde, Ankara - Washington uzlaşmazlığının artmakta olduğunu göstermektedir.
Görüldüğü gibi her şey, "Ilımlı İslam" projesinin iflasını ilan ediyor.
Acaba durum aktörler arasında bir hesaplaşmayı gündeme getirecek boyuta vardı mı?
Ali Sirmen/ Cumhuriyet
***
Ders almak için neyi bekliyoruz
-------
...dünya ne yaparsa yapsın Irak'ta katliamlar durmuyor, durmayacak gibi görünüyor...
Yani Saddam'ın "diktatör" diye katledilmesinin ardından her gücün kendi diktatörlüğünü yarattığı Irak'ta, diktatörlerin savaşı insanlığı giderek daha fazla tüketiyor...
Dünya yıllardır her sabah Irak'ta patlayan bombalarla uyanıyor ve Bağdat'tan akan kan televizyon ekranlarıyla gazete sayfalarından taşarken, silah tüccarları ile kan rantiyeleri "petrol" rüyasıyla ellerini ovuşturmaya devam ediyor... Irak işgalinin asıl nedeni de yer altı zenginlikleriydi zaten...
Emperyalist savaş çığırtkanları nasıl bayram etmesinler ki?.. Gün geçmiyor ki bir katliam yaşanmasın Irak'ta... İşte dün yine Irak, yine kan ve yine katliam...
IŞİD, Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneyindeki Hilla yakınlarında bir benzin istasyonuna bomba yüklü kamyonla saldırdı. Saldırıda en az 80 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi de yaralandı... Ve Irak'ta artık yer kalmayan mezarlıklara dün de onlarca kurban gömüldü...
(...) Irak bataklığının yansımalarından ders almayan Türkiye, ikinci bir bomba gibi, tehdidi giderek büyüyen Suriye politikasını neden halen gözden geçirmiyor?..
Baksanıza; evlerimizin duvar duvara durduğu Suriye konusunda, ortada ne Emevi Camii kaldı ne de huzur... Ve de ortada ne sınırı güvenliği ne ticaret ne siyaset ne komşuluk ne dostluk ne de insanlık kaldı... Dolar krizi ülkeyi vururken ve Avrupa Birliği de sırtını dönerken, gafletten ve beceriksizlikten uyanma zamanı değil mi sizce?
Mehmet Faraç/ Aydınlık